Bir Müzik Dehası ve İstanbul Efendisi Kilisli Prof. Dr. ALAEDDİN YAVAŞCA

57

Oğuz Çetinoğlu sordu, Mehmet Cemal Çiftçigüzeli Cevapladı

(İkinci Bölüm)

Oğuz Çetinoğlu: Üstat Yavaşça ile aranızda 20 yaş fark var. Lise öğrenciliğiniz döneminde Bestelerini nasıl değerlendiriyordunuz?

Mehmet Cemal Çiftçigüzeli: Benim yaş grubum daha romantik ve duyarlı. İnsanlar bir eserde, bir romanda, bir şarkı veya türküde yahut sinemadaki filmde kendisinden bir şeyler bulabiliyorsa başarı yansımıştır. Burada söz konusu eserin başarılı olup olmadığı uzman kişi için değil, dinleyen, izleyen veya okuyan kişi içindir. Üstat Alâeddin Yavaşca büyük bir şevk ve hevesle, beklentisiz, hocalarından devraldığı musiki geleneğini kendinden sonraki nesle başarıyla aktardı. Konservatuvardaki talebeleri hocaları Dr. Alâeddin Yavaşca’dan gurur duyuyorlar. Dolayısıyla gelenek sağlam ve güzel üslup içinde gururla devam ediyor. Türk müziğini her yaş, her kültür ve her eğitimdeki insana sevdirmiştir. “Ümitsiz bir aşka düştüm”  ve Boğaziçi şarkısı babamdan bana miras eserler. Hâlâ söylerim. Güftelerdeki kelimeleri eğer biliyor, o beste de kendimden bir şeyler bulabiliyorsam beni etkiliyor. Eğer besteleri toplum tutmuş ve moda olmuş, plağa okunmuş, kaset ve CD yapılmış, radyo ve televizyonlarda her gün çalınıyorsa ister istemez şartlanıyor ve mırıldanıyorsun. Benim yüreğimde yer alan öteki eserleri de şöyle bir hatırlamaya çalışıyorum “Ne bildin kıymetin, ne bildin kıymetim” Nesrin Sipahi müthiş söylerdi bu eseri, “Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok”, “Gönül aşkında oldu pare pare”, “Sebep sensin gönülde ihtilale”, “Ağlar gezerim sahili, sanki benimlesin”, “Aşk mevsime bakmaz güzelim dinleme vaz geç”, “Kimseyi böyle perişan etme Allah’ım yeter”, “Gönlümü aldın güzel”, “Senden uzak günlerim zindan oluyor”, ”Bu şarkı sana ait sevgili iyi dinle”, ”Sarı mimozamsın sen benim”, ”Gönlümün bülbülüsün, aşk bahçemin gülüsün”, ”Gülen gözlerin mânâsı derin”.

İstanbul’da 1965 yılında Taksim Belediye Gazinosu’nda Kilis gecesi olmuştu. Üniversite talebelerinden herhangi bir ücret alınmamıştı. Çok sayıda talebe katıldık. Bu geceye Kilis’in eniştesi İstanbul Valisi Niyazi Akı, mâruf insanlar, işadamları, akademisyenler, edip ve yazarlar da iştirak etmişti. Dr. Alâeddin Yavaşca ve Nesrin Sipahi de şeref konuklarıydı. Nesrin Hanım, Alâeddin Yavaşca’den eserler okudu o gece. Bu gecenin detayını Öp Beni Asitane adlı anı romanımda anlatıyorum.

Çetinoğlu: Kilis’le alâkalı şarkıları var mı?

Çiftçigüzeli: Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’nın hem Kilisli olması, Kilis’e ait eserler bestelemesi, Kilisli Şâirlerin dizelerini notalayarak musıkî repertuvarına kazandırması çok güzel. Söz ve müziği kendisine ait Mahur şarkı “Kilis’imin bağları, kekik kokar dağları”, Büyük âlim Kilisli Muallim Rıfat Bilge’nin şiiri “Kilis Mehd-i vücudum, mevlidim, ilk aşiyanımdır”, Kilisli Şair Seyfettin Başçılar’ın “İlk sevgiliden çağrı ve her şarkıda sendin” ile “Gözde her renk, dilde her sonsuz şiir” isimi iki eseri ve “Kilis Yaşar Aktürk Otelcilik ve Turizm Lisesi Marşı” Dr. Alâeddin Yavaşca’ya aittir. Hemşerilerini, edebiyatçılarını, şâirleri ve talebeleri sevindiriyor. Bir başka husus da toplumunu çok iyi tanıyor Dr. Alâeddin Yavaşca. Her namaz için okunan vakit ezanlarını öyle güzel anlatır ki, nasıl bir süreçten geçildiğini fark eder ibâdet eden insanlar. Özetle şöyle diyor sanatkârmız Dr. Alâeddin Yavaşca “Günümüzün beş vakit ezanı ruhumuza ayrı bir güzellik kazandırır. Sabah ezanı diğerlerinden farklıdır. Çünkü sabah ezanı hepimizin içinde yoğun bir duygu yaratan ruhumuzu yücelten Saba makamının hisli vurgularıyla okunur. Yeni günün müjdecisidir. Öğle ezanı Uşak ve Hüseyni makamındadır. Mesai saatleri içinde olduğundan dinleyenlere güç ve şevk verir. Rast ve Hicaz makamındaki İkindi ezanı, günün tüm yorgunluğunu üzerimizden alır. Havanın kararmasıyla birlikte Uşak ve Rast Makamında okunan Akşam ezanı dar vakti hatırlatır. Yatsı ezanı da Hüzzam ve Segâh makamındadır; rahatlık ve huzur verir. Bu uykularımız için önemlidir. Ezan ve sâla okuyan kişinin de ses özelliği ve ses hançeresinin kuvvetli olması ve Türk Musikisindeki tüm makamları iyi bilmesi gerekir.”

