Başbuğ Alpaslan Türkeş

48

O  gayet  beyefendi, davranışları  yerinde  ve  olgun,  tam  bir riyasız, Müslüman Türk ‘tü. Başbuğu  ortaokul  3. Sınıfta iken tanıdım. Rahmetli  eski il başkanlarımızdan  Osman  Yıldırım  Bey’in  (Dişçi) bürosuna  gelmişlerdi. 5-10  kişi  civarında  olan  ilkler  karşılamıştı  Başbuğu  Gümüşhane’de .  Büro  birinci  katta idi. Nasıl  dikkatimi  çekti  bilemiyorum, ben de  oraya gittim. Ezan okunmuştu, camiye gidelim dediler. O  hayır  dedi, şurada  abdes alıp  namazımı  kılayım dedi. Osman Amca’nın oğlu  Erhan  kardeşim, ibrikle  su  döktü  Başbuğ  abdestini aldı.  Bir namazlık getirdiler, orada  müsait  yer olan  köşede  namazını  kıldı . Ben de  pencere  camına  tırmanıp  onu izledim.

*

Oysa  cami uzak  değildi, o  çocuk  halimle  niçin  Erbakan  gibi  camiye gidip  insanlarla  tokalaşmadı, diye de düşündüm. Sonra sonra  tanıyarak anladım ki  İslamı  şahsi  çıkar  ilişkilerine katmayan bir  insan, lider ve Başbuğdu  o. Daha sonraki yıllarda  ocak  yönetiminde görev aldığımda, Şiran olayları olmuştu Ankaraya  ben  gittim . Küçük  Esat ta  Muhsin  Bey’in  Ocak  genel bşk  olduğu  zamandı, bir toplantıdan sonra  Gümüşhaneden  gelen temsilciler gelsin dendi. İltan Öğretmek Beyle birlikte  Başbuğun yanına gittik. Biz içeri girince  ayağa kalktı, elini öptük. Hoş geldiniz  dedi . Nasılsınız, aileleriniz nasıllar diye hal hatır  sordu. Benim bacaklarım korkudan  titriyordu. Lisede  birkaç  arkadaşım  sol görüşlü  idi, aynı sınıfta idik . Onların da  söylemleri ile  Türkeş  kaba kuvvetçidir , faşisttir , vurducu kırdıcıdır , o zaman ki propagandalardan dolayı o  etkiler  üzerimizde idi . Ancak  Başbuğun bir İstanbul beyefendisi gibi  bize karşı olan davranışları   bizi çok etkilemişti  . Sol  cenahın  attığı  iftiralarla tam tezat  bir  insan vardı karşımızda . Mevzuya gelindi  .

*

Evladım  dedi, sizler  neden  Bülent Ecevit’in  konuşma  yapması için  önlem  almadınız. Bülent Bey, büyük  bir partimizin genel başkanıdır. Rusya’dan gelmedi, önlem alsaydınız da bu olaylar olamasa daha iyi olmaz mıydı? Şiran da  Bülent Bey konuşurken Erzincan senatörü  bir çocuğun elindeki  Türk  ve  üç hilal bayrağını  yırtınca  halk  Ecevit ve ekibini  taşlamıştı, olaylar çıkmıştı. O  zaman  Şiran da  Ülkücü Hareket  zayıftı.  Efendim dedik  o  olayda  Ülkücüler yoktu. Biliyorum dedi. Ben size  Gümüşhane  gibi yerlerde  Milliyetçi duygular güçlüdür diyorum, neden  önlem alıp ta  Bülent Bey’in konuşmasını  sağlamadınız, diyorum  dedi. Benim aklımdan, yine  sol görüşlü  arkadaşların propagandaları gelirken, şuraya bak dedim içimden; sol  Başbuğa   faşist diyor,o  ise  ”neden önlem alıp ta  Bülent Bey’in  rahat konuşmasını sağlamadınız ”diye  bize  sitem ediyor.

*

Evladım  dedi  Başbuğ: Memlekete  gittiğinizde, il  Bşk  ve Ocak Bşk  nına selamımı  söyleyin  , teşkilattan  içeri girip te  , kim bu camianın bir ferdi oluyorsa  önce DEMOKRASİ VE  CUMHURİYET’in ne olduğunu onlara öğretsinler . İnsana saygıyı  öğretsinler  ”dedi.  Bize   karnınız aç mı?  Dönüp Muhsin Bey’e, misafirlerimizle ilgilenin, ihtiyaçlarını temin edin  ”  dedikten sonra elini öpüp ayrıldık .  Yanından  ayrıldığımızda, Başbuğun  dirayeti, inancı, imanı, kararlılığı  ve  alçak gönüllülüğü  beni iyice  kuşatmıştı. Gösterişsizliği, sadeliği , vatan , millet , bayrak  , İslamdaki  adalet  ruhu  ve  insan  sevgisi  onunla  bir defa dahi konuşsanız bile  anlaşılabiliyordu . Onu  unutmak, hele hele  şu  anki  ortamlarda  mümkün değil  .

*

Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun. Peygamberimize  komşu olur inş.

 

Saygılarımla…