“Bir Daha Gel Samsun’dan”

103

19 Mayıs 1919‘un Türkiye‘si en çok 19 Mayıs 2009‘un Irak‘ına benzer. Emperyalizmin dişleri arasında Müslümanların kanlı cesetleri.. Ve onun kürdanlığını yapan yerli işbirlikçiler..

15 Mayıs‘ta İzmir‘e Yunan palikaryası girdi diye başladı Milli Mücadelemiz. İlk kurşun ilk kıvılcımdı. Şimdi Ege ve Akdeniz sahilleri gayrimenkul sahibi ecnebilerle dolu. Son toprak satışları Rus ruleti.

Maraş‘ta örtüye uzanan elin kırılma belgeselidirKahraman‘lığa giden yol. Antep Kalesinde gâvur bayrağı asılı dururken geçici olarak durduruldu Cuma namazları. Urfa‘nın ‘Şan‘ıdır vatan ve namus mücadelesi. Urfa‘dan 4 – 5 saat mesafede kavim – kardaş kırılıp dökülüyor. Halkımız ise kaplumbağa gibi kabuğuna çekiliyor.

Doğu Anadolu‘da Ermeni, Karadeniz‘de Rum çeteleri komşuluk hakkını ve bir arada yaşam hukukunu sokak ortasında kurşuna dizmişti; şimdi Ermenistan’a sınırın kapısı, Yunanistan’a Kıbrıs’ın tapusunu vermenin yollarında geziniyoruz.

Telgrafhanelerine, tersanelerine, kalelerine girilen; bağrıyanık Anadolu insanının ürünü daha tarlasındayken Duyûn-u Umûmiye‘ye verilen kumpası bozmanın adıdır Kurtuluş Savaşı. Ya şimdi özelleştirmelerle kendi kurumlarınıza yine sizin davetinizle giriyorlarsa? Ya şimdi İMF‘ye ekonominin dümenini yine sizinkiler veriyorlarsa?

Biz düşmanı denize niçin dökmüştük? Milli, dini ve iktisadi tam bağımsızlık değil miydi bizi hareket geçiren? Zulme karşı farz-ı ayın değil miydi sorumluluğumuz? Madem bu kadar gelin – güvey olacaktık o kadar şehit ve gaziyi niye verdik?

Kabil’in torunları Habil’in torunlarını son 3 asırda mat etti. Şeytan bile küresel zulüm imparatorluklarının şerrinden tekaüde ayrıldı. 20.yy’ın tek sürprizi Mustafa Kemal ve “Türk’ün Ateşle İmtihanı“dır. İmanı avuçta kor gibi taşıyanların bayrağı yere düşürmeme savaşıdır İstiklal Harbimiz

Ahlaksız kapitalizm ahlakımızı ifsad edemesin ve dev köpek balıkları insanımızın kanına etini katık etmesinler diye savaştık yürekler boyu. Din-i mübin-i İslam muharref Hıristiyanlık ve İsrailiyyat arasında boğulmasın diye tüfek çattık kaşlarımızın yerine. Attığımız her mermi dünya milletlerinin topyekün kurtuluş şansıydı.

Şimdilerde magazin – maç trafiğinde başı dönen, televizyon kanalları ve internet siteleriyle hipnotize edilen ve cellâdına âşık mahkûm tipine indirgenen Türk Milleti, 90 yıl öncenin o muhteşem, o mübarek, o mütevazı, o mukavim milletidir. O günden beri ne, nasıl değişti?

19 Mayıs 1919 Türkiye’si en çok 2009 Irak’ına benziyor dedik ama sormadan edemeyeceğiz: Irak ne kadar Türkiye’dir, Türkiye ne kadar Irak’tır?

“Geçmişini bilmeyenler onu tekrar yaşamaya mahkûmdurlar.”