ÇAD İzlenimlerim

116

Başbakanlığa bağlı TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi)’nın desteklediği ve bu kurumla temasta olan KOSADER’in (Kocaeli Sağlık Mensupları Derneği) ÇAD’da gönüllü sağlık hizmeti organizasyonundan davet aldığımda; ÇAD’ın, Nijer’le beraber Afrika’nın en yoksul ülkesi olduğunu biliyordum. Fakir ÇAD halkına gönüllü sağlık hizmeti verecek kafileye katılarak, 2 genel cerrah,1 göz hastalıkları uzmanı, 1 dahiliye uzmanı, 2 çocuk hastalıkları uzmanı, Sağlık Müdür muavini 3 doktor, sünnet operasyonları için 1 doktor, 2 aile hekimi, sağlık ocaklarında vazife yapan 2 doktor ve benimle beraber 3 diş hekimi olmak üzere toplam 17 doktor, 1 tercüman, TİKA’dan görevli bir memur olarak toplam 19 kişi 20 Ekim-30 Ekim 2010 arasını ÇAD’da geçirdik.

Bu ülkeye Türkiye’den direk uçuş yok. Libya’dan aktarmalı gittik. Libya; ÇAD’ın kuzey komşusu olmasına rağmen iki ülkede geniş topraklara sahip ve bizim gittiğimiz başkent N’Djamena ülkenin güneyinde olduğundan mesafe 2300 km. ve uçuşu daha uzun sürüyor. İstanbul-Trablus arasını yaklaşık 2.5 saatte geçerken; 2.etabı 3 saatte geçiyoruz. Uçuşlar karşılıklı olmadığından Libya’da giderken 4 saat, dönüşte 8 saat bekledik. Tahmin ediyorum bir de ÇAD’ın doğu komşusu Sudan’ın başkenti Hartum üzerinden gidilebilir. Bu arada Türkçe’mizin güzelliği ve pratikliğine değinmeden geçemeyeceğim. ÇAD’ın orijinal yazılışı TCHAD; adamlar bir “c” harfinin sesini vermek için üç harf kullanıyorlar, başkentin okunuşu da Jamina. Tekrarı gerektiğinde bende bu şekilde yazacağım.

 ÇAD; Libya’nın güneyinde. kuzey güney yönünde dikdörtgen şeklinde uzanan 1.284.000 km2 arazisi olan, Türkiye’nin 1.5 katından daha büyük bir ülke. Güneyinde iki tane nehir akıyor. Ve batıda Nijerya sınırındaki ÇAD gölüne boşalıyorlar. Bu nehir çevreleri sulanabilir araziler ve çok çeşitli ürün yetişiyor. Ülkenin geri kalan büyük kısmı ise çöl veya kurak ovalar. Nüfusu 2006 da 11.500.000’muş. Normal sayım veya çeşitli konularda resmi devlet istatistikleri olmadığından rakamlar yaklaşık rakamlardır. Devlet başkanı, biz oradayken iktidara gelişinin 20. yıl dönümünü kutlayan İdris Deby Itno.

ÇAD’da siyahlar ve Araplar yaşıyor. %60 kadarı Müslüman %15’i hıristiyan, gerisi ise yerel kabile inanışlarına bağlılar. Ülkede Fransızca ve Arapça resmi dil. Ayrıca çok çeşitli kabile dillerini konuşanlar var. Okullarda Fransızca ve Arapça öğretiliyor. Fransız idaresindeyken 1960’ta bağımsızlığı verilmiş. Ancak Fransa’nın ülke üzerindeki etkisi her zaman hissediliyor. 1995’te kabul edilen anayasası da Fransız hukuku ve ÇAD geleneği esas alınarak hazırlanmış. Halkın yarısı okur-yazar. Birden fazla evlilik serbest, buna bağlı olarak doğum oranı çok yüksek ve çocuk sayısı çok fazla. Fakat çocuk ölümlerinde dünyada en önde gelen 3 ülke içinde. Giyim tarzları sıcak ülkelere özgü bütün vücudu örten ve güneşten koruyan bol, dökümlü kıyafetler. Arapların kökleri tahmin ettiğim kadarıyla Sudan’a uzanıyor, Sudanlılar gibi sarıklı insanlar çok fazla.

