Ben Buna “Rüşvet” Derim!

97

“Ekonomisi zayıf bir ulus, yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçamaz.”

Mustafa Kemal Atatürk

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası verilerine göre, AKP’nin iktidar olduğu 2002 – 2012 yılları arasında yabancıların, ülkemiz ve Türk milleti üzerinden kazandığı paranın toplamı 114.396 milyar Amerikan dolarıdır.

Bu paranın 60.854 milyar doları faiz ödemesi, 33.169 milyar doları sıcak paranın kazancı, 19.332 milyar doları kar transferi ve 1.041 milyar doları da ücret ödemeleridir.

Rakamlar korkunç!

Türkiye borçlandıkça borçlanmış… Yük zavallı insanlarımızın yani işçinin, memurun, emeklinin, köylünün, esnafın, çiftçinin ve orta ölçekli sanayicinin üzerine binmişte binmiş…

IMF’ye geçmiş dönemin borcunu kapatmakla övünen iktidar, kapattığı borçla2002 – 2012 yıllarında havaya giden(!) ödemeler arasındaki mukayeseyi yapsa halk gerçeği anlamış olacak. Ama nerede bu soruları soracak adamlar…

Yabancı kaynak yani sermaye girişini başarı olarak görenler halka bu sermayenin hatırları için geldiği havasını yayıyor. Adamlar babasının hatırı için, değil Türkiye ve Türkler gibi tabirimi hoş görün “keriz” bulamayacakları için parayı buraya getiriyorlar.

Genel kural; borsaya, devlet borçlanma kağıtlarına, özelleştirmelere yada banka kredisi olarak gelen tüm yabancı paranın bir kar sağlamak üzere ülkemize geldiğidir. Ancak Merkez Bankamızın verilerine göre yabancıların elde ettiği bu kar; Türk Milletince asla kabul edilemeyecek ölçüde fahiş bir kardır.

Yabancı sermaye girişi ile Türkiye ekonomisinde bir bahar havası sürdürülmektedir. AKP iktidarının sürekli kılınabilmesi için buna ihtiyaç vardır. Buna karşılık bir gün bu denizin tükenebileceği unutulmamalıdır. Çünkü bu paraların normal şartlarda, yabancılara devamlı olarak ödenebilirliğinin sağlanmasına imkan yoktur.

Yabancılar, bu parayı iki nedenle Türkiye’ye getirmektedir. Birincisi fahiş bir kar elde etmek ikincisi de iktidarda kalmak için kendilerine her türlü tavizi veren AKP iktidarını desteklemektir. Yani AKP’de iktidarda kalmak ve ekonomiyi bir çizgide sürdürebilmek için yabancı sermayeye tabiri caizse “iktidarda kalmak için rüşvet” vermektedir.

Bunun Türk Milleti ve Türk Devleti açısından sürdürülebilir olmadığı kesindir. Türkiye, yabancı sermayeyi memnun etmediği gün, duvara toslayacaktır. O gün Türkiye; tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi sabit gelirli dediğimiz memur, işçi ve emeklilerin aylıklarında büyük bir indirime gidecek, sosyal yardımları kesecek, sağlık yardımlarını asgariye doğru azaltacak ve toplumun her kesimine altından kalkılamayacak ağır vergiler getirecektir.

Yabancı sermaye bununla da kalmayacak, ekonomisi tükenmiş ülkemizi, bölünmeye zorlayacaktır. Bu gün sıfır sorun hayalciliği ile yönetilen dış politikada; bir oraya bir buraya savruluşumuzun ve güçsüzlüğümüzün altında yatan neden, yabancı sermayeye hükmeden güçlerin üzerimizdeki baskısıdır.

Bilinmelidir ki; son 10 yılda yabancı sermayeye, Merkez Bankası verilerine göre ödendiği belirtilen 114 milyar dolar, iktidara gelmek ve iktidarda kalmak için ülkemizin ekonomik değerleri üzerinden yani Türk milletinin cebinden ödenen bir rüşvet niteliğindedir.Hiç kimse kendisinin, çocuklarının, torunlarının geleceğini bu denli tehlikeye atmak istemez. Bu nedenle yabancı sermayeye beni sömürmesi için ödeyecek tek kuruşum yok. Ya sizin?