Bestekâr Amir Ateş ve Güftekâr Ali Coşkun

119

Sayın Ali Coşkun benim kısa adı TOBB olan Türkiye Odalar Borsalar Birliği Başkanlığından bu yana önemli bir ağabeyim, vazgeçilmez bir dostum, değerli bir iş ve devlet adamıdır. Nereden bakarsanız bakınız 40 yılı yakın bir dostluk. Hele Ankara’da iken sürekli görüştüğümüz bir büyüğümüzdü. Kendisiyle birlikte birkaç yurtdışı, çok sayıda yurtiçi gezilerimiz oldu. Eski bir İstanbul mukimi olan Ali Coşkun ağabey, TOBB’dan bu yana Başkent Ankara’da ikamet ediyor.

Ancak kendisinin gerek İstanbul Eyüp’teki İş Dünyası Vakfı etkinliklerine gelmesiyle veyahut benim Ankara ziyaretlerimde yine birlikte oluyoruz.

Onca da ortak aziz dostlarımız vardır. Başta rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, devlet adamlarımız Abdulkadir Aksu, Hasan Celal Güzel, Saffet Arıkan Bedük, Necati Çetinkaya ve Cemil Çiçek hemen aklıma gelen. Bu isimler arasında önemli bir özel hukuk vardır. Ayrıca latifeleri, şakaları, esprileri hep dikkat çekmiştir.

 

Akıllı telefonların whatsApp grubu; ilişkilerimizi neredeyse günü gününe haberdar ediyor. Geçtiğimiz günlerdeki bir mesajda İstanbul Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde Ali Coşkun’un şiirlerinden, Amir Ateş’in bestelerinden oluşan bir konser daveti geldi.

Şimdi hatıralarını yayına hazırlayan Ali Coşkun’un çok sayıda yayınlanmış kitabı var. Bir kısmı bunların şiirleridir. Bu dizeler içten, hoş görüye sahip, samimi, duygusal ve iddiasızdır. Bana tümünü imzalayıp göndermiştir.  Hepsi de itibar baskılı kitaplar.

 

“BEN SENİ UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM””

Amir Ateş(1942-Kandıra) de yaşan bestekârlarımızın önde gelen isimlerin başında gelir. Ali Coşkun ağabey gibi Amir Ateş de bir din adamının oğludur. Babası Hafız Vehbi, annesi Dürdane Hanımdır. Amir Ateş önce memleketinde babasının da teşvikiyle hafız oluyor. Sonra İstanbul’a giderek(1956), önemli bir din adamı Hacı Hafız Hasan Akkuş’un talebesi oluyor. İcazetini aldıktan sonra hafızlık ve duahanlıkla mevlithanlık yapıyor.

Amir Ateş Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Türk Sanat Musikisi derslerine başlıyor. Emin Ongan, Yesari Asım Arsoy, Saadettin Kaynak, Kemal Batanay, Prof. Dr. Alaattin Yavaşça, Yıldırım Gürses, Halil Can ve Sabahattin Volkan gibi ustalardan dersler alıyor, usuller öğreniyor.

Amir Ateş, Melek Hiç’in sözlerini yazdığı “Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın” ile Rahmetli İlhan Behlül Pektaş’ın dizelerinden bestelediği “Ben Seni Unutmak İçin Sevmedim” ve “Seni Ben Unutmak İstemedim ki” ile şöhreti yakalıyor. Yıllarca dillerde ve gönüllere kalarak söylenen  “Maziyi Kadehlerden İçin”, “Eylül Akşamları” ve Bir Masal Yağmuru” da dikkat çeken bestelerindendir.

Rahmet ve Gazap, Zeynepler Ölmesin, Üvey Ana, Yarın Ağlayacağım, Solan Bir Yaprak Gibi ve Hayatım Senindir adlı sinema filmlerinin de müziği Amir Ateş’e aittir.

Bugün için 500’ün üzerinde eseri mevcut.

Bir çok kamu ve özel kuruluşlara korolar kurdu, çalışanlarını Türk Sanat Müziği ile hemhal eyledi. Bu korolar hala çalışmasını sürdürüyor. Türk Sanat Müziği dersleri de veriyor alakalı okul, enstitü, fakülte ve diğer yerlerde.

 

İLK DEFA OKUNAN BESTELER

Üsküdar Türk Musiki Cemiyeti’nin başkanlığını yapan Bestekar Amir Ateş, ilahi repertuvarımıza da yenilikler getiriyor. İstanbul’da liseden öğretmenim Şair Bekir Sıtkı Erdoğan’ın(1926-2014) Yunuslayın isimli şiirini hicaz ilahi olarak besteliyor. Bir kıtası şöyle;

“İçimde bir dertli bülbül/Öter Yunus Yunus diye/Söz bahçemde her gün bir gül/ Biter Yunus Yunus diye/ Bir ateş ki içten içe/Halim duman gündüz gece/Göğe her doğrulan baca/ Tüter Yunus Yunus diye/Yol bulup yoldan ileri/Ararım yıllardan beri/Çağrılarım ta gökleri/Tutar Yunus Yunus diye.”

