Çadır Devleti!

52

Bir devlet düşününüz ki; o devleti temsil eden bayrağı, yüz yıla yaklaşan rejimi, anayasası, devletin kurucu iradesi tartışır olsun. Bütün bu tartışmaların en büyük nedenlerinden biri, devletine baş kaldırmış, kundaktaki bebeklerden tutun da önüne gelen yaşlı genç çoluk çocuk demeden kanlı bir örgüt’ün istekleri doğrultusunda yapılmış olsun.

Yine bir devlet düşününüz ki; adalet mekanizması, teröristin ayağına götürülsün ve Türk bayrağı indirilip, Atatürk resminin üzeri örtülsün. (Hatırlatırım Habur’daki yargılama sistemini.)

Kanlı terör örgütü PKK ile mücadele edileceğine içeride ve dışarıda müzakere masaları kurularak, Türkiye’nin kıymetli zamanları israf edilmiş, PKK ise bu zaman israfından yararlanarak hem dağdaki militan gücünü takviye etmiş, hem de büyük boyutta silahlanmıştır.

Devletin en yetkili makamlarını işgal edenlerin söylediklerine göre; sırf çözüm süreci adına teröristlerin yaptıkları görmezden gelinmiş, eli silahlı eşkıyalar karakolların önünden geçerken polise el sallayarak adeta onlarla dalga geçmişlerdir.

Basın ve medya aracılığıyla her gün sürekli beyin yıkama, algı yöntemi oluşturma yoluna gidilmiş, en kutsal değerleri pervasızca tartışılıp, tahrip edilmiş insanımız da kafa karışıklığı meydana getirilmiştir. Ümitleri, geniş düşünceleri kaybolmuş, Türk milletinin büyük çoğunluğu adeta kendisini, “çadır devletinde” yaşıyor hissiyatına kaptırmıştır.

Ne kadar etkisiz, yetkisiz ve içerisinde Türk milletine karşı hasmane duygular besleyen adına “Akil insan” denen güruh varsa Anadolu yollarına düşüp, Türk milletini ikna etmeğe çalışmışlardır.  Tabi milletimizin sağduyusu galip gelmiş her gittikleri yerden kovulur derecede pretostolarla karşılanmışlardır.

13 yıldır işbaşında bulunan hükümet, Türkiye Cumhuriyetinin geçmişine sünger çekmiştir.  Millet, geçmişinden ümidini kesmiş, geleceğinden kaygılanmış, adeta tutsak edilmiştir.

Türk insanı, kullandığı oyu namusu bilip, oy atarak milletvekili, cumhurbaşkanı seçtiği kişiler, meclis kürsüsünden namusları ve şerefleri üzerine yemin etmişler, ancak ettikleri yemine sadık kalmamışlardır. Yani millet, üzerine düşen vatandaşlık görevini yapmış ama memleketi iyi idare etsinler, memleketi muasır devletlerin seviyesine çıkarsınlar diye seçtikleri, ettikleri yemine sadık kalmamışlardır.

Cumhurbaşkanı ve başbakan her fırsatta 2023 ve 2071 yıllarını telaffuz ediyor. Peki ama demezler mi,  cumhuriyeti kuran iradeye: “İki Ayyaş“, diye saldırırsan 2023 gibi bir hedefin nasıl olur?

AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk” diyenlerin 2071 yılı gibi bir hedefi nasıl olabilir? Bu hedeflerden bahsedebilmek için insanın içinde “Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlak ve fazileti” olması gerekmez mi?

1071 de Malazgirt’le Anadolu’ya Türk-İslam mührünü vuran, bin yıldır bu mübarek toprakları yurt edinmiş bir milletin milliyetini yok farz edip, milliyetçiliği ayakları altına alanların samimiyetine nasıl inanalım?

Saygılarımla.