Değirmendere, Galitekin ve Ahmet İhsan Bey

116

Herkese Merhaba…

“Servet-i Fünun Dergisi 1890’lı yılların edebiyat akımı olan “Edebiyat-ı Cedide” yani “Yeni Edebiyat”ın resmi yayın organı olarak karşımıza çıkar. 

Tekniğin zenginliği anlamına gelen Servet-i Fünun, batı etkisinde gelişen Türk Edebiyatı’nın 19. yüzyıl sonlarında kısa fakat yoğun bir batılılaşma hamlesi yaptığı dönem olarak anılır.

Türk Edebiyatı’nın bu devrine “Servet-i Fünun Devri” denmesi, bu edebi hareketin Servet-i Fünun Dergisi etrafında gerçekleşmesi ile ilgilidir. 

Servet-i Fünun Edebiyatı, Türk Edebiyatı’nda 1860’dan beri devam eden “Doğu-Batı” mücadelesinin, Batı lehine sonuçlandığı dönemi temsil ediyor. Ve Servet-i Fünun Türk tarihinin en uzun ömürlü dergisi oluyor.” 

Neden mi anlatıyorum bunları? 

 

Ahmet İhsan Bey

Çünkü, Türk basın-yayın tarihi kadar Türk Edebiyat Tarihi bakımından da önemli bir isim Servet-i Fünun Dergisi’nin sahibi mebus Ahmet İhsan Bey, soyadı kanunun çıkışıyla beraber Tokgöz soyismini alır. 
Yaklaşık 50 yıl kadar Değirmendere sahilindeki köşkünde oturan Ahmet İhsan Bey, vefatından sonra da Garipler (=Gaipler) mezarlığında defnedilmiş.

Ahmet İhsan Bey’in, Servet-i Fünun Dergisi’ne çeşitli zamanlarda yazdığı “Köy Postası” başlıklı yazıları Değirmendere ve kentimiz için çok önemlidir. Üstelik Ahmet İhsan Bey’in bölgemize katkıları bununla da kalmıyor. 

Sayfiye olarak kullandığı Değirmendere sahildeki köşküne devrinin tanınmış bir çok ediplerini, ilim adamlarını davet etmesiyle bölgemiz tanıtımına destek oluyor Ahmet İhsan Bey. Bu kişilerden bazıları Halit Fahri Ozansoy, Burhan Cahit (Morkaya), yazar avukat Haydar Rıfat’dır.

Ayrıca Ahmet İhsan Bey, bazı edebiyatçılarımızın Değirmendere’de oturmalarına da vesile oluyor ve bilindiği kadarıyla bu kişilerden Burhan Cahit (Morkaya) konusu Değirmendere’de geçen “Yaprak Aşısı” isimli  romanı bu vesile ile yazıyor.

Söz edebiyattan açılmışken, Değirmendere’den birçok kesitler bulunan romanlardan Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Eşkiya İninde”si ile Halide Edip Adıvar’ın YeniTuran, Döner Ayna’sını da hatırlatmak isterim.” Der araştırmacı, tarihçi, yazar Ahmet Nezih Galitekin.

 

Ahmet Nezih Galitekin-Bihter Gördü

Kocaelili yazar Ahmet Nezih Galitekin Hoca’yla irtibata geçiyorum. Servet-i Fünun Dergisi’nin sahibi Ahmet İhsan Bey’in Değirmendere’de yaşamış olduğunu heyecanla söylüyorum. Araştırma yapmak istediğimi belirtiyor, bana yardımcı olmasını rica ediyorum. 

Ve kendimi Değirmendere’de buluyorum. Kapıda karşılıyor beni değerli hocam. Kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar heyecanlanıyorum, Ahmet Nezih Galitekin Hocam’ın evindeki dev kütüphanesini görünce, adeta dilim tutuluyor.

20 bin kitaba sahip olduğunu ifade eden Ahmet Nezih Galitekin Hocamla sohbete koyuluyoruz. Kendisiyle sohbet etmek çok keyifli. İşte bu sohbetten bir alıntı paylaştım sizinle. 

İzninizle Ahmet Nezih Galitekin Hocam’a bilgi paylaşımı, keyifli sohbeti ve konukseverliği için teşekkür etmek istiyorum. İyiki sizi tanıdım Ahmet Nezih Galitekin Hocam.  

Eminim en az siz de benim kadar keyif almışsınızdır bu sohbetten sevgili okur. Aaa unutmadan size minik bir bilgi daha. 

1899-1900 yılları içinde Servet-i Fünun Dergisi’nde arkası yarın şeklinde yayınlanan bir eser var ki, sonra kitap haline getiriliyor. Ve o da yetmiyor eser, Türkiye’nin ilk televizyon dizisi oluyor. 

Daha da önemli bir bilgi, benim ismim bu diziden alınıyor. 

Haydi, bu şahıs kimdir bilin bilin bilin…

Evet bildiniz Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu adlı romanı. 

Siz söylediklerimi düşünedurun ben müsaadenizi istiyorum sevgili okur. 

Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin… En çok beni özleyin… En çok beni özleyin… 

Hatta bir tek beni özleyin… Özleyin…