Allaha hamd olsun Nisan ayı içersinde umreye gidip gelmek nasip oldu. Talep üzerine, bazı hususları dostlarımız ile paylaşmak istedim.
Bildiğiniz gibi umre, hac mevsimi dışında yapılan Kabe ziyaretidir. Gücü yetenlerin ömürlerinde bir kere umre yapması kuvvetli sünnet, hatta vaciptir. Ancak genelde, hacca gidildiğinde umre de yapılmakta ve ikisi bir arada yerine getirilebilmektedir.
Bugünkü anlamda müstakil umreler, bir mecburiyetten ziyade, dünya kaygılarından bir süre uzaklaşmak, Rabbül alemine yakınlaşmak, ilahi feyizden nasiplenmek, mübarek mekanlarla teberrük, affedilmek, Peygamber Aleyhisselamı ziyaret ve şefaatine nail olmak v.b. sebeplerden yapılmaktadır.
Kabe, yer yüzünün ilk mabedidir ve ilk insanla aynı yaştadır. Adem Aleyhisselamı yaratan Rabbül Alemin, semada meleklerin tavaf ettiği Beytülma’murun tam altında, Kabe-i Muazzamayı inşa ettirdi ve burayı “alemlere bereket ve hidayet kaynağı” kıldı. (Ali İmran,96)
Kabe-i Muazzama sadece insanlar için değil bütün alemler için bereket ve hidayet kaynağıdır. Onun içindir ki ‘Kabeye bakmak ibadet, Kabeye girmek hasenat, Kabeden çıkmak günahtan temizlenmektir’ denmiştir. Cenabı Hak, Kabeyi ziyaret ederek ona tazim edenin şerefini, yüceliğini, saygınlığını ve heybetini artırmaktadır.
“Kim inanarak ve mükafatını Allahtan bekleyerek Beytullaha bakarsa önceki günahları ve geriye kalmış günahları affolunur, kıyamet gününde emin kullar arasında haşredilir.” (Haisi Şerif, İbn Cemaa, Hediyyetüs-Salik, 1/75)
Tavafın başlama noktasında bulunan Hacerülesved, yeryüzünde Allahın sağ eli hükmündedir. Rasulüllahın biatına erişemeyip Hacerülesvedi istilam eden kişi, Allaha ve Rasılüne biat etmiş olur. (Fakihi, Ahbarul Mekke, 1/12)
Kabe yakınında çıkan zemzem de, hangi niyetle içilirse ona çare olan, açlığı gideren ve hastalıklara şifa olan bir sudur. (İbni Mace, Menasik, 78)
Medine-i Münevverede Peygamber Aleyhisselamın kabrini ziyaret ise Hz. Peygamberin şefaatini vacip kılacak bir ameldir (Beyhaki, Şuabül İman, 6/48,51)
“Kim hac yapar da ölümümden sonra kabrimi ziyaret ederse beni hayatımda ziyaret etmiş gibidir” (Taberani) hadisi de bu yolculuğun külfetini nimete çeviren bir müjdedir.
“Minberim ile evim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir” hadisi şerifine istinaden kim bu dünyada cennette namaz kılmak isterse Medine’ye Mescidi Nebevi’deki Ravza-i Mutahharaya girmelidir.
Bütün bu sebepler umreyi cazip hale getirdiği gibi oralarda bulunan manevi atmosfer ve açıkça hissedilen feyz-i ilahi, gidenleri tekrar tekrar kendine çekmektedir.
Bu manevi ziyafetten azami istifade edebilmek için şu hususlara dikkat etmek gerektiği kanaatindeyim:
Öncelikle yola, salih bir arkadaş ve güvenilir bir kafile ile çıkmak gerekir.
Gitmeden önce, orada yapılacakları, oraların faziletini, gidip gelenlerin hatıralarını anlatan kitap ve yazıları okumalı, hatta yanına almalı, ihtiyaç halinde tekrar gözden geçirmelidir. Her şeyi rehberden beklemek olmaz.
Yaşlılar ve kadınlar yalnız gönderilmemeli, mutlaka yanlarında işi bilen, sağlıklı biri bulunmalı. Yoksa zahmetler çekilmekte, huzursuzluk yaşanmaktadır.
Kafile başkanının yönlendirmelerine uymak, duyurulara dikkat etmek ve önemsemek gerekiyor. Bilhassa ilk günlerde grupla hareket etmek önem arzetmekte.
Oralarda kafile görevlilerinin yaptığı sohbetlere mutlaka katılmak lazım. Sohbet insanı gayrete getiriyor, hissiyatını coşturuyor.
Allah dostları, oralarda kendilerini ibadete veriyorlar, bir saniyelerini bile Allahtan gafil geçirmemeye çalışıyorlar, bütün zamanlarını tavaf, namaz, oruç, zikir, dua, Kuran okuma, tevbe, umre ile geçiriyorlar, Allahın dinine ve kullarına hizmet etmeye çalışıyorlar ve bol bol sadaka veriyorlarmış. Yaptıkları alışverişi de “bereketlenmek ve hediye vermek” için ibadet maksadıyla yapıyorlarmış. Biz de onlar gibi yapalım.
