Seçime 2 hafta kala Cumhur İttifakı’nın
en yetkili ağızlarından duyduğumuz beyanlar öylesine tehlikeli ki, dehşetli bir
şaşkınlık içinde izliyoruz.
İçişleri Bakanı SÜLEYMAN SOYLU “14 Mayıs Batı’nın siyasi darbe
girişimidir” dedi.
Oysaki seçimi öne alıp 14 Mayıs’ta
seçim yapılma kararını veren, ABD Başkanı Biden değil, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan’dı.
Soylu’nun başka bir konuşmasında, 14
Mayıs’ta erkeğin erkekle, kadının kadınla, insanın hayvanla evlenip
evlenmemesinin kararını vereceğiz gibi tuhaf açıklama yaptığını hatırladım.
Acaba konuşurken istemeden böyle bir
beyanda bulunmuş olabilir mi? diye düşündüm. Ama ertesi gün aynı sözü tekrar
etti:
“14 Mayıs’ı, evet siyasi bir darbe
yapmak istiyorlar” dedi.
Yani Millet İttifakı seçimi kazanırsa “ABD
güdümünde darbe” olacak, Cumhur İttifakı kazanırsa “milli iradenin
zaferi” olacak.
Emrinde Jandarma Genel Komutanlığı ve
Emniyet Teşkilatı olan biri bu sözü söylediğinde haliyle şu soru akla
geldi:
Seçimi Millet İttifakı kazanırsa, Süleyman Soylu “bu darbeyi bastırmak
gerekçesiyle, Millet İttifakının iktidarı devralmasını engelleyecek ve
muhalefet liderlerini tutuklayacak mı?”
Böyle tehlikeli bir sözü bilerek ve düşüne
taşına, tasarlayarak söyleyen bir İçişleri Bakanının maksadı ne olabilir?
*********************
ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN SÖZLERİ
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R.
TAYYİP ERDOĞAN Sultanahmet Camii avlusunda yaptığı mitingde “Millet
İttifakı gelince Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracaklarmış” cümlesini
kullandı.
AKP’li dinleyiciler “yuh!” çekince “Yuh
yetmez, onları siyasi mevta haline getireceğiz. Terör örgütüyle el ele
olanlardan başka bir şey beklenebilir mi? Öyleyse 14 Mayıs bunların sonu
olmalı”.
Siyasal İslamcılar eskiden Diyanet’i pek
sevmezdi. Demek ki tamamen kendi kontrollerine girince kutsal bir kurum haline
gelivermiş.
AKP kendi partilerinden aday gösterdikleri
Hüda-Par Genel Başkanının bir bölgemizi “Kürdistan” olarak
tanımlaması ve Anayasa’nın ilk 4 maddesini değiştirme niyetini açıklamasına,
bırakın yuh çekmeyi en küçük bir itirazda bulunmadı. Bahçeli ve MHP’lilerin de
sesi çıkmadı.
Oysaki Millet İttifakı’nın Ortak Mutabakat
metninde Diyanet’in kaldırılması gibi bir konu hiç yoktu. Kemal Kılıçdaroğlu “Diyanet İşleri
Başkanlığı’nı CHP/ Atatürk kurdu, asla kapatılamaz” dedi.
Öncelikle, cami avlusunun siyasi amaçla
kullanılmasını asla tasvip etmediğimizi söyledikten sonra uzmanlara
soralım:
Cami avlusunda, yalan bilgi üzerinden, bir
kısım Müslümanların diğer bir kısım Müslümanları yuhala(tıl)ması dinen günah ve
kanunen suç değil midir?
****
MHP Genel Başkanı DEVLET BAHÇELİ, Karabük’te
kendisinden duymaya alıştığımız, nefret diliyle konuştu. Rakipleri
hakkında “PKK ve FETÖ takviyeli Zillet İttifakı’na beden olan partiler” gibi
çirkin sıfatlar kullandı.
Bu kadarla da kalmadı. “Geliyor
gelmekte olan’ masalını anlatan, ‘Sana söz’ aldatmasıyla avunan münafık
muhterislere sesleniyorum, nereye geliyorsunuz? Nasıl geliyorsunuz? Kiminle
gelmeyi düşlüyorsunuz? Biz bir yere gitmiyoruz, hatta geleceğiniz varsa
göreceğiniz de var diyoruz” dedi.
