Suriye, sınırındaki karakollardan 30 tanesini PKK’nın oradaki kolu olan PYD’ye teslim etti. 5-10 kişilik guruplarla PYD’liler, Suriye’nin onlara bıraktığı uçaksavarlar, piyade tüfekleri, 100BXCotomatik tüfekler ve diğer askeri malzemelerle birlikte sınır karakollarına yerleşmiş oldular. Esad Türkiye’ye daha çok zarar verebilmek için aklına gelebilen her hinliği uygulama peşindedir.
Aylardan beri kendi ülkesinin insanlarına kan kusturmaktadır. Oysa başbakanımızla “kardeşim” rolünü ne de güzel oynuyorlardı. Bırakın Türkiye’nin başbakanı ile kardeş olmayı, adam kendi halkını acımadan yok ediyor. Ben sözü Müslümanların birbirini tutmalarının, korumalarının ne kadar gerçekle ilgisi olduğunu görmek istiyorum. İslamdaki kardeşlik duygularının çağımızda ve geçmişte ne kadar uygulandığını anlamak istiyorum. İslam Birliği düşüncesi ne kadar uygulanabilir? Bugünkü globalleşilen dünyada yaşanılanlarla, yaşadıklarımızla İslam Birliği ne kadar örtüşür? Zaten geçmişte kurulmamış mıydı? Biz kendimize güveniyoruz ”Allah’ın dediği olur” diyoruz da, karşıdaki muhataplara ne kadar güvenebiliriz?
20 küsür Müslüman Arap ülkesi, her hususta kültürleri aynı olmalarına rağmen bir araya gelemezken, araya birde diğer topluluklar girerse nasıl olacak bu birliktelik? Aynı evde iki kardeş birbiri ile yeri geliyor birbirine düşman kesiliyor. Osmanlı bu birliği tesis etmişti ancak yürütemedi. Bazı Arap toplulukları İngilizlerle birleşerek Osmanlıyı arkadan hançerlemişlerdi, bunu herkes biliyor. Haçlı ordularının bize verdiği zulüm kadarda, bu güvendiğimiz Arap kardeşlerimiz, bizi içten ve arkamızdan vuran azınlıklarla bir olarak Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına zemin hazırlamadılar mı?
Bizler Türk Birliği derken bize müslüman değilsiniz gözüyle bakanlar, Türk Milleti’nin bu kardeş deyip bağrımıza bastıklarımız tarafından hançerlenmesi hakkında ne söyleyebilirler? 1980’li yıllardı Konya -Beyşehir’de bir köyde öğretmenlik mesleğimi yapıyordum. İran -Irak savaşı patlak verdi, Saddam’ı binlerce Türkmen’i ve Müslümanı öldürtmesinden dolayı sevmiyordum. Yaşadığım köy küçük bir köydü, 4 aile hariç gerisi Humeyni’yi, yani İran’ı tutuyorlardı. O dört aileden ikisi çocuklarını Süleymancı guruba ait Kur-an Kursuna vermişlerdi. Ve bu dört aileye yapmadıkları düşmanlık kalmamıştı.
Birgün İran’a yardım için benden de para istediler. Bende dedim ki Müslüman Müslümanın kardeşidir, biz müslüman kardeşlerimizi sevmedikçe hakiki müslüman olamayız. Ben İran’a vereceğim para ile İran silah alıp, Iraktaki Müslüman kardeşlerimi öldürmeyecekler mi? İran da Irak’ta cephede ön safa sürdüğü askerler Türkmenler ve Azeri Türkleri değil mi? Ben bu yardımı bir Müslüman Türk olarak yapmayacağım dedim. Sonra bana da düşman kesildiler, Allah’tan tayinimi başka bir kasabaya yaptırdım da bu sıkıntılardan, başımıza geleceklerden kurtarmış olduk. Ancak ben o köyden giderken bu baskı altındaki dört ailenin fertleri gece gizlice evime geldiler, bana sarılıp Hocam bizi bırakma deyip ağlamışlardı. Bu hususlar beni çok etkilemişti, çok üzülmüştüm. Türk kelimesine düşman hale getirilen bu insanların, İslam adına hareket ettiklerini sanmaları, birileri tarafından beyinleri yıkanarak Türk’e düşman olmaları, hatta oradaki İlkokulu dahi istememeleri, Atatürk, Cumhuriyet gibi değerlerimizle alay etmeleri ne kadar düşündürücü ve ne kadar acı vericidir.
Filistin’de hergün İsrail keferesi masum Müslümanları katlederken, şu an Gazze’yi yapılacak seçimlerde daha fazla oy alma adına yine bombalayıp, masum Müslümanları öldürürlerken, Arap dünyası ne yapıyor? TV de o çocukların halini, o insanların çektiklerini gördükçe insanın yaşama arzusu kalmazken, Arap Kralı ve diğer zenginler, ABD uşaklığı yaparak, zevk içinde yaşayanlar, tüm Müslüman ülkeler ne yapıyor? Toplantı yapıyorlar. Peki sonuç ne? Kocaman bir sıfır. ABD’ye göbekten bağlı olanlar acaba hiç vicdanları sızlamıyor mu?
Şimdi Kardeş Esed, çocuk katili pkk’ya karakolları, silahları teslim ederek daha çok Müslüman Türk’ün öldürülmesini sağlıyor. Hani bir zamanlar kardeşti, sarmaş dolaştık… ABD ve AB ülkelerinin istediği zaten Ortadoğu’da Türkiye ve çevre ülkelere karşı, petrolleri daha kolay sömürmek için bir tampon kullanabilecekleri Kürt Devleti kurmak değil miydi?
İşte Suriye’nin Kuzeyi tamam, Irak’ın Kuzeyi tamam, sağolasın kardeş ESED. Kaldı Türkiye’nin Güneyi, orası da Mecliste hallediliyor. Şehitlerimiz dizi dizi gelirken, benzine ve tüm diğer vergilere zamlar gelirken, halk SİSTEMİN getirdiği psikolojik ve maddi pragmalarla boğuşurken ilgisiz ve bu hain tuzaklardan uzak, farkında değil. Türk Milleti bilmiyor ki Federasyonlarla Türkiye’nin bölünmesi iyice kolaylaşacak. Halkın gündeminde bu tehlike hiç hesapta yok. Sadece cılız bir muhalefet kanadının (Milliyetçilerin) çabaları var. O da yetmiyor. Yıllarca ABD ve diğer Emperyalistler Türkiye’nin istenilen bölünme kıvamına gelinmesini adım adım ilerleyerek sağladılar.
Oysa herşeyiyle (Diniyle, diliyle, kültürüyle, Ülküsüyle vs.) bir olan Türk Dünyası, ortaya atıldığından beri Türk Birliğine önem verseydi, Dünya’nın neresinde olursa olsun, tüm müslümanlara bu zulümler yapılabilir miydi? Türk Dünyası, Dilde birlik, işte birlik, fikirde birlik Ülküsünü, bugünkü şartlarda topluluklar ve kurulan Türk Cumhuriyetleri ile yeniden atağa kalkarak ,tazeleyerek (Ekonomik, siyasal, Dil ve ortak kültür, askeri yardımlaşma vs.) yakınlaşma, birlikte hareket etme çabalarını gündemde tutarak, görüşmeler yaparak, devletler arası paktlar oluşturarak Türk Birliğine kapı aralanmalıdır. Yeterli alt yapı ve kurumlar mevcuttur. Yeter ki beyinlerimizi, yüreklerimizi bu kutsal meseleye açık tutalım. Müslüman müslümanın kardeşidir emrini unutmadan!!!