SSCB’nin dağılmasıyla birlikte oluşan bağımsız Türk Devletleri sayısı 7 olmuştu. Bunların ortak diplomatik boyutlu ilk resmi kamu kuruluşu da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önderliğindeki Nahcıvan Anlaşması’yla(03 10.2009) kısa adı TÜRK KONSEYİ olan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’dir. Büyükelçi Halil Akıncı’nın görevlendirildiği Genel Sekreterlik de İstanbul’dadır.
Türk Devletleri arasındaki kültürel bağların gelişmesini ise kısa adı TÜRKSOY olan Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi üslenmiştir. Merkezi Ankara’dadır. Amaçları ileriye taşıyacak Türkiye’deki diğer iki kamu kuruluşu da TİKA ve Yunus Emre Türkçe Eğitim Merkezi’dir.
Bu çerçevede öteki kamu ve sivil örgütlenmeler de şöyle sıralanabilir; TC Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, Türk Dünyası Belediyeler Birliği, Avrasya Üniversiteler Birliği, Dünya Türk İş Konseyi, Bilgesam Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği, Türk Cumhuriyetleri Birliği Koordinasyon Merkezi, Türk Dünyası Aydınlar Ocakları, Türk Dünyası Eğitim ve Kültür Vakfı, Avrasya Yazarlar Birliği, Türk Dünyası Yazar ve Sanatçılar Birliği, Türk Dünyası Sanatçılar Birliği, Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği, İpek Yolu Medya Grubu ve kısa adı TASAM olan Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi.
TÜRK VİZYONU 2023
Geçenlerde TASAM İstanbul Titanic Otel’de üç gün süren 2. Dünya Türk Formu’nu düzenledi. Toplantıdan haberimbaşladığı gün oldu. Gittim. “Türk Diasporası ve Türk Dünyası Vizyonu 2023” programını sonuna kadar izledim. Etkinlik için ciddi sponsorlar bulunmuştu. Hükümetten ise hiç kimse yoktu. Bu şu açıdan önemli; medyaya yansıması açısından bir cazibelik içerir.Bir bakan gelsin bütün medya oradadır!. İzleyiciler ise sayıya gelecek kadardı. Öyleki konuşmacı ve müzekerecilerin sayısına bile ulaşamıyordu. Protokol oturduğu koltuktan kalkınca zaten salonunu yarısı boşalıyor her toplantıda olduğu gibi. Artık sosyolog vepsikologlarımızın buna bir çözüm araması gerekiyor zannımca.
Bana göre bu toplantıdan iki sonuç çıktı; insan kaynaklarımız belirlenmeli ve sektörler örgütlenmelidir. Bu maddeler gerçekten çok önemli.
Notlarıma baktım, dikkat çekecekleri kaydetmişim. İşte bazıları; Türklüğü medeniyetle örtüştürmek gerek. Evrensel boyutları olan değerler üretmeliyiz. Bu süreç işbirliğini emreder. Ortak alfabe ve dil oluşturulmalı ve bu konuda siyasi irade vardır. Türkler birbirini daha iyi tanımalı. Entegrasyon sürecine girilmiştir. İslamofobiyaya karşı tedbirli olunmalıdır. Her zaman her yerde hep devlet itmesiyle değil bu birazda gönüllü olmak gerekiyor. Çin ve Hindistan gelişmesine karşı bölgede Türk Dünyası ortak bir güç olmalıdır.
“SUŞA TÜRK DÜNYASI BAŞKENTİ” TEKLİFİ
Dünyanın her yanında Türkler var. Dolayısıyla sayısal bir sorun yok. Peki Türk diasporası neden etkisiz? Çünkü birlik düşüncesini oturtamadık. Kopuk kopuk yaşanıyor. İsmail Bey Gaspıralı anlayışı herkes için geçerli:Dilde, Fikirde ve İşde Birlik. Henüz bunu tümüyle hem uygulayamadık, hem de geçemedik. Bizim dışımızdaki lobiler bilinçli hareket ediyor; Rum, Ermeni ve Yahudi lobileri gibi. Bilinçli seçmen yetiştirilmelidir. Son yıllarda böylesi bir gelişmeye şahit oluyoruz, etkimizin arttığı görülüyor ama yeterli değil. Her sektördeki etkinliğimiz iş, medya, sanat vs daha da çoğalmalı.
