Bilgi Çağında Türkistan Coğrafyasına Yolculuk

140

2011 yılında yazdığım ilk yazı’nın bir kültür ve gezi yazısı olmasını istedim. 2011 yılında Türkistan coğrafyasını gündemime almak istiyorum. Bizlere Orta Asya diye yutturulan ve aslında Uluğ Türkistan olan kültür ve medeniyet coğrafyamızı gezerek belgesel çekmeye devam etmek istiyorum. Bu günkü yazımı ünlü şairlerimizden Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun şiiri ile başlayacağım. Sizlerle birlikte kültür ve medeniyet tarihimizin izlerini araştırmak üzere Türkistan coğrafyasına doğru yollara çıkalım.

Ana yurdum ata yurdum
Can evim Uluğ Türkistan
En güzel şiirler sana
Sanadır en büyük destan

Türkistan neresi?

Doğusu ile batası ile Kültür ve medeniyetimizin temelini oluşturan, tarihe adını yazdırmış önemli bilim adamlarını mütefekkirleri sanatçıları ve ruh mimarlarını doğuran bölge’nin adı Türkistan. Türklerin ilk İslam’la şereflendiği ata yurdu. Divân-ı Lugâti’t-Türk’ü kaleme alan Kaşgarlı Mahmud’u, Kutadgu Bilig müellifi Balasagun’lu Yusuf Has Hacib’i hadis âlimi İsmail Buharileri yetiştiren ve bugün milyonlarca Türkü içinde barındıran, binlerce yıllık köklü bir medeniyete ev sahipliği yapmış toprakların adı Türkistan. Sınırları batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları’nın güney kısmına, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet’e, doğuda Çin ve Moğolistan’a kadar uzanan bir coğrafya. Çin Seddi’nden Cebeli Tarık ve Atlantik sahillerine yüzlerce milyon Türk nüfusunun yaşadığı Türkistan.

Türkistan’ın bugüne kadar birçok bölgesini gezerek belgesel çekme imkânımız oldu.  Türkistan coğrafyasına yolcuk kültür dünyamıza yolculuk demek… Türkistan demek Yesi demek. Taşkent, Semerkant, Buhara, Merv, Kaşgar Urumçi Bişkek Almatı Çimkent demek. Türkistan demek ilim demek irfan demek.. Yüzlerce ilim irfan ve gönül sultanlarının merkezi demek. Tarih boyunca Türkistan coğrafyasında yetişen birçok İslâm âlimi, günümüzde bile bilim ve kültür dünyamıza ışık tutmaya devam ediyor. İşte ilim irfan sahibi gönül sultanlarından bazıları..

Ahmet Yesevi, Şah-ı Nakşibendi gönül dünyamızın mimarları.. Kuran-ı Kerimden sonra en önemli Hadis kitabının yazarı meşhur hadîs âlimi İmâm-ı Buhârî, İbni Sînâ: Tıp ilminin önemli şahsiyeti. Fârâbî: ünlü İslam mütefekkiri. Tirmîzî: Meşhur hadis âlimi. El-Bîrûnî: Matematik ve astronomi âlimi. Hârezmî: Cebir ilminin kurucusu. Serahsî: Meşhur İslâm hukukçusu. Uluğ Bey: Meşhur astronom ve âlim. Kaşgarlı Mahmut: Divanı Lügatit Türk’ün yazarı… İmamı Maturudi ve daha niceleri…. alim ve bilginler..  Türkistan coğrafyasında yetiştiler ilim ve irfanlarıyla dünyayı aydınlattılar..

Bu ilim irfan yuvaları topraklar bugün ne yazık ki doğu ve batı olarak ikiye ayrılmış durumda. Batı Türkistan Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın dahil olduğu bölgeyi kapsıyor. İki asırdır Çin’in esareti altında bulunan bölge ise gönül yaramız Doğu Türkistan.