Çetinoğlu: Üstat için Kilis’te herhangi bir faaliyet yapıldı mı?

Çiftçigüzeli: Kilis’in aydını, müellifi, devlet adamı, sanatkârı, yazarı ve şâiriyle kanaat önderi çoktur. Târih boyunca da hep öyle olmuştur. Ancak günümüzde halkın böyle bir endişesini fark edemeyiz. Çünkü geçim derdi, mâişet kaygusu kendisini zihnen de meşgul ediyor. Dolayısıyla Kilis’i yöneten ve temsil edenlerin sanat, kültür, medeniyet hareketi endişesi olması bazı sorunların üstesinden gelmesini sağlayabilir. Eğer böyle bir endişe yoksa sıkıntılar da, yeni nesle bakışı da dar açıya giriyor. İstanbul Kilis Vakfı en önde Kilisli yüksek tahsil öğrencilerinin ibate ve iaşe sorunlarıyla meşgul oluyor. Yıllarca aylık bülten yayınladı. Faruk Elhan’ın hazırladığı Karacaoğlan’ın Kilisliği ve Kilis Ağzı, Metin Mercimek’in Büyük Musikişinas Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca kitaplarını yayınladı. Ayrıca Dr. Alâeddin Yavaşca ve Halk Türküleri Sanatkârsı Reşit Muhtar’ın CD’lerini hazırlayarak sanatseverlere ulaştırdı.

Dr. Alâeddin Yavaşca için İstanbul Pangaltı’daki Ramada Oteli’nde bir konser (2010) verildi, bu etkinliğe sanatkârlar Bilge Özgen, Erol Sayan, Âmir Ateş ve Nezir Şener de katıldı. Yine böyle bir konser Kilis’te sanatkârın isminin verildiği kültür merkezinde hayata geçirildi. Vefatından sonra Dr. Alâeddin Yavaşca Konserleri devam eder mi? Dilerim eder. Böyle bir organizasyonda hem üstadın ders verdiği konservatuvar yönetimleri ve öğrencilerinin sorumluluğu vardır diye düşünüyorum. Ayrıca talebeleri olan Sanatkârlar Vedat Çetinkaya, Alp Aslan, Bekir Ünlüataer, Adnan Mangun, Melihat Gülses, Aylin Şengün Taşçı, Tülay Canik, Safiye Filiz ve Meral Mansuroğlu vs gibi Türk Müziğinin yüz akı sanatkârların da katkısı olması gerekir. Sanırım böyle bir konsere bütün ses ve saz sanatkârları arka çıkarlar.

Çetinoğlu: İstanbul’daki Kilislilerle ve üstadımızın vârisleri ile bir ekip oluşturup, Alâeddin Yavaşca ismini gündemde tutacak faaliyetler düzenlenebilir mi?

Çiftçigüzeli: Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca evliydi ama çocuğu yoktu. Mal varlığını Türk Eğitim Vakfına bağışladı. Onların da bir sorumluluk üslenmesi gerekiyor. Bu bağış dolayısıyla biraz limonilik oldu bazı kişi ve kuruluşlarda ama keşke Yavaşcalar bir aile vakfı kurarak böyle bir sorunu hemencecik halledebilirlerdi. Üstelik mevzuat da buna müsaitti.

Çetinoğlu: Atatürk Kültür Merkezi Yönetimi ve Mûsıkî dernekleri, vakıfları ile temas kurmak için Frenklerin ‘Fan Kulüp’ benzeri , ‘Alâeddin Yavaşca Hayranları veya dostları Grubu’ oluşturulabilir mi? 

Çiftçigüzeli: Bestekâr ve büyük sanatkâr Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Hayranları ve Dostları diye sivil bir grup elbette oluşturulabilir. Bunu yine bağışta bulunduğu Türk Eğitim Vakfı gönüllüleri, sanatkârlar ve hemşerileri hayata geçirebilirler. Fakat bu biraz da mekân, kaynak ve kadro meselesidir. Gönüllülük kâfi değildir.

Çetinoğlu: Alâeddin Yavaşca bestelerinin telif ücreti meselesi araştırılabilir mi? 