Nüfus sorunu yaşayan Avrupa Birliği kendi insanının haklarını koruyor, bizde henüz yeterli değil. Mesajlarımız hedefine gitmeli. Bu haliyle bile gidebilsek 50 yıl sonra batıda Türkler yönetimleri ciddi ciddi etkileyebilecekler. Doğruları anlattıkça daha başarılı olacağız. Var mısınız Ermeni işgali altındaki Suşa’yı Türk Dünyası Başkenti ilan edelim(Azerbaycan Milletvekili Doçent. Dr. Ganira Paşayeva’nin önerisi). İletişim yüzyılı dolayısıyla her şey daha kolay. Ancak sosyal medyada yeterli değiliz. Genç kuşakları bilgilendirmeli, iletiler göndermeli ve kendimize sormalıyız; “Bu memleket için ne yaptım?”
BATININ MEVLANA’YA 7 KRİTERLE ALAKASI
Almanya’da İslam resmi din değil. Çünkü islami cemaatler birlik değil de ondan. Birliğimizi aynı dilimiz gibi, dinimizde de gerçekleştiremedik. Bu bir hastalık. Türkler Almanya’da kalıcı oldular ve sivil toplumu etkili hale getirdiler. Müesseseler ve ibadethaneler kurdular. Oysa onlardan çok daha evvel Avrupa’ya giden kuzey Afrikalılar vardı ve böyle değillerdi. Avrupa’da gençler dinlerini ve dillerini unutmamalıdır, bu bölge için de bir avantajdır. Bugün Avrupa’da 5 milyonu Türk 30 milyonu aşkın müslüman yaşıyor. Ancak hepsinin veri eksikliği var. Mesela siyasal oluşumu etkilemek için kaç kişi çift pasaportlu hala doğru olarak bilinmiyor. Bizim için kalite, azim, organizasyon ve kaynak en önemlileridir.
Türkiye Avrupa’ya artık 30 yıl sonra da olsa hizmet satıyor. AB için orta sınıf kayboldu. 35 bin üniversite mezunu Türk var AB’de, 23 bin Türk de üniversitede öğrenci! 60 bini aşkın da Türk müteşebbis yanında batılı işçi çalıştırıyor. İşte bakın 2023’ün neresindeyiz? Avrupalılar Mevlana’nın 7 kriteriyle ilgileniyor.
Sermayenin rengi yok. Türkiye’nin 107 ülkede iş konseyleri mevcut. Dış dünyada Türkiye’deki nüfusumuzdan çok daha fazla Türk yaşıyor. Farklı camilere gidenler iş konseylerinde birlikte oluyorlar. Avrupa’da 3900 Türk sivil toplum kuruluşu var. Bunlar uç beyleridir. Bunların kalbi yerel, beyni küresel insanlarımız ve sivil toplum temsilcilerimizdir. Yurtdışındaki lokantalara bile mutfak kültürümüzle çeki düzen verdiler. Artık YÖK de üniversitelerde diaspora eğitimi vererek programında değişiklik yapmalıdır. Daha pozitif bir diaspora olmalı, sadece savunma değil, evrensel boyutu da bulunmalıdır.
BATIDA MESLEK SAHİBİ, BİRKAÇ DİL BİLEN GENÇ TÜRKLER
Temenniler üzerinde konuşulmaz.Strateji şarttır. Yansıması görülmelidir. ABD’de veya başyerdeki Türk Günleri’ne Türkler davet ediliyor!. Hiç olacak şey mi? Neden yabancılara kendimizi tanıtmıyor, onları davet etmiyoruz?.
İslam’ın tek resmi din olarak kabul edildiği Avusturya’da Gelecek İçin Yeni Hareket Partisi 1999’da kuruldu. % 8 oranında oy alıyor.6-7 milletvekilini parlamentoya sokabiliyor. Karar mekanizmalarında artık olunması gerek. Bizi okyanusa attılar ve biz yüzmeyi orada öğrendik. Güçlenen Türkiye batıdaki Türklere sahip çıkıyor, kalıcıyız. Hatta Avrupa’da artık müslüman mezarlıkları bile yapılıyor. Bazen tarihe dönüp bakmak gerek. Avrupa’da meslek ve birkaç dil sahibi yeni bir Türk nesil geliyor.
