En Büyük Yarın

80

     Dedim: “İlk Okul’u niçin okudun?”

     Dedi: “Orta Okul için.”

     Dedim: “Orta Okul’a niçin devam ettin?”

     Dedi: “Lise’ye yazılmak için.”

     Dedim: “Lise’de niçin bulundun?”

     Dedi: “Üniversite’ye kaydolmak için.”

     Dedim: “Üniversite’de bulunuş sebebin?”

     Dedi: “Hayatı kazanmak gayesiyle.”

     Dedim: “Niçin çalıştın durdun?”  

     Dedi: “Emekli olunca, rahat yaşamak için.”

     Dedim: “Sen hep yarınlar için çalışmışsın.”

     Dedi: “Evet, öyle gibi.”

     Dedim: “Bu yarınların da, bir yarını yok mu?”

     Dedi: “Nasıl yani?”

     Dedim: “Sınıfta bulunuş yarınlar için. Trene biniş, başka yere gitmek için. Tarlada çalışmamız, kış için. İş’te bulunuş, evde rahat etmek için. Diploma, yarınki iş hayatı için. Uyku, yarın zinde olmak için.

Demek çalışmalar, hep yarınlar için. Yarınlar da, daha büyük yarınlar içindir. En büyük yarın ise Ahiret’tir. Çünkü insan, bir öncekinde, hep bir sonraki için bulunur. O halde biz burada, o büyük YARIN için bulunuyoruz.

“Tohum toprakta, toprak üstüne çıkmak için vardır. Toprak altı, tohumun bugünü ise, yeryüzü onun yarınıdır. İnsan da bir tohum gibidir. Dünya onun bugünü, Ahiret ise yarınıdır. Öyleyse insan, yarın için yaratılmıştır.”

     Dedi: “Hiç böyle düşünmemiştim.”

     Dedim: “Düşün öyleyse. Vasıtaya; bir yere gitmemek için mi bineriz? Sokağa; yürümemek için mi çıkarız?”

     Dedi: “Elbette, hareket; bir yere varmak içindir.”

     Dedim: “İşte, feza gemisi olan dünyada bulunuşumuz da, ebedi yarın olan Ahiret yurduna ulaşmak içindir.”

     Dedi: “Demek ki, dünyamız da, Kıyamet yarınında durmak için gidiyor.”

     Dedim: “Ha şunu bileydin.” 

 

 

 

 

 

 

Önceki İçerikTarihten Ve Günümüzden Türk Dünyası Esintileri – 2
Sonraki İçerikİzmit’deki Bizans Lobisi ve Manavlar
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.