Kitabımızı Tanıyor muyuz?

96

Kur’an vahiy mahsulü bir kitaptır.

Vahiy, ses ve harften uzak olmakla beraber Peygamberimizin kalbinde harfe, dilinde sese dönüşür.

Cep telefonundan mesaj göndermek; yâda almak gibi.

İlk vahiy miladi 610 yılında Ramazan ayının Kadir Gecesinde Hira Dağı’nın Nur Mağarasında nazil olmuştur.

İlk vahiy Alak Suresi’nin ilk beş ayetidir.

“Yaradan rabbinin adıyla oku” diye başlamaktadır.

İlk vahyin bu şekilde başlamasında dört tane önemli husus bulunmaktadır.

1 – İslam dininin eğitim ve bilime verdiği önemi gösterir.

2 – Cinsiyet ayrımı yapmadan kadın erkek herkesime hitap eder.

3 – Dini ve dünyevi bilgi ayrımı yapmadan bütün ilimleri kapsar.

4 – Ne okursan oku; Allah (cc)ı unutmadan oku ki öğrendiklerinle insanlara faydalı olasın.

Allah (cc)ı unutarak okursan dinamiti bulursun ama baraj yapmak için değil balık tutmak için kullanırsın.

Kur-an’ı ibadet için değil para kazanmak için okursun,

Doktorluğu sağlık hizmeti için değil ticaret için yaparsın,

Hukuku adalet için değil menfaat için kullanırsın,

Okumazsan cahil kalır istismara açık olursun,

Altını madeni bilmez teknolojiden anlamaz  bir gemi altını bir gemi patatesle takas edersin,

Sömürülürsün.

Hayatın yokluk, kıtlık ve açlık ve sefalet içerisinde geçer.

Bugün gelişmemiş yada az gelişmiş ülkelerin sıkıntısı budur.

Sonra Allah neden onlara çok bize az veriyor diye sızlanır durursun.

İlim cehaleti yok etmek suretiyle her türlü bataklığın kökünü kurutur.

Her türlü istismar ve sömürüyü önler.

Gelişmeyi ve güçlü olmayı sağlar.

Bu girişten sonra dönelim esas mevzumuza

Vahyin iniş süreci 23 senede tamamlanmış olup 632 yılında sona ermiştir.

632 den 610 u çıkarıp 23 senede değil 22 senede vahiy süreci tamamlandı diyenler,

Hicri takvim ile miladi takvim arasındaki farkı öğrensinler.

Bu surenin 13 senesi Mekke’de 10 senesi Medine’de geçmiştir.

Mekke’de inen ayetlere Mekki ayetler denir.

Genellikle İmani konulardan bahsederler.

Medine’de inen ayetlere medeni ayetler denir.

Bunlarda ibadet ve ahlaki konulardan bahsederler.

İlk vahyin gelişinden sonra yaklaşık üç sene vahiy gelmemiştir.

Bu zamana Fetretül vahiy dönemi denir.

Kur-an’ı Kerim’de 114 sure bulunur.

İlk suresi Fatiha son suresi Nas suresidir.

İlk inen sure ise Alak suresidir.

En uzun sure 286 ayetle Bakara suresi,

En kısa sure ise 3 ayetle Kevser ve Asr sureleridir

Her sürenin bir adı vardır.

Sureler adlarını genellikle içinde geçen önemli bir olay konu yâda şahıstan alırlar.

Mesela Kıyamet suresi Kıyametten bahseder,

Cin suresi cinlerden bahseder,

Nisa suresi kadınlardan,

Nahl suresi arıdan,

Ankebut suresi örümcekten,

Fil suresi Ebrehe’ nin ordusundan, fillerinden,

Zilzal suresi depremden,

Hadid suresi demirden yani bilim ve teknolojiden,

Müminün suresi müminlerin özelliklerinden,

Yunus, İbrahim ve Hud sureleri de bu peygamberlerin hayat hikâyelerinden bahseder

Tövbe suresi hariç bütün sureler besmele ile başlar.

Yani tövbe suresinin başında besmele yoktur.

Neden mi?

Allahu âlem

Kur-an’ın son 10 süresi kısa sureler oldukları için namaz sureleri diye adlandırılırlar.

Kevser suresi mimsiz ve cimsiz sure olarak da bilinir.

Sure: Bir birinden besmele ile ayrılan az yada çok sayıda  ayetten oluşan kuran bölümlerine  denir.

Kur’an 6666 ayetten oluşur

Ayet sayısı konusunda farklı rivayetler vardır.

Bunun sebebi ise sayım tekniği konusundaki farklı usüllerdir

Şimdi bu konunun teferruatına girmeğe gerek yok.

Genel kabul 6666 rakamıdır.

Ayetler bir birinden duraklarla ayrılırlar.

Uzun, bir sayfayı bulan ayetler olduğu gibi 2- 3 -4 -5 -6 harften oluşan kısa ayetlerde vardır

Bunlara hurufu mukataa denir.

Yasin elif lam mim vb

Manaları net olarak bilinmez.

Önemli bir haberim verileceği yada olayın anlatılacağı ayetlerin gelişinde toplumun dikkatini çekmek için olduğu rivayetler arasındadır.

