Bir, Elliden Büyük müdür?

120

-Üstadım, bir mi büyüktür, elli mi?

-Bu, 1 ile 50’yi nerede kullanacağına bağlı.

-Yani 1, 50’den büyük olabilir mi?

-Oluyor ki soruyorsun Kertenkele!

– Üstadım, sizinle de bir şey konuşulmuyor. Size bir hava atayım,
dedim; havamı hemen söndürdünüz. Ne demek istediğimi anladınız.

– Kertenkele, matematik, semboller sistemidir, bir dildir.
Matematik, mutlak doğru değildir; doğruları anlatmaya yarayan bir
lisandır. Bu lisana göre 50, her zaman 1’den büyüktür. Fakat sosyal
bilimlerde işin rengi değişir. Bazen 1 gün, 50 günün anası olur, 1,
50’den önemli ve büyük olabilir. Çevrene bak, üniversite için hazırlık
yapan pek çok öğrenci göreceksin. Bunların bir kısmı bir yılı
değerlendirirken, bir kısmı da heba ediyor. Bir yılını iyi
değerlendirerek yeterince hazırlık yapanlar elli yıllarını
kurtaracaklar. Bir yılını israf edenler, üzgünüm ama, bundan sonraki
muhtemelen elli yıllarına yazık etmiş olacaklar. Somutlaştırırsak, bir
yılını değerlendiremeyenler arabanın altına girer, tamirci olur; iyi
değerlendirenler arabanın üstündeki yerini alır, keyifli bir sürüş
yapar. Şu halde 1 yıl, 50 yıldan büyüktür, önemlidir. Somut değerlerin
büyüklüğü, ona yükleyeceğin soyut değere bağlıdır. Madde, mana ile,
kemiyet keyfiyetle büyür, kıymetlenir.

– Üstadım, dediğinizi çok iyi anlıyorum. Bu, davranışlarımız için de
geçerli değil mi? Sözgelimi, yanlış gibi görünen ancak yerinde ve
zamanında yapılan bir davranış güzel bir sonuç doğurabilir. O
davranıştan elde ettiğimiz sonuç, ona yüklediğimiz anlam, davranışın
yanlışlığını yanlış olmaktan çıkarabilir.

-Kertenkele, çok güzel konuşuyorsun. Senin bildiğin bir şey olsa gerek. Anlat da dinleyelim.

– Üstadım, haddime değil; ama yeni öğrendiğim bir öykücük geldi
aklıma. Bir Amerikalı işadamı ile Japon meslektaşı ormandaki bir otelde
düzenlenen seminer arasında ormanda gezintiye çıkarlar. Birden vahşi
bir aslanın kendilerine doğru gelmekte olduğunu görürler her ikisi de
kaçmaya başlar. Kaçarken Japon aniden durur ve yere oturarak
çantasından çıkardığı spor ayakkabılarını giyer. Öne geçen Amerikalı:
“O spor ayakkabılarını giyince aç bir aslandan daha hızlı
koşabileceğini mi sanıyorsun?” diye bağırarak kaçmaya devam eder.
Ayakları hafifleyen Japon fırlar, öndeki Amerikalıyı yakalar sonra da
geçer. Aslanın iyice yaklaştığını gören Japon: “Evet, ben bu spor
ayakkabı ile aç bir aslandan daha hızlı koşmayabilirim; ama senden
hızlı koşarım.” diye bağırır.

– Bireysel gelişim adına müthiş bir öykücük. Seni kutlarım
Kertenkele. Öykücükten çıkarılacak ders doğrultusunda bir yaşam
kuracağını ümit ediyorum.

– Evet, Üstadım. Artık ben de aç kurtlara, vahşi aslanlara karşı yem
olarak kullanılmak üzere yanımda bir Amerikalı bulunduracağım. O, beni
tam kurtarmasa bile bana zaman kazandıracaktır. En iyi Amerikalı,
ormanda vahşi hayvanlara yem olan Amerikalıdır.

– Kertenkele, yine kırık plak gibi takıldın. Öykücükteki sembolleri
hayata aktarmanı dilerdim. Cümlelerinin bir şaka olduğunu sanıyorum.

-Üstadım, hemen de kızıyorsun. Demek, insan yaşlılıkta tahammülsüzleşiyor.

-İnsanı yaşlı kılan, ümitsizlik ve inançsızlıktır. Ben inançlarımı ve ümitlerimi hiçbir zaman yitirmedim.

– Üstadım, uzun ve verimli yaşamak için bir de stratejik hareket
etmek, risklerden kaçmamak gerekiyor, diye düşünüyorum. Öykücükte
Japon’un yaptığı tam bir risk örneği.

– Ancak akıllı insanlar riski artı değere dönüştürebilir. Riski
kullanmada, yerindelik esastır. Riske yersiz girmek, ahmaklıktır.
Japon’un burada riske girmesinin nedeni, yanında aslanı meşgul edecek
birinin olduğunu bilmesidir. Biz buna riski yönetmek de diyebiliriz.
Doğru yönetilemeyen riskler, krize neden olur. Japon, geçici de olsa,
girdiği riskle bir rahatlama sağlamıştır, zaman kazanmıştır. Hayattaki
enstrümanları iyi kullanan, riskleri iyi yöneten, krizleri kazanca
dönüştüren, yaşatmak için yaşayan her bir kişi, bu niteliklerden yoksun
elli, yüz, bin, milyon kişiden daha büyüktür. Biri elliden büyük yapan,
içindeki manadır, taşıdığı keyfiyettir. Sen şimdi sembollere,
öykücükteki simgelere takılıp kalma. Soyut anlatımı somutlaştıran ya da
bizi amaca ulaştıran araçlara, ancak küçük beyinliler takılır.
Özellikle Doğu kültüründe fazlaca kullanılan semboller, manayı
anlamamızı kolaylaştırmak içindir.

– Üstadım, inanıyorum ki, ben de bir gün zahirde batını yani
görünende görünmeyeni göreceğim. O zaman siz bana Kertenkele
diyemeyeceksiniz.

-Tebrikler Kertenkele; bir kertenkele, elli kertenkeleden büyük olacak. Şimdi oldu.