Dümdüz bir araziye sahip ÇAD’ın sadece Libya’ya yakın yerlerinde dağlık bir kısım var. Ağustos-Eylül yağmur mevsimi bunun dışında yağmur yağmıyor. Biz Ekim’de gittiğimiz de güneydeki iki nehir çok gür akıyordu, ayrıca şehir içi de dahil akarsu yatağı gibi çukur yerlerde büyük su birikintileri vardı. Nehirlere yakın bölgeler sulanabildiği için güneşinde gücüyle yemyeşil, her taraf ekilebilir dümdüz arazi. Öyle ki şimdilerde sayıları 1000’e ulaşan Çin’li gelmiş ve pirinç ekimini öğretmişler, pirinç tarlaları bile var. Çin’li doktorlar da var. Zaten ÇAD’da pamuk ekimi de çok fazla, pamuk ihracatçısı bir ülke.

ÇAD Ekvator ile Yengeç Dönencesi arasında kalıyor; dolayısıyla bizim bahar aylarımızda güneş onların tam tepelerinde ve ülkeyi baştanbaşa geçiyor, Haziran-Eylül arasında da kuzeyden güneye doğru ülkeyi baştan başa geçiyor. İşte o zamanlar şimdi çok gür akan nehirlerin suları çok fazla çekiliyor, adeta bir çay mertebesine iniyormuş. Anlaşılıyor ki bu sulama hızıyla gidilirse ÇAD Gölünün akibeti de Aral Gölü gibi olacak. Şimdiden göl, eski halinin 1/10’una inmiş. Denize kıyısı olmayan ülkenin can damarı bu iki nehir ve göl. İstatistiklere göre sulanabilir alan ülkenin %2.5’u kadarmış. Allah’tan geleneksel usullerle balık avlıyorlar, bu yüzden de balık bol. Ülkenin iç kısımları ve kuzeyinde bulunan insanlar ise seyrek bulunan otlarla hayvan yetiştirip yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

ÇAD’da malarya (sıtma) birinci hastalık. En çok bundan ölüm oluyor. Sıtmayı kolera, zatürre takip ediyor. Hijyen çok kötü, kırsal kesimde ve şehrin (başkentin) ana caddeleri çevresi dışında evler, kerpiç yüksek duvarla çevrili bahçe içinde ayrı ayrı kerpiç odalardan müteşekkil. Aile reisinin eşlerine ayrı ayrı odalar var. Yemek bahçe ortasındaki ateşte pişiyor. Erzak ambarı olarak yine çamurdan, minyatür, kazıklar üzerine oturtulmuş odacıklar var. Sıcağa karşı daha koruyucu olduğunu düşündüğüm torak evlerde su, elektrik ve  tuvalet yok. Başkentte dahi  kanalizasyon altyapısı yok. Briketten veya taştan sonradan yapılan evler ile varlıklı kesimin oturduğu evlerde foseptik çukuru var. Bütün evler yüksek duvar içinde ve sulak bölgedekilerin hepsinin bahçesinde birkaç ağaç var. Bu yüzden şehrin görünüşüne yeşillik hakim.

Hemen hemen bütün evler tek katlı. Ülkenin en yüksek binası Libyalıların yeni yaptığı Kaprinski Oteli; yüksek girişinin üzerinde sekiz katlı. Bunun dışında birkaç 5-6 katlı modern bina var, hepsi de yeni yapılmış. 2-3 sene önce petrol bulunmuş ve Fransızlar çalıştırıyormuş. ÇAD’a  %25 pay veriliyormuş. Bu gelirle iki senedir hızlı bir yapılaşma başlamış. Şehir dümdüz arazide, caddeler çok fazla. Şehri her yönde baştanbaşa geçen bulvarlar var, bunlar ışıklandırılmış. Bulvar tipi olmayan caddeler hem kaldırımsız, hem de ışıksız. Ara sokaklarda zaten aydınlatma yok zeminleri de toprak. Şehrin bir kesiminin lüks olduğu görülüyor, o kısımda bankalar, uluslar arası şirketler, ülkenin üç yerel GSM operatörünün merkezleri ve resmi kurumlar var. Geri kalan cadde kenarlarında bir veya iki katlı binaların altında dükkanlar var. Bunların dışında bütün binalar tek katlı diyebilirim. Derme çatma baraka tipi dükkan çok.

Su ; açılan kuyulardan, artezyenlerden temin ediliyor. Jamina’da en fazla 20 metreden su çıktığını söylediler. Ama suyun kalitesi sindirim sistemi hastalıklarından anlaşılıyor. Biz oradayken kolera salgını olduğunu öğrendik.

