Prof. Dr. İbrahim Ortaş ile Emekli Öğretim Üyelerinden Nasıl Faydalanılabileceği Meselesini Konuştuk.

107

Oğuz Çetinoğlu: Öğretim
üyeleri genç denilebilecek bir yaşta ve ‘en’ değilse bile çok verimli bir
döneme girdiklerinde emekli ediliyorlar. Bu durumu asıl değelendiriyorsunuz?

Prof. Dr. İbrahim Ortaş: Dünyanın en pahalı ve zor yetişen birikimli
ve donanımlı insanlarından yararlanmamak israftır.

İlim insanlığı
aynı zamanda bir hayat biçimidir. Merak, öğrenme ve öğrendiğini içinde yaşadığı
toplum ve insanlığa hizmet için sunmak olan ilim insanlığı özel bir hayat
tarzıdır. İlim insanı hayat tarzı, hiçbir para, makam ve mevki beklentisi
olmayan, zaman mekânı olmaksızın sürekli insan hayatını kolaylaştırmak için
doğayı ve insanı anlamaya ve deşifre etmeye çalışır. Uzun zaman içinde
okuyarak, düşünerek ve öğrendiklerini analiz ederek oluşan bilgi birikimine
sâhip olan ilim insanlarının bilgilerinden faydalanmak gerekir. Bu sebeple ilim
insanının emekliliği ilim dünyasında çok az konuşulan bir kavramdır. Mecbûrî
sorumlulukların tamamlandığı ancak ilmî ve akademik gönüllülüğün devam etiği bu
hayat tarzına sâhip kadroların üniversite ile bağlarının devam ettirilmesi
hayatî önemdedir. İlmî çalışma kültürünü kazanmış insanlar istense de ilim ve
eğitin dünyasından kopamazlar.

Çetinoğlu: Gelişmiş
ülkelerde öğretim üyeleri belli bir yaşa geldiklerinde hizmet etme gücüne sâhip
olmasına rağmen yaş haddinden emekliye sevk ediliyor mu?

Prof. Ortaş: Gelişmiş ülkeler emekli
öğretim üyelerinden etkin şekilde faydalanıyorlar.

Bir ülkenin en
büyük zenginliği olan ve beşerî sermaye olarak târif yetişmiş insan gücünden
tamamlanmak temel bir ihtiyaçtır. Dünyâdaki gelişmiş üniversitelerin birçoğunda
emeritüs’* profesörler aktif olarak
ilmî faaliyetlerine devam ederler. 
Emeklilik yaşını geçmiş de olsalar emeritus profesörler akademik çevrede
el üstünde tutulurlar. Özellikle de gençlerin onların tecrübelerinden
faydalanmaları istenir. Araştırma öğrencileri ve genç akademisyenler kendi
tezlerinin şekillenmesinden tutun da bilgilerin analizi ve yorumlanmasına kadar
birçok konuda onlara danışarak desteklerini alırlar.

Çetinoğlu: Dünyâda
olduğu gibi, Türkiye’mizde de ortalama insan ömrü uzadı. Bu durum da yeni bir
düzenlemeyi gerektirir…

Prof. Ortaş: Doğru bir tespit.
Türkiye’de de artık ortalama insan ömrü 75 yılın üzerindedir. Dünyâ Sağlık
Teşkilâtı tarafından 64 yaşın altında olanlar genç olarak değerlendiriliyor.
Günümüzde aktif olarak proje ve ilmî bilgi üreten beyin gücü kullanan
insanların 67 yaşında ilmî çalışmaların dışında tutulması ciddî bir kayıptır.
Üretkenlik potansiyele olan bilim insanlarının bilgi, görgü ve üretici
yeteneklerinin devamlılığını araştırma, geliştirme ve eğitim kuruluşlarında
devam ettirebilirler. Nihayetinde kolay yetişmeyen ve çok pahalıya mal olmuş
sınırlı sayıdaki yetişmiş insanını ülke hizmetinin dışından tutulmasının
açıklanabilir bir gerekçesi yoktur. Kaldı ki emekli olduktan sonra yurtiçi ve
yurt dışındaki araştırma kurumalarında çalışan ilim insanları
bulunmaktadır. 

Türkiye’nin
207 üniversitesinin büyük çoğunluğunda yeterli seviyede nitelik ve donanım
sâhibi akademisyeni olmayan ülkemiz için, üretken emeklilerden faydalanmamız
paha biçilmez bir hazinedir. Gelişmiş üniversitelerimizin bir kısmında ise
milletlerarası ölçekte proje, yayın ve eğitim yaptırabilen akademik kadroların
azaldığı da sık sık vurgulanmaktadır. Proje yapabilen, aktif akademik
faaliyetleri devam etiren ve üretkenliği olan araştırıcı emeklilerin emeritüs
niteliğinde bir mekanizma ile üniversitelerde istihdam edilmesi gerekir.
Normalinde kurum kültürünün yerleşik olduğu birçok yerde emekli hocaların
çalışması kendiliğinden sağlanır. Bu konuda hukûkî düzenlemelerin yapılması
büyük faydalar sağlayacaktır. 2006 yılından sonra kurulan ve gelişmekte olan
üniversitelerde öğretim üyelerinin 75 yaşa kadar çalışmaya devam ettikleri
bilinmektedir.