5 milyon nüfuslu Danimarka’da 500 bin yabancının 60 bini Türk. Çok sayıda think thank kuruluşu var. Strateji üretiyorlar. Avrupa Birliği ve ABD Türkleri araştırıyor. Enstitüler kuruyor. Buna karşılık verilmesi gerek, yani asimile proğramlarına karşı yeni bir yöntem.
BİZİM HAYATIMIZ ROMAN
Dünya yeni bir Osmanlıya gebe.Yunanistan hala kimliğimizi tanımıyor. İslam ile terörü Avrupalılar aynı anda kullanıyor. Bu tuzak karşısında bir mefküremiz olmalı. Bugün Avrupa’da Almanya, Türkiye ve KKTC üç pasaportlu bir toplumda yaşanılıyor. AB’de ırkçılık sorun. Türklerin 700 bin oyu var. Derin devlet de Almanya’da sınıfta kaldı. Üstelik Almanya Türklerin akıl ve kol gücüyle sınıf atlayarak iddialı hale geldi.
Irak’ta Türk liderlere de defalarca suikast yapıldı. Parlamentoda üç asli gruptan Arap ve Kürt’ten sonra 3 milyon kadar Türkmen vardır. Ancak haklarını alamıyorlar. 150 okul, 10 milletvekili ve 3 Bakan Türk Irak Meclisinde ama Türkmen bölgeleri Kürtleştiriliyor. 24 genel müdürden 23’ü Kürt, biri Türk.
Diaspora’nın bize uygun olmadığını dile getiren akademisyenler de oldu. Çünkü bu diplomatik bir tabir. Bir ülke kendi halkına karşı diaspora ile hizmet veremez, tam tersine diaspora değişik ülkelerde idealizmini anlatır, insanı ve ülkesi lehinde toplumların oluşmasına katkıda bulununur.
Rahmetli Zeki Velidi Toğan’a göre; Tacikler de Türktür. Dolayısıyla dünyadaki Türk nüfus 300 milyonu aşkındır. Türkiye dışında yaşayan Türklere çifte vatandaşlık hakkı verilmelidir. Din, dil ve tarih şuuru Avrupa’daki Türkleri ayakta tuttu ve bütün asimile programlarına rağmen milli kaldılar. Bugün Avrupa’da kısa adı EMU olan Avrupa Müslümanlar Birliği diye bir kuruluş da dikkat çekmektedir. Aslen hristiyan ve yabancı olan ancak daha sonra müslüman aydınların oluşturduğu EMU teşkilatıyla ilişkiler güçlendirilmelidir.
TÜRKLÜĞÜ 2023’DE MEDENİYETLE ÖRTÜŞTÜRMEK
TASAM, Dünya Türk Formu ikincisini başarıyla gerçekleştirdi. Yetkililere ve alakalı Devlet Bakanı’na nasıl bir rapor ulaştırıldı bilmiyorum. Ancak bir gerçek var ki TASAM Başkanı Süleyman Şensoy’un hatırlattığı gibi “Dünya Türklüğünü medeniyetle örtüştürmek gerek. Değerli bir şeyler geliştirilmeli.” Osmanlı Cihan Devleti adaletiyle bir medeniyeti inşa etti. Fatih Sultan Mehmet’in bir Rum mimarın şikayeti karşısında Kadı Efendi’nin kısasa kısas olarak kolunun kesilmesi kararını hep örnek veririz. Yahut Balkanlar fatihi yeniçerinin yediği üzümün parasını sahibi görünmeyen bağ kütüklerinin altına bırakması olayını.
Artık yeni bir medeniyet tasavvurunu Asımın Nesli ortaya koymalı, tartışmaya açmalı, dikkatleri üzerine çekmelidir. Taklit gökdelenler ve AVM’ler artık çok sırıtmaya başladı. Türk Dünyası yeni bir sanat, kültür, medeniyet inşa ve ihyası için insan haklarının zedelendiği, emperyalizmin zirveye vurduğu, ırkçılığın tırmandığı, değerlerin tepe taklak yuvarlandığı günümüzde bu fırsatı iyi değerlendirmelidir.