Çocuk çok fazla ama 5 yaş altı çocuklara sağlık hizmeti götürmede dünyanın en zayıf ülkesi ÇAD. Çocuk ölümlerinde önde geliyor. Cuma günü şehrin yeni yapılan büyük camisinde, namaz öncesi vaaz edilirken saflar arasında; bedensel engelli, gözleri kataraktan görmeyen çocuklar dilenerek dolaşıyor. Ortalama ömür 47 sene. Hijyen çok kötü olduğundan devamlı salgınlar oluyor. Kumdan, tozdan göz hastalıkları ve katarakta yaygın. Birinci hastalık sıtma olmasına rağmen sivrisinek mücadelesi yok. Durgun sularla, çirkef sularla ilgilenen yok. Ara sokaklara pis kokudan girilemiyor.

Buranın insanları kaderci, çağdaş bilimsel metotlarla çevre sağlığının üzerine düşmek gereğini anlatmaya çalışan arkadaşlarımız on günlük sürede ilgili yerlere ulaşamadı. Çünkü  “hepsi Allah’tan” havası hakim. Zaten ülkede toplam doktor sayısı 350, diş hekimi sayısı 15. Toplam 117 ebe ve 2387 hemşire var.

Hastanelerde hasta kabulü dokuzda başlayıp öğle birde bitiyor, sonrası tatil. Resmi dairelerde ise mesai 16.00’da bitiyor. Bizim ekibe Jamina’daki Lıberty Hastahanesinin bir kısmı tahsis edildi. Biz üç diş hekimi, iki koltuklu diş kliniğinde çalıştık. Fransızca ve Arapça dışında bir lisan bilmediklerinden; biz de Türkçe ve az İngilizceden başka lisan bilmediğimizden hastahanenin diş hekimi olan Hafız Davud’un İngilizce bilmesi ve onun tercümanlığı ile çalıştık. Ekibimiz muayene için odalara dağılınca her kliniğe tercüman ihtiyacı doğdu. Burada Türk İlkokulu ve lisesi var, ayrıca Türklerin açtığı Kur’an Kursu var. Lise müdürü Ufuk Bey tercümanları ayarlamaya çalıştı. Okulda Türkçe tercihli lisan olmasına rağmen, burada geçerli bir lisan olmadığı ve pratik yapmak için okul dışında bilen olmadığı için Türkçeye çeviren sadece 2 veya 3 genç ayarlanabildi. İngilizce bilen gençlerin desteğiyle hizmet verildi.

On gün boyunca 343 sünnet, 400 kişinin diş çekimi, 20 (15-16 sı katarakt ameliyatı) ameliyatla beraber toplam 7250 poliklinik yapıldı. 1.7 ton ilaç hastalara verildi. Çocuklara oyuncakta hediye edildi.

Burada elektrik termik santralden sağlanıyormuş ve belli yerlerde var, akşamları da kesiliyor. Bulvarların ışıkları yanıyor. Hali vakti yerinde olanlar ve büyükçe iş yerleri jeneratör kullanıyor. Halk tabakasının oturduğu kısımlar gece karanlığa bürünüyor, bunun sonucu olarak televizyon çok az; dolayısıyla bizim gelmemizden ve çalışmamızdan haberli nasıl olacak sorusu kafamızı meşgul ediyordu. Üstelik sadece beş veya altıncı günümüzde bir meydanda elinde gazete satan iki genç gördüm, başka gazete satan yer görmedim.

Meğer burada pilli radyolar çok yaygınmış. Gelişimiz çok yankı uyandırdı ve çok yoğun çalıştık. Hastahaneye büyük yığılma oldu. Liberty Hastahanesinin 8-9 uzman doktoru varmış ve günlük 130 civarı hastaya hizmet veriliyormuş. Tabi burada sağlık hizmeti ücretli. Fiyatlar düşükte olsa, gelir olmayınca insanlara ağır geldiği belli. Biz ücretsiz hizmet verince ihtiyaç sahibi çok sayıda insan akın etti ve tahminimizden daha fazla talep gördük. 