Ve bize Orta Asya diye öğretilen ama gerçekte Türkistan coğrafyası olan ata yurdumuz.. Türkistan şimdilerde gözlerden ırak bir diyar gibi görünse de bizim coğrafyamız bizim kültürümüz bizim medeniyetimizin beşiği.. Türkistan temsil ettiği anlam itibarıyla bize o kadar yakın ki burada zaman duruyor muhteşem bir tarih canlanıyor gözlerimizin önünde. Türk İslam kültürünün beşiği olarak karşımızda duruyor.

Türkistan’ı gezerken, okurken ve düşünürken ünlü şair ve yazarlarımızdan Yavuz Bülent Bakilerin “Bizim Türkümüz” aklıma gelir. Hep onu mırıldanırım Şiirler, yazılar ve  tarihi bilgiler  bize ilham  kaynağı olur ve heyecan verir. Gelin  şimdi  Şairler sultanı Yavuz beye kulak verelim. 

“Bizim Türkümüz”

Bizim türkümüzde gurbet var artık.

Hasret var, yürek var, toprak var balam

Gönlümüzü sımsıcak alan topraklar

Tiyanşan, Kadırgan Dağları’na dek uzar

Kim demiş vatanımız Edirne’den Kars’a kadar.

Uzar gider bir sessizlik içinde

Bir uçtan bir uca Türkistan toprakları

Beyaz altın dediğimiz pamuk tarlalarına

Çöreklenir yedi başlı kızıl yılan

Baş kaldırsa esarete yeni bir Osman Batur Han

Bebekler bile vurulur beşiklerinde

Kana boyanır Türkistan.

Türkistan’ı gezerken şiirler  rehberlik yapar. Türkistan’daki gezimizi de bizlere şairlerimizin şiirleri, yazarlarımız ve  tarihçilerimizin verdiği bilgiler rehberlik etmeye devam ediyor.    Fikir adamı ve gönül insanı  şair ve yazarlarımızdan Yavuz Bülent Bakilerin “Bizim Türkümüz” şiiri ile gezimizi Türkistan’da   sürdürelim… 

Yüzyıllardan beridir Altaylardan Tuna’ya

Bizim türkülerimizdir söylenen

Konuşan dil, bizim dilimizdir

Renk renk, nakış nakış uzayan toprak değildir

Kilimlerimizdir…

 Yine bir dağ gibi, bir dev gibi doğrulacağız

Yeni bir ruh doğacak toprağımızdan

Tanıyacak bizi dünya yeniden heyecanla

Burma bıyığımızdan, kalpağımızdan. .

Türkistan, Yusuf Has Hacip’ler ve Kaşgarlı Mahmut’ların  diyarı..

Büyük bir medeniyet ve bu medeniyetin mimari eserleri.. mimarları.. ve en önemlisi bu medeniyetin ruh mimarları.. ilim adamları.. işte Büyük Türk şair Yusuf has Hacip Kaşgar’ın Tuman deresinin kıyısında uzun zaman dolaşmış şırıl şırıl akan dere sularını izleyerek evreni düşünmüş ve sonunda dilden düşmeyen Kutatgubilig adlı şaheserini kaleme almıştı

Yusuf Has Hacip aslında Balasagun’ludur. Kitabın yazıldığı çağlarda Balasagun şehri “Kuz-Ordu” adını taşıyordu ve Kaşgar ile birlikte, XI. yüzyıl Orta Asya Türk kültürünün ve dilinin merkezi sayılıyordu. Balasagun’un asîl ailelerinden birine mensup olan Yusuf, eserinin esasını Balasagun’da yazmış ve düzenlemiş, ancak son şeklini doğduğu yerden ayrıldıktan geldiği bu bölgede yani Kaşgar’da vermiş.

Kitabını huzurunda okuyarak, Tavgaç Kara Buğra Han’a sunmuş; O da çok beğenerek Yusuf’a Has Hâcib ünvanı vermiş ve onu kendi yakınları arasına almış. Herkese yarayan fakat hükümdârlara daha çok yarayan 6 kitaba ‘Kutadgu Bilig’ adını vermesini, “kitaba Kutadgu Bilig adını koydum ki, okuyanı kutlandırsın” diyerek açıklar Yusuf Has Hacip.

