Cennet Rüyası (!)

97

Kanallardan birinde Afganistan’la ilgili bir programa
işleniyordu. Afganların içinde bulunduğu perişanlığı anlatıyordu. Milyonlarca
Afgan uyuşturucu bağımlısı olmuş, izbe yerlerde esrar çekiyordu. Onlara yardım
için Türkiye’den giden bir dernek mensubu da başını elleri arasına almış,
hıçkırarak ağlıyordu:

“Allah’ım” diyordu, “biz ne yaptık da bu
kadar zelil olduk?” “Biz” derken bütün İslam dünyasını
kastediyordu.

Evet, bütün İslam dünyası, evrenin sırlarını araştırmak
yerine ömrünü “Ne yaparım da cennete giderim?” kaygısı üzerine kurmuş
Müslümanlar yüzünden bu kadar zelil oldu. Bu dinin tebliğcisi Hz Muhammet’in
doğduğu kendi toplumunda verdiği nitelikli kavganın ne olduğunu kavrayamayan Müslümandan
başka ne beklersiniz?

*

Ey Müslüman, eğer evreni Allah’ın yarattığına inanıyorsan
-ki Müslüman olduğuna göre mutlaka inanıyorsun- evrenin sırlarını araştırmakla
işe başla! “Allah’ın hikmeti” diyerek yan gelip yatma; o hikmetin ne
olduğunu, nasıl olduğunu bulmaya çalış! “Her şey Kur’an’da var”
kolaycılığına da kaçma; “Uzaydaki cisimler nasıl oluyor da birbirinden
uzaklaşıyor, şu kadar gen sarmalından nasıl oluyor da birbirine benzemeyen
milyonlarca tür ortaya çıkıyor; bunlardan nasıl yararlanır da insanlığı ve
bilimi geliştirebilirim?” sorularının cevaplarını aramaya bak!

*

“Ahlaki sefillik içinde” dediğin, “çöküyor,
çökmekte” dediğin Batı bunları yapıyor. Senin araştırmadığın, cennet
kaygısıyla yaşayıp öğrenmeye gerek duymadığın sırları öğrenmeye çalışıyor. Batı
ahlaksız ama hastalandığın zaman onun cihazlarıyla tahliller yaptırıp filmler
çektiriyorsun; onun ilaçlarıyla iyileşip ömrünü uzatmaya çalışıyorsun.

*

Ey milliyetçi ve Müslüman Türk!

Ülkücü kökenli Aziz Sancar Nobel aldı diye övünmekte haklı
olabilirsin. Ama bir kere de düşün; Aziz Sancar nasıl oldu da bu ödülü ABD’deki
çalışmalarıyla aldı? Türkiye’de kalsaydı bu ödülü alabilir miydi? Almanya’daki
Türk bilim adamları Türkiye’de çalışıyor olsalardı o aşıları icat edebilirler
miydi?

*

Öyleyse ey milliyetçi ve Müslüman arkadaş!

“Sömürüyorlar, cihat, ensar” filan demeyi bırak da
Batı böyle bir bilim ortamını nasıl yaratmış, ona bak! Eğer bir Protestan
papazı ve eşi Avustralya’nın, Afrika’nın bilmem hangi kabilesinin içinde
onlarca yıl yaşayarak bir yandan dininin propagandasını yapıp bir yandan da
onların dilleri, kültürleri hakkında ilmî eserler ortaya koyuyorsa o kabileleri
de, dünyayı da idare eder; yönetir ve sömürür.

Elektrik, elektronik, bilgisayar, genetik… Batılı bilim
adamı çalışıyor. Bir yandan kendi ülkesinde bilim adamı yetiştiriyor, bir
yandan da başka ülkelerdeki zekâları ithal ediyor.

Ey Müslüman dünya!

Batı yönetmeye ve sömürmeye devam edecek. Eğer sen cennet
kaygısına kapılıp bilimi bir yana bırakırsan; cihat deyip kafa kesmeyi çare
olarak görmeye devam edersen; mevcut zihniyetini değiştirmezsen bu devran da
böyle sürüp gidecek. Efendilik Batıya, zillet sana!