MHP Lideri Devlet Bahçeli ile cuma günü Ani Harabeleri’ndeki Fetih Camii’nde Cuma Namazı ile başlayan seyahatimiz, aynı gün Ardahan‘da devam etti.
Beş yıl evvel gitmiştim Ardahan‘a. Bu gittiğimde gözüme çarpan tek farklılık, şehrin çıkışında Amerika’nın İstanbul Konsolosluğu binasına benzer şekilde yapılan Valilik Konutu.
Vali’yi göremedik ama Vali Konağı’nı gördük.
“Biz Hükümet’in Valisiyiz” diyen Vali doğru dedi aslında.
Hükümet’in herhangi bir Bakanı‘nı karşılayıp refakat eden Vali, aynı şeyi Meclis‘te muhalefet görevi yapan bir partinin Genel Başkanı’na neden yapmaz anlayabilmiş değilim.
Bu yalnız AKP dönemine ait bir çarpıklık değil tabii ki. Geçmişten bu yana devam ediyor bu yanlış uygulama.
Bir sonraki gün Iğdır vardı programında MHP Lideri Bahçeli’nin.
Alican Sınır Kapısı‘na da uğradık Iğdır’da.
Iğdır‘da yanımıza yaklaşan bir vatandaşın anlattıklarına az sonra geleceğim. Bundan önce, bizim Ani’de Fetih Camii’nde Cuma Namazı kıldığımız saatte AKP İktidarı’nın Akdamar’daki kiliseye koyduğu haç konusuna değinmek istiyorum.
Elektronik postama ileti gönderen bazı AKP‘li okuyucularım, bu haçı oraya dikmekle, AKP İktidarı’nın geçmişte o haçı oradan indirenlerin hatasını telafi ettiklerini beyan etmişler.
Onlar, kilise açmaya devam ededursunlar, ben size o haçı oradan kim indirmiş onu anlatayım.
Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun bir makalesinde Alman arşivlerine dayanarak bahsettiği üzere, o haçı 1907 yılında Ermenistan tarafından gelen Michellian, çetesi ile birlikte kiliseyi yağmaladıktan sonra çıkarıp, eşine hediye etmiş.
AKP İktidarı kimin hatasını telafi etmiş anladınız mı Muhterem Kardeşlerim.
Ermeni çeteci Michellian çıkarmış, AKP İktidarı, aradan 103 sene geçtikten sonra, tekrar dikmiş oldu kilisenin haçını..
Yani kilise daha ibadete kapanmadan evvel o haç oradan çıkarılmış. Hem de yine Ermeniler tarafından.
‘Atalarımız hep hata yapar’ kompleksinden kurtulasınız diye yazdım bunu Muhterem AKP’li Kardeşlerim.
Gelelim Iğdır’da yanımıza yanaşıp bizimle sohbet etmek isteyen vatandaşın anlattıklarına.
Van Erciş’ten gelmiş bu genç kardeşimiz, “Ben 2002’de de 2007’de de AKP’ye oy verdim. Ondan önce MHP’ye oy vermiştim 1999’da” diye söze başladı.
Yanımızda bulunan Meclis Başkan Vekili Meral Akşener‘e;
– “Buradaki tehlike PKK değil. Tehlikeyi yanlış yerde arıyorsunuz. Biz Erciş Türkmenleriyiz. Burada önce siyasi, sonra ekonomik ve ardından kültürel olarak adım adım yok ediliyoruz, asimile ediliyoruz. Ticari hayatımızda ayakta durmakta zorlanıyoruz. Zira biz kaçakçılık yapmaktan aciziz. Vergi veriyoruz. Elektrik ödüyoruz. Bunlardan bahsettiğinizde, bunlar da neymiş diyen birileri ile rekabet edemeyip, kapatıyoruz ticarethanelerimizi. Çocuklarım düğünlerde artık “Oy Mame” diye oynuyor, önceleri ‘Türkmen Dağı’ diye halay çekerken. Bizi sahipsiz bırakıyorsunuz. Sonra da Van elden gitmiş diyorsunuz. Buralara sahip çıkın, bize sahip çıkın. Beş on yıla kalmaz buralarda Türk, Türkmen kalmayacak. Bizler burada olacağız belki ama kızımızın ismi Rojin, oğlumuzun ismi Şivan olacak.” diye anlatmadı, feryat etti adeta.
Daha önce, “Anadolu’da Türkler asimile ediliyor, Kürtleşen Türkler” konulu bir yazı kaleme almıştım. Bu yazıda Kürtleşen Türk aşiretlerinin isimlerini ve yaklaşık nüfuslarını belirtmiştim.
Iğdır‘dan feryadı yükselen bu gencin anlattıkları da, benim daha önce burada yazdıklarımın canlı örneğiydi.
‘Türk’ kelimesini ağzına almamak için hala direnen bir Başbakan’ın yönettiği ülkede Türk olmak gerçekten zor.
Bu gencin anlattıkları, size, bize, hepimize bir ders olsun.
Anadolu’yu Türk’ten arındırmaya yönelik bu uluslararası projenin, oyunun bozulması lazım.
Kısır siyasi çekişmeleri, günü gelmemiş anlaşmazlıkları, bazı ayrışımları bir kenara bırakıp, Anadolu’nun Türk olarak muhafazası yönünde bir araya gelmekte hiçbir beis yok.
Yarın gerçekten geç olabilir.