Herhalde gelen meslek arkadaşlarımın en hayırlı çalışmaları burada oldu. Çok dua aldığımızı rahatça söyleyebilirim. Diş için gelenlerin hiç Diş Hekimine gitmedikleri ağızlarının durumundan belli idi. Burada diş çekimi 6 $’a tekabül ediyormuş, ÇAD parasıyla 3000 frang. Bunu karşılayamadıkları belliydi. Biz de teknik açıdan çok sınırlı imkanlarla çalıştık.

ÇAD’da büyükelçi yok; Ali Abbas Seıtchı isimli iş adamı fahri konsolos. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı akşamında Türk ilkokulunun bahçesinde; fahri konsolos ile Türk okulları idaresinin ortaklaşa düzenlediği resepsiyona katıldık. Çeşitli ülke temsilcileri ve ÇAD’dan bürokratların katıldığı güzel bir gece oldu. Burada; Jamina dışında yapılmakta olan üniversitenin yurt inşaatlarını taşeron olarak yapmakta olan bir Türk firmasının çalışanlarıyla tanıştık. 15 kişilik bu ekip dışında Birleşmiş Milletler’de görevli 3 Türk polis memurundan katılabilen biri ile de beraberdik.

Binlerce km. uzakta beraber olmak çok güzeldi. Zaten buradaki Türk okulu yetkilileri bizim yiyecek-içecek ve konaklama sorunumuzla birebir ilgilendiler. Dönüşte Havaalanı çıkışında da konsolos SEITCHI (Siçi)’nin büyük yardımı oldu. Jamina’nın büyük bir marketinde sıvı yağ, makarna, zücaciye ve toz içecekte birer Türk markası görmek çok güzeldi. Lise müdürü Ufuk Bey’in ifadesine göre Türk işadamlarını ÇAD’a davet edip, yerli iş adamları ile tanıştırmışlar ve karşılıklı gidiş gelişle bu ihracat bağlantısı sağlanmış. TV’lerde bizim dizilerinde seyredildiğini öğreniyoruz.

ÇAD halkı sıcakkanlı, misafirperver insanlar. Çoğunluğunun yoksul olduğu belli olan garip ve sessiz insanlar. Bir kısmının ise varlıklı olduğunu lüks araçlardan anlıyoruz. Sık sık Birleşmiş Milletler, UNESCO gibi kuruluşların amblemlerini taşıyan araçlara da rastlanıyor. 1 ile 1.5 milyon arası nüfusa sahip Jamina’nın çok fazla caddesi var ama şehir merkezine yakın yerlerde trafik çok sıkışık. Çok fazla motorsikletli var, her an her taraftan geçiyorlar, Allah’tan bizdekiler gibi sürat yapanlar yok. Aksi halde her an kazaya sebep olabilirler. Bu ülke hizmet bekleyen, mazlum gönüllü insanların ülkesi, İnşallah gelecekleri çok daha güzel olur.


 

 

Gönüllü doktorlar Çad’a gitti

 

Kocaeli Sağlık Mensupları Derneği (KOSADER) ve Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi Başkanlığı işbirliği ile Kocaeli’de bulunan 18 gönüllü Çad’a gitti.

 

Doktorlar, 10 gün boyunca bölgede sağlık taraması, medikal ve cerrahi tedaviler yapacak ve çocukları sünnet edecek.

Sağlık sorunları ile boğuşan Afrika kıtasının fakir ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’ne gönüllü doktorlar gitmeye devam ediyor. Türkiye’nin dört bir yanında gönüllü olarak Çad’a giden doktorlar kervanına Kocaeli de katıldı. Kocaeli’de görev yapan 18 hekim bugün İzmit Perşembe Pazarı alanından bu ülkeye uğurlandı. KOSADER Başkanı Dr. İsmail Pehlivan’ın kafile başkanlığında Çad yolcuları için uğurlama töreni düzenlendi. Törene İzmit Kaymakamı Sabit Kaya, Kocaeli Sağlık Müdürü Dr. Hasan Aydınlık, Bekirpaşa Belediyesi eski Başkanı Abdullah Köktürk, İtfaiye Daire Başkanı Doğan Kara, Türkiye Beyazay Kocaeli Şubesi Başkanı Yaşar Ellialtı, Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Ahsen Okyar, Kavakçılık Enstitüsü Müdürü Dr. Faruk Şakir Özay  ile çok sayıda vatanda katıldı. 12 gün boyunca Çad Cumhuriyeti’nde sağlık yardımı çerçevesinde sağlık taraması, katarakt ve fıtık ameliyatlarını yapılması ve sağlık çalışanları ile halka yönelik eğitim faaliyetlerinde bulunulması hedefleniyor.

