Delik Balonları Şişirmek

117

Balonun hayatınızdaki yeri nedir? Siz çocukluğunuzda hiç balon
şişirdiniz mi? Rengârenk balonlarınızı şişirirken, uçururken neler
hissettiniz? Balonun, delik olduğu için şişmediğini fark ettiğinizde
veya bin bir gayretle şişirdiğiniz balon patladığında neler düşündünüz?

Özgür, varlıklı bir ailenin ilk çocuğuydu. İyi bir öğrenim görmüştü.
Öğreniminin bir kısmını yurt dışında yaptı. Para, hiçbir yaş döneminde
sorun olmadı onun için. Amacı, yönetici olmaktı. Ceo sözcüğü,
hayallerini süslüyordu. Birkaç yabancı dil öğrendi. Güçlü bir bedeni
vardı. Çevresi genişti. Balonlu dost meclislerinde mutlaka bulunduğu
için popülerdi ve medyatikti. Ona göre aklın ve paranın çözemeyeceği
sorun yoktu. En büyük güç, bilimdi. Aklı ve bilimi ölçü almayan hiçbir
düşüncenin, inancın değeri yoktu. Bir gün çok sevdiği kardeşinin
ateşler içinde yattığını öğrendi. Ateşin nedeni belli değildi, teşhis
konamıyordu. Bilim, ateşi düşüremiyordu, kardeşi kıvranıyordu. Günlerce
sürdü hastalık. Aşırı dozdaki ağrı kesiciler ve antibiyotikler kıvranan
kardeşin derdine derman olamıyordu. Bir gece vakti karanlığın
sessizliği çınladı kulaklarında. Her şey bitmişti. Ertesi gün,
mezarlıkta kendine geldi. Madem ölüm var, öyleyse niye doğduk, diyordu.
Balonda ikinci delik açılmıştı: Akıl deliği. Tarih kitaplarını okumayı
severdi Özgür. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda nice servetin bir
değer olmadığını, zenginliklerin kişiyi kurtarmadığı gibi başlarına
dert olduğunu babasının vefatına kadar idrak edememişti. Tersine dönen
işler ve az kalan mirasın kavgası maddenin boğucu dünyasına karşı isyan
ettirmişti onu. Balonda üçüncü delik açılmıştı: Para. “Üç delikli
balonun peşinde koşuyoruz.” diye düşündü Özgür. “Üç delikli balon.
Akıl, bilim, para… Peşinde koştuklarımız birer delikse, biz bu balonu
niye şişiriyoruz? Şişirmek için balonu üfleyenler aslında delikleri
üflüyorlar. Delik varsa, bu balon şişmez.” cümleleri bir pişmanlığın
ifadesi olarak döküldü dudaklarından.

Her insan, dünya balonunu şişirmeye ve onunla oynamaya geliyor.
Hangi balonu şişirdiğiniz ve hangisiyle oynadığınız burada önemli.
Balonda oluşacak delik ya da delikler seçtiğiniz balonla doğrudan
ilişkili. Yunus Emre’ye kulak verelim: “Okumaktan mana ne / Kişi Hakkı
bilmektir / Çün okudun bilmezsin / Ha bir kuru emektir.” Yunus,
dizelerinde en kutsal eylem kabul ettiğimiz ve inancımızın ilk emri
olarak bildiğimiz “okumak”ın bize amacını söylüyor. Hak sözcüğünün
tevriyeli kullanıldığını düşünürsek, Allah’ı bilmeyenin, Allah’ın
koyduğu nizama göre bir yaşam tarzı kurmayanın; doğruluktan, adaletten
ayrılanın okumasının bir “kuru emek”ten öteye geçemeyeceğini
vurguluyor. Tek hedef, Hakk’ı bilmek. Bunun dışındaki bütün uğraşlar,
havanda su dövmek ya da akıntıya kürek çekmek.

Özgür de balonu çok severdi. Renkli balonlar belli bir yaşa kadar
heyecanına heyecan katmıştı. Yaşamak güzeldi. Akıllı ve paralı olmak,
bilimsel düşünmek büyük ayrıcalıktı. Pozitivist gaz, bu balonu orta
yaşlarda patlattı. Balonu şişirmek için zorladığı ciğerleri bir daha
gelir gelmeyecek.

Hâlbuki balon delikti. Geç anladı, taşın sert olduğunu, ateşin yaktığını, suyun boğduğunu…

Sizin balonunun ne durumda? Siz hangi balonu şişiriyorsunuz? Balonunuzda delikler var mı?