Çetinoğlu: Vakıf
üniversitelerinde durum nedir?

Prof. Ortaş: Vakıf üniversitelerinde
yaşa bakılmaksızın emekli konumundaki birçok ilim insanı çalışmalarına devam
etmektedir.

Son 40 yılda
üniversite bilincinin yavaş yavaş aşınması ile sonradan gelen akademik
kadroların büyük çoğunluğu üniversite değerleri ve akademik hayat konusunda
önlerinde fazlaca rol model bulunmaması sebebiyle tecrübe ve bilgi birikimi
olan ilim insanlarının ilim kültürünü gelecek kuşaklara aktarılmasında zaruret
vardır.

Türkiye’de akademik
kadroların emeklilik yaşının yeniden uzayan yaşa göre yeniden belirlenmesinin
gündeme alınmasında ülke olarak yarar görüyorum.

Çetinoğlu: Fikir
vermek bakamından neler yapılabileceği hususundaki düşünce ve tekliflerinizi
lütfeder misiniz?

Prof. Ortaş: Tespit edilecek
kıstaslarla ilmî üretkenliği ve katkısı olan akademik kadrolar için yeni hukûkî
düzenlemeler geliştirilmelidir. Emeklilik mecbîrî yaşın dışında ilmî
faaliyetlerini devam ettirmek isteyen ve bu konuda proje ve yayın ürettiğini
ispatlayan ve genel kabul gören araştırıcılar birimin yönetim organlarına ve
işleyişine dâhil olmamak üzere araştırma ve eğitim faaliyetlerini devam
ettirmek için imkânlar sağlanmalıdır. Bu fırsatın yerinde doğru
değerlendirilmesi gerekmektedir.

Çetinoğlu: Üniversiteler
neler yapabilir?

Prof. Ortaş: Şunlar yapılabilir:

1-Üniversite
ile bağı devam eden, üniversite adına yayın yapan, katkı sunan öğretim üyeleri
belirlenir. Üniversitenin ‘yaşayan
çınarlar
’ olarak târif edilen emekli öğretim üyelerine imkân sağlanır. Kendilerine
değer verildiği hissettirilir, çalışma şevki artırılır. 

2-Bölümlerde
emekli odaları, imkânı olmayan durumlarda fakülte düzeyinde emekliler için
uygun çalışma ortamı tahsis edilmeli.

3-Batı
üniversitelerinde başarı ile yürütülen ‘Faculty club’ bizde sosyal tesisler
mârifeti ile öğretim üyelerinin buluşma ortamları oluşturularak öğretim
üyelerinin ilmî görüşmelerini geçekleştirmeleri hatta sosyal ihtiyacı
giderebilecekleri ortamlar sağlanabilir.

3-Vakıf
üniversitelerine tanınan haklar belirli ölçüler ekseninde kamu üniversitelerine
de tanınabilir. YÖK’ün 1.7.2017 târihli Usul ve Esaslar 2547 YOK sayılı kanunun
ekseninde kabul edilen ‘Emeklilik Yaş Haddini Doldurmuş Öğretim Üyelerinin
Sözleşmeli Olarak Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar’ maddesinin yeniden
değişikliğe uğraması için teşebbüste bulunulması gerekir. Dünyanın en pahalı
yetişen birikimli ve donanımlı insanı ilim insanıdır. İnsan beyninin gözlem,
okuma, düşünme, tartışma ve tecrübe ederek biriktirdiği bilgi, görgü ve
yaratıcılığı uzun zaman almaktadır. Zekâ, yetenek, beceri, çaba sonucu
imbiklenen bilgi birikimi insan gücünden en çok yararlanılacak dönemde emekli
edilmeleri ciddî bir israftır. Nitelikli bilgi birikimine ve bilincine kavuşmuş
insanlardan kurumların yaralanması için hukûkî düzenleme gerekmektedir.

4-Öğretim
üyesi olarak emekli olan ancak geçmiş akademik verimlikleri özellikle son 5
yılda yaptığı yayın sayıları, kitap çalışması, sanatla alâkalı faaliyetler,
atıf sayıları, belirli bir h-faktörü olan, Avrupa Birliği, TÜBİTAK vs. kaynaklı
fonlardan proje alan/alabilen öğretim üyelerinin proje adresi olarak çalıştığı
üniversitesini göstermeleri ve ilgili bilim dalının bilgisi ve işbirliği ile
projelerini kendi sağladıkları kaynaklardan finanse edecek şekilde araştırma
yapmaları araştırma faaliyetleri içinde kalması teşvik edilmeli. Bu konuda
gelişmiş üniversitelerin emekli öğretim üyelerini istihdam etmede kendi
koşullarını belirledikleri görülmektedir.