Uğurlama töreninde bir açıklama yapan KOSADER Başkanı ve Proje Koordinatörü Uzm. Dr. İsmail Pehlivan, Çad’ın 11 milyon nüfusu sahip olduğunu belirterek, sağlık alanında sadece 345 doktor, 15 diş hekimi, 117 ebe, 2 bin 387 hemşiresi ve 37 eczacısı olduğunu söyledi.

‘Biz’ proje çerçevesinde ücretsiz ilaç yardımı yapacağını ve bin çocuğun sünnet edileceğini belirten Pehlivan, “Çocuk ölümlerini azaltmak için eğitim ve yardım çalışması yapacağız. Sağlık sistemi ve hastane yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunacağız. Sağlık taraması yaparak ülkede sık görülen hastalıkların tanımı, nedenleri ve çözüm yolları için fizibilite çalışması yapağız. Ayrıca N`Djamena-Kocaeli kardeş şehir projesine zemin hazırlayacağız. Bunun yanında orada kalıcı bir sağlık tesisi yapmak için araştırma yapacağız. Mide bağırsak hastalıkları, katarkt, fıtık, diyabet, enfeksiyon hastalıklarına yönelik tedaviler uygulayacağız.” dedi.

Hedef Kalıcı Hastane

Bölgede bulundukları 10 gün içinde 5 bin hastaya bakmayı hedeflediklerini belirten Pehlivan, bölgeye götürülecek tıbbi malzemelerin de dernek üyeleri ve yardımsever eczacılar tarafından karşılandığını söyledi.

Pehlivan program ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Eczacı arkadaşlarımız 40 bin TL`lik ilaç yardımı yaptı. Bunun yanında bin çocuğa yapılacak sünnet için 30 bin TL`lik, genel cerrahi için 25 bin TL`lik ve diş çekimi için 10 bin TL`lik tıbbi malzememiz var. Toplamda 105 bin TL`lik yardım ile gidiyoruz. Proje 29 bin 225 Euro`ya mal oldu. Bu ilk adım projemiz sayesinde ülkeyi tanıma fırsatı bulacağız ve ardından kalıcı bir hastane yapılması için kardeş şehir projemizi de hayata geçirmeyi planlıyoruz.”

Açıklamanın ardından doktorlar, otobüsle İstanbul Atatürk Havaalanı’na uğurlandı.

19.10.2010 15:07:49

 

 

Çad'ın haritadaki yeri

Çad’ın haritadaki yeri

Dt. Ömer Erdal çocuk hastasıyla birlikte

Dt. Ömer Erdal çocuk hastasıyla birlikte

Çad'a gidecek olan Türk Kafilesi Perşembe Pazarında

Çad’a gidecek olan Türk Kafilesi Perşembe Pazarında

Ömer Erdal'ı Perşembe Pazarından uğurlamaya gelenler

Ömer Erdal’ı Perşembe Pazarından uğurlamaya gelenler

Uçağa binerken

Uçağa binerken

Uçağın kapısında

Uçağın kapısında

Kocaeli Kandıralılar Derneği Başkan Yardımcısı Erdal Baykara, Kavakçılık Enstitüsü Müdürü Dr. Faruk Şakir Özay, Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Ahsen Okyar, Diş Hekimi Ömer Erdal, KBB İtfaiye Daire Başkanı Doğan Kara

Kocaeli Kandıralılar Derneği Başkan Yardımcısı Erdal Baykara, Kavakçılık Enstitüsü Müdürü Dr. Faruk Şakir Özay, Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Ahsen Okyar, Diş Hekimi Ömer Erdal, KBB İtfaiye Daire Başkanı Doğan Kara

Türk Kafilesini karşılamaya gelenler

Türk Kafilesini karşılamaya gelenler

Çad'lı çocuklar

Çad’lı çocuklar

Türk hekimler bir arada

Türk hekimler bir arada

Türk hekimler Çadlılarla bir arada

Türk hekimler Çadlılarla bir arada

Türk hekimler Çadlılarla bir arada

Türk hekimler Çadlılarla bir arada

Kelebek

Kelebek

Ömer Erdal arkadaşıyla

Ömer Erdal arkadaşıyla

Ömer Erdal arkadaşlarıyla birlikte

Ömer Erdal arkadaşlarıyla birlikte