Çer-Çöp Siyaseti

57

“Şecaat arzederken merd-i kıptî sirkatin söyler”. //Koca Mehmet Ragıp Paşa

(Mayası bozuk olanlar, söz esnasında farkında olmadan kabahatlarini îma ederler.)

Tarihte öyle vakalar vardır ki ibretlik derslerle doludur. Kimi insan bu vaka ve olaylardan kendine ders çıkarır hayat boyu düzgün bir çizgide yaşamayı şiar edinir; ama bazıları da vardır ki; karakterinin icabı, çer-çöp ve necaset içerisinde bir ömür tüketir.

Yukarıdaki sözlerimi vereceğim iki örnekle teyit etmek istiyorum.

Atatürk, Kurtuluş savaşında Yunan askerlerini yenip Başkomutanları Trikopis’i Uşak’taki karargâhında karşısına getirdiklerinde esir komutanı ayakta karşılar ve yenilginin ezikliği ve utancı içinde olan Trikopis’e şu cevabı verir. “Üzerinize düşen vazifeyi ifa ettiğinize kailseniz müsterih olunuz. En büyük kumandanlar için de esaret mukadder olabilir. Dedikten sonra mahiyetindekilere; Türk misafirperverliğinin gereği ne ise esirlere de o şekilde davranılmasını emir verir.

Vereceğim ikinci örnek ise Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde İsmet İnönü ile birlikte Menderes, İngiltere’ye giderler. Bir binanın kapısından çıkarken Adnan Menderes İsmet İnönü’ye yaşça büyük olmasından dolayı yol vermek ister. İsmet İnönü, Menderesin kolundan tutar ve:

Sen T.Cumhuriyetini temsil ediyorsun” diyerek onun önden çıkmasını sağlar.

Şu zarafeti, güzelliği ve devlet adamlığı zihniyetini görüyor musunuz?

Ama şimdi siyaset ve devlet hayatı sahnesinde böyle olaylara rastlayanınız varmı? Özellikle İktidar partisinde tek söz sahibi olan C.Başkanı. Onun haricindeki bakanlar, vekiller, yandaş kalemler adeta C.Başkanı’na trollük yapmakla vazifeli sayıyorlar kendilerini.  Siyasi rakiplerine en acımasız sözlerle saldırıyorlar çamur at izi kalsın kabilinden ortalık iftiralardan geçilmiyor.

Yeni bir Parti kuruldu “İYİ PARTİ” beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama daha kurucusunun dahi medya ve basında hiçbir demeci yayınlanmadan saldırıya geçmek nasıl bir akıl tutulmasıdır anlaşılması gerçekten güç.

“Kurucuları hiçbir siyasi partide yer bulamamışlar da, çerden çöpten adamlardan meydana gelmişlerde, Pansilvanya’ın uzantısıymış da” aman Allah’ım daha neler neler.

Hâlbuki sonradan öğrendiklerimize göre; Türk insanı henüz Pansilvanya’nın adını ve yolunu dahi bilmezken bu muhteremler, Pansilvanya denen yere seferler düzenleyip, el-etek öpmeğe giderlermiş.

Ne diyelim herkesin meşrebi ne ise yolunu da ona göre çizermiş. Allah bu tür insanlardan Türk Milletini korusun.

Kalın sağlıcakla.