İYİ
Parti lideri Sayın Meral Akşener’in 03 Mart Cuma günü yaptığı açıklama şok
etkisi yarattı. Açıklamanın muhalefet tarafında, özellikle de CHP kanadında,
bir moral çöküntüsü yarattı.
Bu
moralsizlik içinde CHP yönetimi çok temkinli bir üslup kullanırken, CHP’yi
destekleyen yazar ve yorumcular ile taraftar vatandaşların bir kısmı adeta
çıldırmış durumda.
Meral
Akşener ve İYİ Parti hakkında “ihanetten satılmış olmaya kadar” ağır
sıfatlar kullanmaya başladılar. Resmi yetkililer değilse de sosyal medyada bazı
İYİ Partililer de bunlara benzer üslupla cevap veriyor.
Bu
tavır yanlış. Çünkü birbirlerine ne kadar kızarsa kızsınlar
bu partilerin hem mevcut iktidarı yenmek ve hem de seçimi kazanırlarsa 6’li
Masa olarak şimdiye kadar anlaştıkları temel politikaları uygulayabilmek için
birbirine ihtiyaçları olacak.
İYİ
Parti 3. bir aday çıkarırsa ve Cumhurbaşkanlığı seçimi 2. tura kalırsa CHP ve
İYİ Parti adına aday olanlardan hangisi öndeyse diğer taraf kitlelerinin aynı
adaya oy vermesi istenecek. Bu bakımdan hangi taraftan gelirse gelsin kırıp
döken bir üslup hatalı.
Bu
yüzden Millet İttifakının (6’lı Masa’nın) bütün bileşenleri
soğukkanlı bir şekilde değerlendirme yapmalı.
Süleyman
Demirel’in “siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır” sözünü hiç akıldan
çıkarmayalım.
Şu
anda ittifak bileşenlerinin hedefi açısından ve siyasal denge açısından
değişen fazla bir şey yok. Muhalefet kanadı aynı yerinde duruyor, Cumhur
İttifakına geçen yok.
İYİ
Parti de diğer 5 parti de AKP ve Erdoğan’ın gitmesi, yerine parlamenter
sistemin gelmesinde hemfikir.
Fakat
birlikte olmanın sinerjisi kayboldu.
Cumhur
İttifakının kazanma şansını artıran da işte bu sinerji ve moral kaybı.
*****************************
Masa
Neden Dağıldı?
Millet
İttifakı ve 6’lı Masa’nın mimarı CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’dur. Bu masanın çalışma usulü ve ilkelerini belirleyip diğer
liderlere kabul ettiren de O.
Bu
ilkelere göre oy oranına bakılmaksızın bütün partiler eşit sayıldı ve bütün
kararların oy birliği ile alınması benimsendi. Son toplantıya
kadar da bu ilkeye harfiyen uyuldu.
CHP
ve İYİ Partiyi toplam oyu %5 etmeyen 4 parti ile eşit ağırlıkta sayan mekanizma
zaten sorunlu idi.
Demokratik
teamüllere ve siyasetin tabiatına aykırı bu denklemin değişmesi gerekirken, CHP
lideri tarafından oy birliği ile karar alma ilkesinin yok sayılması 6’lı
Masa’yı yıkan temel sebep oldu.
6’lı
Masa’nın çalışma ilkesine göre, diğer 5 liderin İYİ Parti
lideri Meral Akşener’in veto yetkisini dikkate almaları gerekiyordu.
İyi
Parti’den yapılan açıklamalara göre; Kılıçdaroğlu ortak mutabakatı
sağlayacak başka bir aday teklif etmek yerine “biz 5 parti olarak benim adaylığımı
açıklarız” diye bir tavır koydu. Meral Akşener’in “o halde biz masadan
kalkalım mı?” sorusuna da “siz bilirsiniz” cevabını verdi.
6’lı
Masa’nın son toplantısında olan diğer her türlü tartışma konusu olaylar detaydan
ibaret.
