Ramazan ayına mahsus ibadetlerden birisi de sadaka-i fıtırdır. Sadaka, en geniş anlamıyla; Allah rızası için iyilik ve ihsanda bulunma, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etme demektir. Sadaka-i fıtır ise; sadaka kelimesi ile yaratılış, iftar etme ve Ramazan Bayramı manalarına gelen fıtır kelimesinin birleşmesinden meydana gelmiştir. İnsan varlığının zekâtı kabul edilen sadaka-i fıtır, halk arasında daha çok fitre olarak ifade edilmektedir.
Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala veya onun değerinde paraya sahip olan her Müslümanın hem kendisi, hem de eşi ve çocukları için sadaka-i fıtır (fitre) vermesi vaciptir.
Fıtır sadakasının vacip olma zamanı Ramazan bayramının birinci günü olmakla birlikte, bayramdan önce de verilebilir. Hatta fakirlerin iftar, sahur ve bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayramdan önce verilmesi daha iyidir. Fakat bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.); “Kim fitresini bayram namazından önce verirse makbul bir zekât sevabına erer, kim de namazdan sonra verirse normal bir sadaka vermiş olur” (Tâc, 1/24) buyurmuştur.
Fitre; buğday, arpa, hurma ve üzümden verilmektedir. Bu gıda maddelerinden aynî olarak verilebileceği gibi, bunun değerinde nakit para da verilebilir, ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur. Sadaka-ı fıtır ile hedeflenen, bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta halli bir ailenin hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanmasıdır. Bu nedenle, günümüzde sadaka-i fıtrın belirlenmesinde, bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktarın ölçü alınması gerekir.
Sadaka-ı fıtır, fakirlerin ihtiyaçlarını gidererek, bayramın neşesine katılmalarını sağlar. Fitre vermek, orucun kabulüne, ölümün şiddetinden ve kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Fıtır sadakası oruçluyu boş, gereksiz ve çirkin sözlerden doğan günahlarından arındırma ve yoksullara da bir ziyafet ve ikramdır.” (Tâc, 1/24)
Zekât, İslam’ın beş temel esasından olan önemli bir ibadettir. Zekât, zengin Müslümanların seneden seneye mallarının bir bölümünü yoksullara vermeleridir. Zekât, Kur’an-ı Kerim’de namazla birlikte otuz iki yerde geçmektedir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Namazı kılın, zekâtı verin…” (Bakara/2/43) Ayrıca zekâtın, zenginin zimmetindeki mal üzerinde yoksulun bir hakkı olduğu bildirilmiştir: “Onların (zenginlerin) mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.” (Zariyat, 19)
Zekât, malı temizler, bereketlendirir ve malın çoğalmasını sağlar. Kur’an-ı Kerim’de: “Siz Allah için verirseniz, Allah onun yerine (daha iyisini) verir” (Sebe, 34/39) “Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al…” (Tevbe, 9/103) buyrulmuştur. Zekâtını vermeyenler hakkında ise şöyle buyrulmaktadır: “Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.” ﴾Tevbe, 9/34﴿
Zekât, yoksulların geçim sıkıntılarını gideren, zengin-fakir kaynaşmasını temin ederek toplumda sevgi, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularını geliştiren en güzel sosyal dayanışma müessesesidir.
Dinen zengin sayılan hür, akıllı, erginlik çağına gelmiş Müslümanlara zekât vermek farzdır. Bir kimsenin dinen zengin sayılabilmesi için aslî ihtiyaçlarından ve borcundan başka nisap miktarı veya daha fazla maddî imkana sahip olması ve bunun üzerinden bir kamerî yıl geçmiş olması gerekir. Fıtır sadakasında, zekâtta olduğu gibi malın artıcı özellikte olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şart değildir.
Zekât ve fitre verilecek kimseler Kur’an-ı Kerim’de açıklanmıştır: Bunlar; yoksullar, hiçbir şeyi olmayan düşkünler, borçlular, yolda kalmış yolcular, Allah yolunda olanlardır. (Tevbe, 9/60)
Fakir, yetim ve kimsesizlerin ihtiyaçlarını gidermek, Ramazan’ı huzur içerisinde geçirmelerini ve bayramın neşesine katılmalarını sağlamak için zekât ve fitrelerin bayramı beklemeden bir an önce verilmesi gerekir. Yakın çevremizdeki ihtiyaç sahiplerini gözetirken, dünyanın uzak bölgelerinde zulüm ve işkenceye maruz kalan Arakanlı Müslümanları, yoksulluk içinde kıvranan Malili din kardeşlerimizi de unutmamalıyız. Türkiye Diyanet Vakfımızın başlattığı kampanyaya katılarak onlara da yardım elimizi uzatmalıyız.
NOT: Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu seneki fitrenin asgari miktarı 8.50 TL. olarak belirlenmiştir.