Ayet: Sureleri oluşturan uzun yada kısa kuran bölümlerine denir.

GELEN AYETLERİN HANGİ SURENİN KAÇINCI AYETİ OLDUĞUNU CEBRAİL (AS)

PEYGAMBERİMİZE BİLDİRİYORDU.

Ayrıca surelerin sıralanışı da  Cebrail tarafından bildiriliyordu.

Peygamberimizde bunları vahiy katiplerine söylüyordu.

Kur-an’ı Kerim Mushaf haline getirilirken buna dikkat edilmiştir.

 Kur-an’da 30 cüz vardır.

Bir cüz 20 sayfadan oluşur.

Her beş sayfaya da bir hizb denir.

Yani Kur-an’da 120 hizb bulunur.

Tecvit: Kur-an’ı usulüne uygun doğru ve güzel okuma ilmine denir.

Tecvit kurallarını bilmeden Kur-an’ı hatasız okuma imkanı yoktur

Mushaf: Kuranın iki kapak arasında toplanmış şekline denir

Bu isim ilk defa Hz Ebu Bekir zamanında kullanılmıştır.

Kur-an’ı baştan sona okuyup bitirmeye hatim.

Baştan sona ezberlemeye hafızlık denir

Meal: ayetlerin başka bir dile çevrilirken parantez içi cümlelerle daha anlaşılır hale getirilmesi olayıdır.

Tefsir ise; ayetlerin yorumlanarak geniş ve detaylı bir şekilde açıklanmasıdır.

Kur-an’ı tefsir edenlere müfessir denir.

Kur-an tefsir edilirken ayetlerin sebebi nüzülü ile Arapçanın incelikleri  O günün sosyal kültürel ve ekonomik şartları bilinmeli, günümüzde çok iyi kavranmalıdıdır.

Her çağın ihtiyacına uygun tefsirler yazılmalı ve yapılmalıdır ki Kur-an’ın evrenselliği anlaşılabilsin.

Kur-an’ı mealinden tam ve net olarak anlamak mümkün olmayabilir.

Mealin yetersiz kaldığı yerlerde tefsir devreye girer

İlk müfessir ise peygamberimizdir.

Kur-an’ın toplatılması: Kur-an peygamberimiz zamanında tamamlanmış ama

kitap haline getirilmemişti.

Hz Ebu Bekir(ra) zamanında Hz Ömer(ra)in teklifi üzerine Zeyd b. Sabit(ra) Başkanlığında hafızlardan oluşan bir komisyon tarafından sahabelerin ellerinde dağınık bir şekilde bulunan ayetler bir araya toparlanarak kitap haline getirilmiştir.

Hz Ömer (ra) ve Hz Osman (ra) ın hilafeti zamanında İslam coğrafyasının genişlemesi ve farklı milletlerin Müslüman olmaları sebebiyle tek nüsha Kur’an yetersiz hale geldi.

Bunun üzerine Hz Osman (ra) zamanında Kur’an elyazması olarak çoğaltılarak Basra, Kufe, Şam vb büyük merkezlere gönderildi.

Hz Osman zamanında çoğaltılan Kur’an nüshalarından biri Topkapı sarayında koruma altındadır.

Kur-an’ı Kerim’in harekelenmesi ve noktalanması,

Kur-an’ın ilk harekelenmesi Ebul Esvad ed Düeli tarafından miladi 688 yılında gerçekleşmiştir.

Bunun sebebi Tövbe Suresi’nin 3. Ayetinin “ve resulühü” bölümünün “ve resülihi şeklinde telaffuz edilmesidir.

Bu telaffuz şekli manayı “Allah ve resulü müşriklerden uzaktır” şeklindeki mana “Allah müşriklerden de Resülünden de uzaktır” şekline dönüşmüştür.

Harekelenme işinden hemen sonra noktalama işi gerçekleşmiştir.

Nasır b. Asım ve Yahya b. Yamer tarafından başlatılan noktalama işaretleri Miladi 791 yılında Halil b. Ahmet tarafından tamamlanarak son şekli verilmiştir.

Arap olmayan Müslümanlar için harekeleme ve noktalama işaretleri zaruridir.

Noktalama ve harekeleme işlemine başlangıçta Abdullah b. Ömer Abdullah b. Mesut vb selefi alimler karşı çıkmışlarsa da sonradan bunun lüzumuna inanmış ve ruhsat vermişlerdir.

Ülkemizde Kur-an’ı Kerim’in ilk baskısı 1877 yılında İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

Kur-an’da birçok mevzu vardır.

Fakat her Müslüman’ı direk ilgilendiren üç ana konu vardır.

1 – İman

2 – İbadet

3 – Ahlak

İman ağacın kökü ve gövdesi,

İbadet meyveleri,

Ahlak ise; o meyvenin kalitesidir.

İstisnalar hariç maalesef gümüz Müslüman inancında bu üç hususun üçü de virüslüdür.

Kur’an ilahi kitapların sonuncusudur.

Hiçbir harfi değişmeden günümüze kadar geldiği gibi kıyamete kadar da devam edecektir

Son ilahi kitap olmanın özelliği de budur.