Ama
sonuç masadaki bütün tarafların aleyhine oldu. Özellikle de bu defa tek
adam rejimini sona erdirme; ekonomik, hukuki, demokratik bütün sorunların
çözümü konusunda umutların en yüksek noktada olduğu bir anda Milletimizin
aleyhine oldu.
Dönülmez
bir noktada mıyız? Henüz değil.
Siyasette
bazen bütün yolların kapandığını sandığımız, çözümsüzlükten başka sonuç
görünmediği bir anda bir üçüncü yol bulunabilir ve bütün tarafların kazanacağı
bir çözüm olabilir.
*****************************
Temel
Anlaşmazlık Ne?
Meral
Akşener ve İYİ Parti’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun şahsına karşı bir saygı
ve güven eksikliği yok.
Başta
İstanbul ve Ankara olmak üzere 11 Büyükşehir Belediyesinin kazanılması
iki partinin ve liderlerinin iş birliği modelinin yarattığı sinerji sayesinde mümkün
oldu. Bence taraflar bu modeli devam ettirmek zorundalar.
Fakat
İYİ Parti Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmanın mümkün
olmayacağına inanıyor. En azından çok riskli buluyor.
Bir
senedir 6 parti tarafından yapılan bütün değerli çalışmaların, belirlenen
politikaların uygulanabilmesi Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılmasına bağlı.
Kamuoyu
araştırmalarının hepsinde Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Ekrem
İmamoğlu’ndan çok daha az oy alacağını gösteriyor.
Özellikle
Mansur Yavaş %50’nin epey üzerinde oy alarak ilk turda kazanabilecek bir aday.
Ama Kemal Kılıçdaroğlu hiçbir ankette ilk turda kazanacak aday olarak
gözükmüyor. Muhtemel adaylar arasında en düşük oy Kılıçdaroğlu’na çıkıyor.
Aslında toplum içinde nabız yoklayan herkes bu gerçeği tespit edebiliyor.
Seçim
2. tura kalırsa HDP kilit parti olur ve AKP ve CHP’den en fazla
kim taviz verirse onu destekleyebilir.
İYİ
Parti bu bakımlardan Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıktığını hep
açıkladı. Bu tavrı başından beri hiç değişmedi. Yani son açıklama sürpriz bir
tavır değişikliği değil.
Kemal
Kılıçdaroğlu ve CHP ise aylar önceden Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması ve 2
belediye başkanının aday olmayacağının açıklanmasıyla zaman içerisinde oy
oranının artacağını hesapladı.
Kemal
Kılıçdaroğlu kendi ismini öne çıkararak “biz” yerine “ben” diyerek ve “Bay
Kemal yapacak”, “Ben Kemal geliyorum” üslubu ile vaatlerde bulundu.
Aday olduğunu söylemedi fakat aday gibi davrandı. Fakat bütün bu çabalarına
rağmen anketlere göre Kılıçdaroğlu’nun oyu artmadı.
Çünkü
Türkiye’nin toplumsal fay hatları var. Deprem faylarını dikkate almadan
inşa edilen şehirler ve binaların durumu ortada.
Toplumsal
fay kırıkları gerçeğini dikkate almadan üzerine siyaset inşa ederseniz akıbet
aynı olur.
Ama
Kılıçdaroğlu
bu gerçeğe rağmen kendini o kadar angaje etti ki “aday değilim” diyemedi.
Kılıçdaroğlu,
6’lı Masa’nın son toplantısına kadar, resmen aday olmadı. Son toplantıya
diğer 4 partiyi kendi adaylığına ikna etmiş olarak Masaya geldi. Meral
Akşener de Kılıçdaroğlu’nun bu oldu bittiye getirme taktiğine karşı çıktı. Olanların
özeti bu.
****
NOT:
Bu konudaki fikirlerimi daha geniş şekilde Nokta TV’de 04 Mayıs Ana Haber
bülteninde açıkladım. İnternetten izlenebilir.