Akçakale’ye Düşen Bombalar

101

 

 

Güzel ülkemizin ve bu güzel ülkenin insanlarının başı bir türlü dertten kurtulmuyor. Ancak Allah’a duam, daha fazla dert vermesin diyedir.

Bu dertlerin bir çoğu insanın kendi kafasından dolayı başına gelen şeylerdir. Bizimkiside biraz değil çokça bu yüzdendir.

Devletimizin siyaset eliyle izlediği dış politika duvara toslamak üzeredir. Yanlışlar sonucu, iş gelip Akçakale’de bombaların, vatandaşlarımızın üzerine düşüşüne kadar gelmiştir.

İktidarın, başbakanın, dışişleri bakanının bu işte sorumluluğu vardır. Ancak gün, bu sorumluluğu ve sorumluluğun yerine getirilip getirilmediğini tartışma günü değildir. Nihayetinde TBMM’den Suriye konusunda tezkere de geçmiştir. Milli birlik ve beraberlik içinde, Türkiye’ye ve Türk Milletine yönelmiş saldırılar el birliği ile def edilmelidir.

Herkesin bu konuda bir bilgisi, fikri ve yorumu olabilir. Bunları yüksek sesle yapmak yerine, yerinde ve zamanında yapmak önemlidir. Gelişmelerde, insan ve toplum psikolojisinin önemli bir yer tuttuğu unutulmamalıdır. İsteyen, Hitler’in Fransa’yı kısa sürede işgalden önce, izlediği yöntemleri araştırarak bir öğrensin ve ondan sonra fikir beyan etsin. Bu sebeple, ilk önce milli tavrımızı hep birlikte dosta ve düşmana göstermeliyiz. Tezkerenin TBMM’den geçişi ve MHP’nin kararı bu açıdan çok önemlidir.

Yalnız bu Akçakale’ye düşen bombalar ve yitirilen canlar bize ders olmalıdır.

Biliyorsunuz, toplumumuzda son zamanlarda azan bölücülük cereyanı, devlet ve ordu düşmanlığı vardır. Bazılarımız, ayrı bir çatı altında devlet düşler olmuştur. Yine bazılarımız Türk Devleti’nin ve Türk Ordusu’nun varlığından çok rahatsızdır. Adeta bir devlet ve ordu düşmanlığını yaşam tarzı haline getirenler, karşımıza çok çıkar olmuştur.

Şimdi ülkemiz birlik ve beraberlik içindeyken, bayrağımız semalarda dalgalanırken, devlet baba başımızda varken ve de Türk Ordusu namusumuzu, şerefimizi, toprağımızı korurken bunların herbirimiz için ne ifade ettiğini belki anlamayabiliriz. Ancak Akçakale’ye düşen toplar ve yitirilen canlar bize küçülmenin, devletsizliğin ve ordusuzluğun ne anlama geldiğini düşündürtmelidir.

Günümüzde bölücüler birilerinin taşeronu olarak Türk Milleti’ne kurşun atmaktadır. Allah muhafaza başarırlarsa, yarın bölmeyi başardıkları kitleye namlularını döndüreceklerdir. Bu gün bölünmeyi arzu edenler bile Türk Devletinin ve Türk Ordusunun şemsiyesi altında can ve mal emniyetini korumaya çalışmaktadır. Türk Ordusu ve Türk Devleti olmasa bunları kim yapacaktır?

Saddam’ın zulmünden ve kimyasal silahların kahredici gücünden kime sığınıldı? Esad’ın kimlik bile vermediği bölücülerin akrabalarının can güvenliğini kim sağladı? Onun için Allah bizi devletsizlikten, ordusuzluktan ve bölücülerden korusun. En çokta devletine ve ordusuna karşı olanları ve bölücüleri korusun. Çünkü aksi halde onları Allah’tan başka koruyacak kimse yok demektir.

Akçakale’ye düşen bombalar, devlet ve ordu düşmanlığı yapanlar ile bölücülerin gözünü açsın… Kimse onlara Türk Devletinin ve Türk Milletinin gösterdiği tahammülü göstermez ve göz yaşına acımaz. Hal böyleyken yani güçlü devlet, güçlü ordu ve yekvücud bir millet varken Akçakale’ye bombalar düşüyor. Ya aksi durumda ne olur, onun için düşünmek bile istemediklerimi, devlet ve ordu düşmanları ile bölücüler düşünsün istiyorum.

Doğru oturalım doğru konuşalım…

Türk Milleti için devlet ve ordu yapıları kutsallık atfedilecek derecede önemlidir. Eğer yazdıklarımıza inanmıyorsanız, Osmanlı – Türk Devleti’nin çekildiği topraklardaki soydaş ve akraba toplulukları ile diğer halkların perişanlığına ve çektiği çileye bakın! Bu size yeter…

İnşallah Akçakale’de başımıza düşen bombalar, aklımızıda yerine getirir.