“Sosyal Dönüşüm Projesi”

103

 

İnsanlık adına olumlu şeyler hayal ediyorsanız yapılan ve yapılacak güzel işler sizi sevindiriyor. Bir dost meclisindeyiz. İzmit Belediye Başkanı Dr. Nevzat Doğan, gerçekleştiği halde bilinmeyen ve yapmayı düşlediği projelerden bahsediyor. O konuştukça yüz hatlarım gevşiyor, rahatlık sarıyor beni. Kentimizde uygulanan yapısal “kentsel dönüşüm projesi”nin yanında kendisine ait bir “sosyal dönüşüm projesi”nden bahsetti. Bu proje, bir eğitimci olarak ilgimi çekti, hoşuma gitti.

 

Türkiye’nin, belki de dünyanın her kentinde “kenar semt” problemi vardır. İzmit’te bu daha belirgin. Kenar mahalleleri gezmiş Nevzat Bey. Aynı odada yaşayan sekiz on kişiyi görmüş. Evlerinde doğru dürüst banyo ve tuvalet bile yokmuş. Yemek yaptıkları yer, aynı zamanda yattıkları yermiş. Çoğunun elektriği, suyu bile kesikmiş. Bu insanlar kendilerinin farkında olmadıkları bir mahrumiyet içinde yaşıyorlarmış. Gördüğü çocuklara “Büyüyünce ne olmayı düşünüyorsun?” diye sorduğunda cevap alammış. Sadece birisi “Asker olacağım.” demiş. Anlaşılan o ki, o yavru birinin törenle askere gönderildiğine şahit olmuş, onun hayalini kuruyormuş.

 

Belediye Başkanımız Sayın Doğan’ın sözünü ettiği manzaralar hiç yabancı değil bana. Zaman zaman ben de uğruyorum bu evlere, sofralarına oturuyorum onların. Satırlara sığmayan dertleri var bu insanların. Yürek dayanmıyor, çaresizliğinizi hissediyorsunuz bu sefillik, yoksulluk karşısında. Bu aileleri düşünmekten birkaç gün rahat uyuyamadığımı söyleyebilirim. Onları mutlu edecek bir şeyler yapamamanın çaresizliği sizi duyarsızlığa kadar götürüyor bazen. Bu değil insanlık. İnsanlık, başkası için yaşamaktır. “Sosyal devlet” felsefesinin, bu insanları insanca yaşamaya yetmediğini görüyorsunuz. “Sosyal devlet”, varlıklılar için değil, yoksullar için olmalı.

 

“Sosyal Dönüşüm Projesi” demiş Nevzat Bey buna. İncitici olur mu bilmem; ama ben olsam “İnsanca Yaşama Projesi” derdim. Her insana lazım bu proje. Sadece maddi yoksulluk içinde değil toplumumuz, aynı zamanda ruhsal bir yoksulluk içinde. Çoğumuz bunun farkında değiliz. Yoksullar sağlıklı yaşayamıyor, varlıklılar da sağlıklı düşünemiyor. İnsanlara önce, sağlıklı yaşamanın ve sağlıklı düşünmenin nasıl bir şey olduğunu öğretmek lazım. Kenar semtlerde yaşayanlar için sağlıklı konutlar, parklar, bahçeler, oyun alanları yaptınız. Onlara zaman içinde iş ve aş temin ettiniz. Yeter mi bunlar? Bunları değerlendirmek de bir kültür. Romen vatandaşların kurduğu derneğin başkanının “Belediyeden apartman falan istemiyoruz, yeter ki bizim evlerimize dokunmasın.” dediğini okudum gazetelerden. Değişim, dönüşüm bir zihniyet meselesi. İnsanlara önce konumunu, sonra olması gerekeni öğretmek ve kabul ettirmek gerekiyor. Bu bir eğitim, eğitim de gönül işidir.

 

“Sosyal Dönüşüm Projesi” kapsamında belediyenin yapacağı bu güzel hizmet bir gün bitecektir. Buna belediyenin ne zamanı vardır ne gücü. Ama, kenar semt problemi bitmeyecektir. Toplumumuzda varlıklı olup ruh ve düşünme sağlığından yoksun insanlara ulaşmalıyız. Bunlarla iletişim, şüphesiz, daha kolaydır. Bu insanlara hangi toplumda kimlerle yaşadığımız görsel olarak anlatılmalı, insan olmanın sorumluluğu hatırlatılmalıdır. Zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum kaldırılmalı, kendilerine ulaşılmaz zannedilen zenginlerin güler yüzü yoksullara gösterilmelidir. Bir gönül seferberliği başlatılmalı kentimizde. Her semtteki okul öğrencileri birbirlerini ziyaret ettirilmeli; farklı kutuptaki semt okulları arasında kardeş okul, aileler arasında da kardeş aile uygulaması başlatılmalıdır. Kentimizdeki sivil örgütler, dernekler, sendikalar bu amaçla harekete geçirilmelidir. Yoksulluğun ideolojisi olmaz. Kenar semt insanlarını bu amaçla kullananlara engel olunmalı, yapılacak yardımlarda hiçbir siyasi, ideolojik mülahaza gözetilmemelidir. Yoksa işin bereketi kaçar. Kısaca, gönülden gönüle, cepten cebe bir el ele hareketi başlatılmalıdır.

 

Güzel şeyler yapmak için, güzel düşünmek lazım. Güzelin alıcısı çoktur. Haydi, bugün ve her gün, güzel olan bir şey yapalım!