Ali Tekintüre’nin dizelerinden “Gel Şükret” ilahisi de öyle; “Yaşıyorsan gel şükret/Hiç doğmadan ölen var/ İsyan etme, dua et/ Her şeyi bir gören var/ Ne verirsen elinle/O gidecek seninle/ Kırma kulu dilinle/Mahşerde bekleyen var”

İlk defa bu konserinde dinledim. Muhteşem bir beste. Ayrıca “Yunus” nakarat bölümüne bütün konser salonu da iştirak etti. Salon diyorum ağzına kadar dolu. Ayakta izleyenler bile görüyorum.

 

Psikiyatrist, psikoterapist, bağımlıları müzikle tedavi eden, İTÜ Rektörü Danışmanı, Yrd. Doç. Dr. Adnan Çoban’ı solist olarak izledik. Bu kadar güzel icra edilir ancak. Salon alkıştan adeta yıkıldı.

Kültür Bakanlığı Sanatçısı Canan Geylan Sezgin de başarılı bir repertuvar sundu bizlere. Canan Hanım daha sonra sanatçı eşini de sahneye çağırdı ve Amir Ateş’in besteleyip, henüz notalarını bile yazdığı kâğıt üzerinden okuyarak söylediler. Birkaç eser ilk defa seslendirildi ve ilk defa bu konserde söylendi.  En sonunda bütün solistler, bestekâr ve sunucu da sahne olarak vokal yaptılar. Bizler için bir ayrıcalık oldu. Türk Halk Müziği Sanatçısı Recep Ergun da konseri sunuyor, solistleri takdim ediyor, bestekârımız Amir Ateş ile zaman zaman sohbet ederek seyircileri konu hakkında bilgilendiriyor.

Bir buçuk saat planlanan konser iki saati geçti.

 

ŞAİR BİR BEYİN CERRAHI ELEŞTİRİYOR

Amir Ateş Ali Coşkun Beye sordu “Ankara Uçağınız saat kaçta?” Cevap 23.55 olunca “Daha vaktimiz var, birkaç eser daha okuyabiliriz” dedi. Öyle de oldu. İki ilahinin dışında 30 kadar eser okundu.

Çünkü bu konserde sadece Ali Coşkun’un değil, yine Ali Bey gibi bir eski bakanımız Hasan Basri Aktan, milletvekili ve vali olarak yıllarca görev yapan Necati Çetinkaya ve Saffet Arıkan Bedük’ün de güftelerinden Amir Ateş Bestesi eserler icra edildi. Her güfte sahibi de sanatçıyı ve bestekarını kutlamak için konuşmalar yaptılar. Bu konuşmalar teşekkür mahiyetinde de olsa zaman aldı.

 

Sanatçı Canan Geylan Sezgin’in bir açıklaması da dikkat çekiciydi “Ben inşallah önümüzdeki günlerden itibaren TRT Müzik Kanalı’nda eserleri bestelenmiş politikacılarla birlikte bir program yapacağım.” Buna ilk itiraz; şiirleri bestelenen, tababet ve musiki, kainattaki senkronizasyon, bestelerin ilahi-teolojik yönü konularında çalışmalar yapan, üniversite mezunlarının dilekçe bile yazamadan diploma aldıklarını hatırlatan Beyin Cerrahı Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın’dan geldi. “Neden sadece politikacılarla program yapacaksınız?  Sanat ile uğraşan herkes ile,  başta hekimlerle, akademisyenlerle ilgilenin. Buradan sanatçıya sahip çıkmayan Kültür Bakanlığını da şiddetle kınıyorum” deyiverdi ve çok da alkış aldı.

 

DEVAMI GELSİN

Keşke programı belirten bir kitapçık olsaydı bu muhteşem konserde! Ancak muhabbet de koyulaştıkça koyulaştı. Benim aziz dostum eski genel müdürlerimizden İbrahim Kısacık başta çok sayıda sanatsever Ankara’dan gelmişti. Ali Coşkun ile de birlikte Başkentimize döndüler. Kocaeli Aydınlar Ocağı ve Akçakoca Kültür Platformu mensupları, değerli aydınımız Ahsen Okyar başkanlığında, Şahlanış Hareketi Başkanı Mehmet Mahmut Yıldız ve mensupları, çok sayıda dostlarımız da bu konsere teşrif etmişlerdi. Bu vesileyle hasret giderdik. Oh ne saadet!