5-Yüksek
lisans ve doktora düzeyinde işlenen dersleri verebilecek akademik kadrosu
olmayan birimlerde emekli öğretim üyelerinden maksimum 4-6 saat/haftalık ders
verebilmeleri ve akademik danışmanlık gerektiren durumlar için hukûkî düzenleme
getirilebilir.

6-Türkiye gibi
üniversite târihi çok genç olan ülkemiz üniversitelerinde birinci ve ikinci
kuşak kurucu akademik kadroların emekliliklerinin yaşadığı ve içlerinde yaşayan
çınarların bilgi görgü ve deneyimlerinden birimin karar mekanizmalarına
akademik takvime dâhil olmadan birimde ilmî çalışmalarına imkân sağlayacak
bürokratik engellerin kaldırılması gerekmektedir. 

7-Türkiye’de
akademik hayatı ve ilmî prensipleri sürekli kılmak için tecrübe sâhibi,
birikimli ve akıl melekleri canlı ilim insanları ülkelerine hizmet etmek
istedikleri sürece, yönetim ve birimlerin iç işlerine karışmamak şartı ile
çalışmalarına ve eğitim faaliyetlerine katılmasına ihtiyacımız vardır.  Konu, ülkenin ilim ve teknolojik ve sağlıklı
sosyal gelişimi için önemlidir. Bunun için mevzuat değişikliği gerekiyor.
Siyaset üstü bir yaklaşımla konu ele alınmalıdır.

*Emeritus Profesörlük: Emeklilik yaşına gelmiş veya aşmış,
ancak bilgisi, tecrübesi, milletlerarası itibârı ve ilişkileriyle daha çok uzun
yıllar hem akademisyen, hem de öğrencilere yol göstermesi bir önemli faydalar
sağlama imkânına sâhip olan öğretim üyeleri için kullanılan bir statüdür.

 

    Prof. Dr. İBRAHİM ORTAŞ

1960 yılında Kahramanmaraş ilimizin Pazarcık ilçesinde
doğdu. İlköğretimini Denizli köyü ilkokulunda ortaöğretimini Gaziantep
Atatürk Lisesi’nde tamamladı. 1985
yılında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden mezun oldu. 1987 yılında
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne Araştırma Görevlisi olarak girdi.
1990-1994 yılları arasında İngiltere’de Reading Üniversitesi’nde doktora
öğretimi yaptı.
1995
yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent ve 2002 yılında profesörlük
unvanlarını aldı. Prof. Dr. Olarak Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Toprak ve Bitki Besleme Bölümünde araştırma, eğitim ve öğretime devam
etmektedir.  

İlmî
araştırmaları dışında, toprak tarihi, insanbilim toprak ilişkisi, toprak
felsefesi, tarım-çevre-insan ilişkileri, eğitimin sosyal boyutları konusunda
çok sayıda gazete ve dergi yazısı ve söyleşileri bulunmaktadır.
1998
yılında ABD. Florida Üniversitesinde OECD bursu ile 4 ay süre ile araştırmacı
olarak çalıştı. 2010-2011 yıllarında ABD’de Ohio State Üniversitesi’nde İklim
Değişimleri ve Karbon Araştırma Merkezi’nde misafir araştırmacı olarak
çalıştı.
Avrupa
topluluğu bünyesindeki ilmî kuruluşlarda Türkiye delegesi olarak şu anda 4
COST guruplarında yürütücü olarak çalışmaktadır. Daha önce 3 COST projesinde
Türkiye’yi temsilen görev aldı. Ayrıca 35 ülkede ilmî toplantılara ülkemiz
adına katılarak ilmî sunumlar yapmıştır.

SCI de
taranan dergilerde 38, Türkiye’deki hakemli dergilerde 31, milletlerarası
kongrelerde 87 bildiri, Millî kongrelerde 35 bildiri, 7 adet milletlerarası
kitap bölüm yazarlığı, 6 kitap, 12 rapor ile toplam 235 ilmî makale kaleme
almıştır.

Avrupa topluluğu bünyesindeki ilmî kuruluşlarda
Türkiye delegesi olarak şu anda 2 COST guruplarında yürütücü olarak
çalışmaktadır.
Bilim-felsefe,
eğitim üniversite konularında 364 makale yayınlamıştır. Ayrıca tarım-toprak
ve çevre konusunda 64 gazete dergi makalesi bulunmaktadır.

4 Doktora, 12 Yüksek lisans tezine danışmanlık
yaptı. 3 DPT, 13 TÜBİTAK, 34 Münferit proje tamamladı.

1
TÜBİTAK, 1 DPT, bir Bap ve 4 Yüksek Lisans ve Doktora projesi yürütmektedir.

Toprak Biyoteknolojisi ve Kök
Biyolojisi laboratuarları yanında Bölüm Araştırma Alanı yöneticisi olarak çok
sayıda projede yönetici ve yardımcı araştırıcı olarak görev almaktadır.  

Önceki İçerikOkullar Kapanırken
Sonraki İçerikTuran Şahin Hakkında!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.