Mekke-i Mükerremede olsun, Medine-i MÜnevverede olsun beş vakit namazı haremde cemaatle kılmaya özen gösterelim. Hadisi şerifte geçtiği üzere:
“Mescidi Haramdaki namaz, diğer mescitlerdeki namazlardan yüzbin kat, benim mescidimdeki namaz ise bin kat daha faziletlidir.” (Ahmet b. Hanbel, Müsned,4/5)
Oralarda farzlar dışında, varsa kaza namazlarımızı kazamız yoksa nafile namazlar kılalım. Hele hele peygamber tavsiyesi olan tahiyyatül mescit, kuşluk, evvabin ve teheccüd namazlarını kaçırmayalım. Haremlerde sabah namazından bir saat önce bir ezan daha okunur. Bu ezanla imsakta okunan sabah ezanı arasında teheccüd namazı kılınabilir.
Allahın evi olan Kabe-i Muazzama ziyareti, günahlardan temizlenme sebebidir. Peygamber Aleyhisselam “Kim bu beyte gelir, kötü söz söylemez ve fısk işlemezse annesinden doğduğu gün gibi geri döner” buyurmuştur. Onun için burada bol bol tevbe edelim, göz yaşı dökmeye çalışalım. Ailemiz, yakınlarımız, tanıdıklarımız, idarecilerimiz, Ümmeti Muhammed ve hatta tüm insanlık için gönülden, samimi dualar edelim. Bu mübarek mekanlarda, gözü yaşlı, gönlü dertli binlerce Müslümanın içinde, ellerini açan kimsenin eli boş dönmez.
Oralarda bol bol Kur’an-ı Kerim okuyalım, Allahı zikredelim, düzenli yaptığımız virdlerimize orada da devam edelim.
Sadaka sevabının en bol olduğu yerler buralarıdır. İhtiyaç sahiplerine ve özellikle Haremin hizmetiyle şereflenen fakir Müslümanlara sadaka verelim.
Orada, insanlar ya oranın yerlisidir, ya da ziyaretçidir. Yerlilere, Allah Rasulünün hemşerisi oldukları için, misafirlere de “Allahın misafirleri” olduklarından son derece nazik davranalım.
Hastalanan, hizmete ihtiyaç duyan, yolunu kaybeden, yürüyemeyen, eşyasını taşıyamayanlara hizmet edelim, yer arayanlara yer açalım, tebessüm edelim.
Edep, en çok buralarda lazımdır insana. Dini ihya eden de yıkan da edeptir. Buralarda, kimseyi itip kakmamak, sesi yükseltmemek, abdestsiz gezmemek, edebe azami riayet etmek gerekir. Büyükler, buralarda kediye pist demeyi bile hoş görmemişlerdir.
Oradan dönüşte eş-dosta hediyeler getirildiği gibi giderken de oradakilere hediyeler götürmek güzel olur. Yanınıza aldığınız kalem, koku, tesbih vb. ufak tefek hediyeleri orada tanıştığınız Müslümanlara ikram ettiğinizde güzel bir yakınlaşma oluyor. Özellikle çocuklara verilen şeker, onları çok memnun ediyor, ağlayanların sesini kesiyor.
Haremde görevli kadın polisler, Türkiye’den götürülen yün patiklerden çok memnun kalıyorlar.
Orada yorgunluk, stres insanın maneviyatını çok bozuyor, feyzi azaltıyor. Onun için çok amel edeyim derken aşırı yorgunluklara sebebiyet vermeyelim. İstirahatımızı da ihmal etmeyelim.
Eşli gidişlerde buluşmalarda problemler olmakta, bu da karşılıklı suçlamalara sebebiyet vermektedir. Bunun için gider gitmez oradan her birimiz için cep telefonu hattı alıp haberleşmeleri, buluşmaları bununla yapmak bir çok huzursuzluğun önüne geçecektir.
Tavaf sırasında cepheyi Kabeden çevirmek tavafı zedeleyeceğinden dikkatli olmak gerekmektedir. Bu durumda kaç adım yürünmüşse geri gelip telafi etmek gerekir. Buna imkan yoksa şavt tekrar edilir.
Umrenin tamamlanması için ihramdan çıkarken tıraş olmak gerekmektedir. Kadınların saçlarının ucundan biraz kesmesi yeterli ise de erkeklerin başlarının en az dörtte birini tıraş ettirmeleri gerekmektedir. En iyisi oradaki berberlere tıraş olmaktır.
Oralarda insanların küçücük çocuklarını da yanına alarak geldiğini ve onların eziyetlerine katlandığını görürsün. Bunu, yavrularının salih evlat olması için yaptıkları muhakkak. Siz de bu mübarek mekanlarda gördüğünüz çocukların salih, vatana, millete, dini mübini islama hayırlı birer evlat olması için dua edin.
Orada her namazın peşinden cenaze namazı kılınıyor. Özellikle hanımlar cenaze namazını kılmayı daha önceden öğrenmeli.
Bazı maddi tedbirleri de şöylece sıralayabiliriz:
Güneş gözlüğü çok işe yarıyor. Gitmeden kaliteli bir gözlük edinin.
Sık tavaf, yalınayak yürümeye alışık olmayanların ayak bileklerini ağrıtıyor. Bunu azaltmak için patik giyilebilir. Veya çorap içine sünger tabanlık yerleştirilerek ağrılar azaltılabilir. Tabi ihramlı iken bu mümkün değil.
Ayaklar çatlayabilir, yanınıza krem alın.
Rabbim hepinize bu mübarek mekanları en bereketli bir şekilde ziyaret etmeyi nasip etsin. Amin.