29 Ekim Pazartesi gününün ilk saatleri.
Saatler 02.10’u gösteriyor.
Sabancı Kültür Merkezi arkasındaki otoparkta 17 “şüpheli” insan.
İkisi “çocuk” yaşta. Üçü genç. Ötekiler orta ve üstü yaşlarda.
Beyaz bir araç içinde onları gözleyen bir çift göz; bir emniyet görevlisi.
Şüpheliler, durumun farkına varıp, yavaşça ön tarafa, cadde üzerindeki durağa geçiyorlar.
Şüpheliler, az sonra gelen bir minibüse doluşuyorlar.
Beyaz araçtaki görevli bu kez, caddeye çıkan yolun köşesinde!
Minibüsle birlikte takipteki araç da hareket ediyor.
Minibüstekilerden biri; “yan yoldan gidelim, belki vazgeçer” diyor
Öyle yapıyorlar.
Köseköy sapağından D-100’e çıkarken, görevli yine takipte.
Otoyola sapmadan Adapazarı yönünde yollarına devam ediyorlar.
Biraz sonra takipteki otomobil kayboluyor!
“Adapazarı giriş ya da çıkışında yolumuzu keserler” diyor biri.
Herkes kaygılı.
– Ya göndermezlerse?
Adapazarı’nda bekledikleri ilgiyi göremiyorlar!
Hendek sapağından otoyola giriliyor.
Saatler sonra, Ankara girişinde, otoyol sonundaki gişelerde karşılanıyorlar!
Bu kez, karşılarında Jandarmalar; “Kimlikler lütfen” diyorlar.
Tek tek inceleniyorlar, hayret “yolunuza devam edebilirsiniz” diyorlar.
İşte, “Cumhuriyetçiler” adı verilen “örgüt mensubu!” bir grup böylelikle giriyor Ankara’ya.
Tarihi tren garında inip Ulus’a doğru yürüyorlar.
Ellerinde “kırmızı zemin üzerinde beyaz ay ve yıldız bulunan örgüt bayrakları” da var!..
Ulus’ta, yine karşılarına polisler çıkıyor. Hem de binlerce polis. Hepsi de donanımlı, kalkanlı. Oysa, onların ellerinde kılıçları bile yok!
Yürüyerek, İlk Meclis karşısındaki anıta ulaşıyorlar. Anıttaki adam, örgütün “1 Numarası!”
Çevresinde, ülkenin dört bir bucağından gelmiş öteki örgüt üyeleri ile buluşuyorlar. Hepsi de silahlı! Plastik sopalar üzerinde ay yıldızlı bayraklar ve “ADD, TGB” yazılı beyaz flamalar!
İçlerinde yaşlı eski örgüt militanları ile, örgütün üç-beş yaş “Çocuk Militanları” da var!
Saatler boyu ayakta bekliyor, ara sıra; “Mustafa Kemal’in çocuklarıyız” ya da “Türkiye laiktir, laik kalacak” gibi sloganlar atıyor, “Dağ başını duman almış” ve “Onuncu Yıl Marşı” ile zikir getiriyorlar!
Polisler “Ya Sabır” çekiyorlar!
Başka illerden gelen militanlarla konuşuyorlar. Hemen hepsi de, illerinden çıkışlarına izin verilmeyen otobüsler dolusu militanın üzüntüsü içinde!
Varsa yoksa dertleri “Cumhuriyet, Vatan, Demokrasi…”
Saatler sonra, örgüt liderleri geliyor ve bir otobüs tepesinde konuşmalar yapıyorlar.
Onlar konuştukça, örgüt üyeleri biraz daha yüksek sesle sloganlarını haykırıyorlar!
Polis, yine “Ya Sabır!” çekiyor!
Ama, polisler de birer insan; sonunda sabırları taşıyor, “biber gazı” ve “tazyikli su” ile tımar ediyorlar militanları!
Bir anda ortalık karışıyor; gazdan ve sudan etkilenmemek için çevre cadde ve sokaklara koşuşturanlar var. Ama nafile. Gözler kan çanağı, genizler yangın yeri…
Sonra, ne oluyorsa oluyor, barikatlar açılıyor ve yüz binlerce militan, uzun, çok uzun bir konvoy halinde örgüt büyük liderinin anıt mezarına doğru yürüyorlar…
“Muratlarına ermiş” olmanın keyfi içinde unutuyorlar gazı, suyu, panzeri…
Bir sonraki eylemin planlamasına geçiyorlar!
“Cumhuriyeti koruma, kollama” örgütü bir zafer daha kazanmanın gururu ile dönüyorlar kentlerine, köylerine…
(*) 29 Ekim 2012, Ankara 1. Meclis Önünde Cumhuriyet Bayramını kutlama eylemine katılan “Cumhuriyet Kardeşleri Örgütü” üyesi “Mustafa Kemal’in çocuklarına” selam ve saygıyla… (MK)