Bölünme Paranoyası!

46

“Minerva’nın baykuşu, alaca karanlıkta uçar”. (Hegel)*

Tarih boyunca emperyalist devletler, işgal ederek sömürmek istedikleri devletleri önceden çeşitli yollarla kaos’a sürüklerler, halkı de’moralize ederler ve daha sonra ordularıyla giderek sanki o ülkenin halklarının gerçek kurtarıcılarıymış gibi girdikleri ülkede kahramanlık edasıyla karşılanırlar.

Bu oyunun en son örneğini, ABD’nin Irak devletini işgalinde gördük. Yıllarca süren ve galibi bir türlü belli olmayan İran – Irak savaşı, arkasından Irak’ın Kuveyt’e saldırması. Petrol zengini bir ülkede aç sefil bir hayat süren halk, ABD askerleri Irak’ı işgale geldiğinde kendi liderlerinin (Saddam Hüseyin) heykelini devirip, yabancı askerlerin postallarını yalıyorlardı. Sonrası malum, milyonlarca insan kaybı, Guantelamo’da işkence gören onbinler, yüzbinleri bulan tecavüz olayları ve bu gün; üç parçaya bölünmüş bir Irak. Yarın nelere gebe orası meçhul.

Bu kaotik ortam sadece devletlerarasında olmaz, her hangi bir ülkenin iç işlerinde de benzer olaylar görülür.

Şöyle ki, 28 Şubat AKP’nin ana rahmine düşüş sancıydı. Bülent Ecevit Başbakanlığındaki 2001 ekonomik krizi ve arkasından MHP genel Başkanı Devlet Bahçelinin Bursa Kocayayla’dan “haydi çocuklar aşıya” dercesine 2002 İçin seçim tarihi vermesi, AKP’nin doğumunu müjdelemiştir.

Arkasından meclis aritmetiğine göre normal şartlarda Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmemesi gerekirken, 27 Mayıs 2007 E – Muhtırası Gül’ün seçimini kolaylaştırmıştır.

AKP Hükümeti’nin doğumundan bu güne geliş kronolojisini inceleyecek olursak, kazanarak çıktığı her seçimin arkasında bir kaos olayı vardır ve bu kaotik ortam, bilerek yaratılmış toplum mühendisliği projesidir.

7 Haziran seçim sonuçlarından sonra tek başına iktidar olamayan AKP, bir taraftan koalisyon görüşmeleriyle milleti oyalarken, diğer taraftan yandaş medya, sürekli olarak halka “millet kaos’u seçti” mesajını veriyordu. Koalisyon görüşmeleri çeşitli vesilelerle öyle bir çıkmaza sokuldu ki; millet’te; “tek başına bir hükümetten başkasıyla olmaz” imajı oluşturuldu ve 1 Kasım 2015 tarihinde tekrar seçime gidilerek AKP, %49,5 La tek başına tekrar iktidara geldi. Tabii bu koalisyon görüşmelerinde gerek CHP’nin gerekse MHP’nin başarısızlıklarını da hesaba katmak lâzım.

Başkanlık gelmezse ülke bölünür’mü?

PKK’nın cinayetleri güneydoğuda devam ederken, Türk ordusunun bir kısmı Suriye de, bir kısmı Irakta çatışma bölgelerindeyken, başkanlık meselesi diye bir şey gündemde yokken MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin: “Cumhurbaşkanı alânen anayasa suçu işliyor başkanlık meselesini getirin meclise geçerse halka gidilsin” mealindeki sözlerinin üzerine AKP kurmayları ve yandaş kalemşörler, balıklamasına atladılar ve başladılar Bahçeliye övgüler dizmeğe. Daha önceleri Sayın Bahçeli hakkında yapılan hakaretleri sanki bunlar yapmamış gibi.

Başkanlık tartışmaları sürerken, bu hengâme de Başbakan Binali Yıldırım: “Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür” gibi talihsiz bir söz söyledi. Hâlbuki böyle bir sözü en son söyleyecek veya hiç söylemeyecek kişi varsa o da Binali Yıldırım’dı. Çünkü Yıldırım TC’nin Başbakanıydı. Gemiyi en son kaptan terk eder veya gemiyle birlikte batar giderdi. Yüz yıla yakın bir zamandır bu memleket birçok badireler atlattı nasıl bölünmediyse, bundan sonra da bölünmeyecek inşallah. Ama AKP zihniyeti bu kaos’tan beslenmeğe alıştı, her şeyin kolayına kaçıyorlar. Ama Türk Milleti bu defa zoru bozacak oyuna gelmeyecek ben inanıyorum buna.

Saygılarımla.

*Minerva: Antik Roma çağında Tanrıça.