Güney Sınırımız ve Yerel Yönetimler Yasası

52

Temmuz ayı birçok değerli dostumuzun Allah’ın rahmetine kavuştuğu bir aydır. Batı Trakya Türklüğünün unutulmaz lideri ve bayrak ismi Dr. Sadık AHMET, Türk milliyetçiliğinin yılmaz mücadele kalemi Necdet SEVİNÇ, 14 Temmuz 1959’da Kerkük Türklerine yönelik katliamda şehit verdiğimiz Ata Hayrullah, İhsan Hayrullah,Osman Kahveci, Emel Muhtar, Kasım Neftçi ve diğer 30 değerli aydınımızla birlikte Necdet Koçak ve diğerleri unutulmamalı, rahmet ve saygıyla anılmalıdırlar.

* * *

Almanya’da sünneti yaralama kapsamında görerek yasak getiren bir eyaletten sonra sorun Avusturya’ya da sıçradı. Avrupa hala farklı kültür ve dinlere sahip insanlarla bir arada yaşama hoşgörüsüzlüğüne sahiptir. Farklı olanlar, bir dönem ihtiyaç duydukları yabancılar, kolaylıkla ötekileştiriliyor.  Geçenlerde Alman Milli Takımı’nın başarılı oyuncusu Türk asıllı Mesut Özil’e bazı üst yöneticiler tarafından yapılan “Alman milli marşını bilmiyor ve söylemiyor, milli takımdan kovulmalı” suçlamasının üstünde de ibretle durulmalıdır.

* * *

Suriye’de olup bitenler tarihin bir tekerrürü müdür? Yeniçağ’da yer alan bir habere göre, 1956-1957 yıllarında ABD ve İngilizlerin tahriki ile Suriye’ye girmemize ramak kalmış. Bugünde farklı değil…ABD’den daha çok Esad rejimine muhalif olduk. Sorunu Esad’ın gitmesi ve kalması arasına sıkıştırdık. Oslo teslimiyet sürecini sürdürüyoruz. Suriye’de rejimin değişmesinin demokrasiyi getirmeyeceğini, Türkmenlerin bundan karlı çıkamayacağını Irak’tan da ders alarak fark edemedik.

Barzani kadar çıkarlarımıza sahip çıkmak yerine; ABD koalisyonuna teslim olduk. PKK’ya karşı mücadelede ne gariptir ki Barzani’den destek rica ettik. Oysa Barzani bütün güçleri birleştirerek Suriye’nin kuzeyinde batı Kürdistan koridoru açıyor. Irak’ta soruna Türkmen gözlüğü ile bakamadık ve etnik gözlükle soruna bakmamakla kendi kendimizi oyaladık. Türkmen ve Türk’e sahip çıkmaktan ziyade,Irak’ın kuzeyini geliştirebilmek için büyük fedakârlıklar yaptık.

Konsolosluğumuzu Kerkük’te değil; Erbil’de açtık. Irak’ın kuzeyini ayrı devlet kabul ederek petrol anlaşması yaptık ve Bağdat yönetimini devre dışı bıraktık. Diğer taraftan, Irak’ın sözde toprak bütünlüğünü savunduk. Eğer Ermenistan biraz yumuşasa, bu defa Dışişleri Bakanımızın da belirttiği gibi Erivan’ı Erbil gibi abad edecektik. Komşularla sıfır sorun yerine komşularla savaş hali sürüyor. Acaba bundan daha kötü bir dış politika olabilir mi? Suriye muhaliflerini destekleyen ülkenin tırları muhaliflerin ele geçirdiği sınır kapılarında yakılıyor ve talan ediliyor. Bu nasıl iştir?

Ufalanarak bütünleşebileceğimiz hayaliyle eyaletleşmeye ve onunla beraber düşünülen başkanlık sistemine merak sardık. Yıllardır bekletmeye aldığımız dış dayatmalardan biri olan “Yerel Yönetimler Temel Yasası“nı bugünlerde gündeme taşıdık. Milli devlet ve üniter yapıyı adeta dinamitliyoruz. Devleti eyaletlere bölerek güçsüzleştirmek, sembolik hale koymak aslında Irak ve Suriye’de varılan sonuca bizi götürecek.

Ancak, Türkiye’de farklı bir metot uygulanıyor. Mahalli derebeylikler ve şehir devletçikleri ortaya çıkacak. Her alanda ısrarla mahalliliğin milliliğin önüne geçirilmesi küreselleşmenin tuzağıdır. Öğretmeni, doktoru, valiyi, hakimi belediyeler tayin edecek, vergiyi belediyeler alacaksa devletin egemenlik hakları buharlaşacak demektir. Bu yasa açıkça örtülü bir bölüşüm ve dağılma planıdır.

Önceki İçerikBen Buna “Rüşvet” Derim!
Sonraki İçerik28 Temmuz Dünya Hepatit Günü
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)