Yusuf  has Hacip zengin bir kültür ortamında yetişmiş büyük bir entelektüel. O, Kutadgu Bilig’i yazdığı sıralarda, Kaşgarlı Mahmud, meşhur lûgatını kaleme almaktaydı. Yusuf, çevresinde bulunan büyük kültürlere ve bunların dillerine âşina idi ve eserinden anladığımız kadarıyla edebiyata, ilâhiyata, folklora, siyasete, felsefeye ve devrinin tüm pozitif bilimlerine ilişkin ansiklopedik bilgiye de sahipti. Hatta, devrinin bilginlerine Öklid geometrisi bilmeleri gerektiğini tavsiye ediyordu.

Kaşgar aynı zamanda bir edebiyat ve fikir adamının yetiştiği bir şehir. Kaşgarlı Mahmut 11. yy’da Orta Asya’daki bütün kültürel kentleri tek tek dolaştı. Kaşgarlı Mahmut’un Arapça yazdığı Divanü Lügatit Türk, Çin’in kültür tarihinde önemli yere sahip bir şaheser. Kaşgar’da bu büyük tarihi ve edebi şahsiyeti hatırlarken şu sözü kulaklarımızda çınlıyor. “Türklerin en açık anlatanlarından, en doğru anlayanlarından en iyi kargı kullanan cengaverlerinden olduğum halde, Türklerin tekmil illerini, obalarını, çöllerini karış karış, gezip dolaştım… Gördüm ki, Yüce Allah devlet güneşini Türklerin burçlarından doğdurmuş…”

Kültür ve medeniyetimizin temelini oluşturan, tarihe adını yazdırmış önemli bilim adamlarını mütefekkirleri sanatçıları ve ruh mimarlarını doğuran Doğu Tükistan’daki gezimizin sonuna gelirken Türklerin ilk İslam’la şereflendiği ata yurdunun bu günkü haline üzülüyoruz. Divânu Lugâti’t-Türk’ü kaleme alan Kaşgarlı Mahmud’u, Kutadgu Bilig müellifi Balasagun’lu Yusuf Has Hacib’i yetiştiren ve bugün milyonlarca türkü içinde barındıran, binlerce yıllık köklü bir medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklar bizim topraklarımız ve medeniyetimizin beşiği. Türkistan demek Yesi demek. Taşkent, Semerkant, Buhara, Merv Kaşgar demek. Türkistan demek ilim demek irfan demek.. Yüzlerce ilim irfan insanının merkezi demek. Doğusu ile batısı ile Ata yurduma Siz değerli okurlarımın da selamı söyleyerek, Uluğ Türkistan’dan  ayrılırken Dursun Elmas’ın şu şiiri dökülüyor dudaklarımdan:

Dolanıp durmayın başımda benim

İsfahan’a doğru yürün turnalar.

Vuslat yangısında sızlar bedenim

Dağıstan’da sefa sürün turnalar

Bir gece bekleyin Tataristan’da

Menevşe devşirin Çuvaşistan’da

Gardaşım inliyor Çeçenistan’da

Mazlumun ahına erin turnalar

Yesi’de uğrayın Hoca Ahmet’te

Boşa girmedi ki onca zahmete

El açın divanda erin hikmete

Erenler bağına girin turnalar

Altaylar’dan aşın Tuva’ya varın

Sayan Dağları’nda keklik avlayın

Urumçi’de esareti boylayın

Postları İrtiş’e serin turnalar

Aral kenarında gözyaşı dökün

Hazardaki yakamoza gül ekin

Selenge’de yunun şakıyın sekin

Türkistan’a haber verin turnalar

Kaşık sallan Oş’ta Kırgız aşına

Yenisey’de girin sevda yaşına

Dilekte bulunun Bengü taşına

Hakas güllerini derin turnalar

 Aşkabat, Düşanbe aşın ileri

Özbek’i, Kırgız’ı bırakın beri

Ötüken yurduna erdikten geri

Kür şad’ın seyrine durun turnalar

TÜRKOĞLU inliyor yürekte sızı

Girne kalesinde kınalı kuzu

Kimlik mühürüdür alnında yazı

Şükür niyazına durun turnalar