Bu sözün “seçimi Millet İttifakı
kazanırsa biz iktidarı bırakmayız, gerekirse zor kullanarak iktidarda kalmayı
sürdürürüz” şeklinde bir tehdit anlamı olabilir mi?
Umarım bu kasıt yoktur. Fakat siyasi parti
liderleri içinde en tecrübelisi olan Bahçeli böyle bir sözü rasgele söylemiş
olamaz.
*********************
DİĞER BAKANLAR DA LİDERLERİNİN İZİNDE
AK Parti Genel Başkanvekili BİNALİ YILDIRIM “bu seçimler
işgalcilere karşı istiklal mücadelesi verenlerin seçimidir” dedi.
Bir gün sonra “sözümün arkasındayım” diyerek,
bu sözü tasarlayarak sarf ettiğini açıklamış oldu.
Bir ülkede iktidarı ele geçirenler hile
ile veya güç kullanarak iktidarı ele geçirmişse “işgalci” olarak
nitelendirilebilir. Muhalefet neyi ve ne tür yöntemle işgal etmiş olabilir
anlamak mümkün değil.
Yıllarca Bakanlık, TBMM Başkanlığı ve
Başbakanlık yapmış tecrübeli bir siyasetçi bu sözleri tesadüfen söylemiş
olamaz.
****
Milli Savunma Bakanı HULUSİ AKAR, 16 Nisan’da, AKP Kayseri Aday Tanıtım
Toplantısı’nda konuştu. Kürsüdeyken konuşmayı dinleyen bazı kişilerin “Vur
de vuralım, öl de ölelim” sloganlarını duyan Akar, “Onun da
zamanı gelecek, bekleyin” diye cevap verdi.
Hulusi Akar bu beyanını “teröristlere
karşı söyledim” diyerek tevil etti.
****
Tarım Bakanı VAHİT KİRİŞÇİ, “Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olması
durumunda SİHA’lar ve F-16’ların hangara kapatılacağını” söyledi.
Bu açıkça Millet İttifakı yetkililerin beyanlarına
aykırı, yalan bir ifade. Ne Kılıçdaroğlu’nun böyle bir beyanı var ne de Ortak
Mutabakat Metninde böyle bir cümle var. Dahası “milli savunma projeleri millî
meseledir, geliştirerek devam ettireceğiz” deniyor.
2,5 Milyar dolara alınan S-400’ü hangarda
tutan, F-16’ların modernizasyonunu yapamayan ve 1,5 Milyar dolar ödediği
F-35’leri alamayan bir iktidarın; orman yangınları için uçak temin edemeyen
Bakanının bu dediğine inanan çıkar mı? Bakan “inanan çıkar” diye düşünmese
böyle söyler mi?
****
Adalet Bakanı BEKİR BOZDAĞ “Seçim akşamı ya şampanya
patlatıp sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için
secdeye koyup Rabbine hamd edenler olacak.”
Bunu söyleyenin bir Adalet Bakanı olması talihsizlik.
Bozdağ kendi partisinde uçakta şampanya patlatan “Bakara makaracı” büyükelçiyi
ve “pudra şekeri” çeken Genel Merkez çalışanını, muta nikahlı “bir gecelik
eşlerle” alem yapanları unutmuş olamaz.
Ama yine uzmanlara soralım: Böyle
ayrıştırıcı dil bir devlet adamına yakışır mı? Millet İttifakı içinde ömründe
içki içmeyen Müslümanları da içine alan bu iftira ahlaka ve dine uyar mı, yasal
olarak suç değil midir?
*********************
YETER ARTIK
Sadece bir haftada söylenen talihsiz
sözlerin birkaçı bunlar. Bu sözlerin gösterdiği seviyesizlik, ahlaka, dine ve
kanuna aykırı tutumlara artık yeter demeliyiz. Cumhur İttifakı’nın
iktidarı son bulmalıdır.
Devleti adalet, ahlak ve vicdanla
yönetecek bir anlayışa
dönmemiz lazım. Güler yüzlü, bütün vatandaşları eşit kucaklayan, dürüst
yöneticilere ihtiyacımız var.
Çok şükür ki, kibirli, nobran, küstah,
kutuplaştırıcı, bölücü dil sahiplerine Milli İradenin gereken dersi vereceği
gün uzak değil.