Çiftçigüzeli: Musikide telif çok düşük olduğu için bestekârlar için bir câzibe merkezi değil. İstanbul’da Telif Hakları Derneği ve Doğuş Üniversitesi “Müzik Endüstrisinde Telif Hakları Konulu bir sempozyum düzenledi. Aralık aylındaki programda konu görüşüldü, görüşülüyor. Birkaç örnek vermek gerekirse icracı sanatkârların fikrî hakları, telif haklarının yapay zekâ ürünleri açısından değerlendirilmesi, dijital platformlarda musiki eserlerinin kullanımına ilişkin uluslararası telif hakları sözleşmesi, müzik eserlerinin korunması gibi hususlar görüşülecek veya görüşülüyor, tartışılıyor. Konu Türkiye için çok yeni. Gelişmiş ülkelerde ise değil. Ancak başta Ege ve Akdeniz’deki turistik otellerimizde sürekli müzik çalındığı için bunların telif haklarını yerel dernekler alıyor.

Çetinoğlu: Merhum Alâeddin Yavaşca ile alâkalı diğer görüşlerinizi lütfeder misiniz? 

Çiftçigüzeli: Prof Dr. Alâeddin Yavaşca hayatta iken elbette bir mutluluk yaşamıştır. Mesela en önemli Cumhurbaşkanlığı ve TBMM ödülüdür. Daha önce de bundan sonra da değişik kuruluşlardan ödüller, plaketler almış, adına yıllar ilan edilmiş, onlarca üniversiteden fahri doktora verilmiş, anıtlar dikilmiş, besteleri mermer levhalara yazılmış, adına parklar inşa edilmiştir. Bu konuda ulaşabildiğim bilgileri şöylece sıralayabilirim:

Devlet sanatkârı ilan edilmiştir.(1991)

Türk Musikisi Devlet Konservatuarı ses eğitimi ve ana sanat dalında akademik unvan almış, sonrasında konservatuvarın ses bölümü başkanlığına atanmıştır. Sanatkârnın 70. Sanat Yılı görkemli bir törenle kutlanmıştır.

Gaziantep Üniversitesi’nde Fahri Doktora unvanı almıştır (Ayrıca Elazığ Fırat, Eskişehir Osmangazi, İstanbul Teknik ve Erzurum Atatürk Üniversitesi sanatkârya birbiri ardından fahri doktora unvanı vermiştir).

Türkiye Yazarlar Birliği yılın kültür adamı seçti (1993).

Kilis Alâeddin Yavaşca Kültür Merkezi açıldı (2006)

Beşiktaş Vişnezade Camii Meydan Sokak’ın ismi Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Sokağı adını aldı (2007)

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü verildi (2008)

İstanbul Kilis Vakfı Onursal Başkanı oldu.

TBMM Sanat Dalında Büyük Hizmet Ödülü aldı (2010).

 İstanbul Kilis Vakfı; Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Yılı ilan etti (2010) ve İstanbul’da sanatkârnın eserlerinden oluşan bir dizi konser verildi.

İstanbul Akatlar Kültür Merkezi Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Resim ve Ebru Sanatı Etkinliği düzenlendi. 2010.

Eskişehir Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykelleri Müzesi’ne Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’nın bal mumu neykeli yerleştirilerek, gösterime sunuldu.

Kilis Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Parkı ve Anıtı açıldı. 2014

Kalamış Vapuru’nun adı İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Vapuru olarak değiştirildi. 2018

Kilis Vakfı Onursal Başkanlığı’na seçildi.

Beşiktaş Şâir ve Sanatkârlar Parkı’na sanatkârın heykeli dikildi, mermer bir tabloya “Boğaziçi Şen Gönüller Yatağı” şarkısının dizeleri yazıldı. 2019.

Kilis Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Müzeevi kuruld. 2019.

Gaziantep Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Eğitim ve Sanat Merkezi açılışı yapıldı. 2020.

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Sergisi sanatseverlerin beğenisine sunuldu. 2021.

Küçükçekmece Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Güzel Sanatlar Lisesi hizmete girdi. 2021.

TC Sağlık Bakanlığı Kilis Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Hastanesi açılışı gerçekleşti. 2022.

Çetinoğlu: Güzel fikir. Benim de bir düşüncem var:

TRT, Türk müziğinin icrâsı için ses yarışmaları düzenliyordu. Bunlardan birinde İnci Çayırlı, Ahmet Özhan, Ercan Saatçi ve Hülya Avşar Jüri üyesi idi. Yarışmanın adında ‘Alaturka‘ kelimesi geçiyordu ve yanlış hatırlamıyorsam ‘Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un‘ mısraıyla başlayan şarkıyı söyleyen bayan, birinci olmuştu. Yarışmanın ismi de, birinci gelen şarkı da Türk müziğine bir şey kazandırmadı.

Mehmet Güntekin, Fatih Salgar, Mehmet Hulûsi Yücebıyık, Münip Utandı, Birol Yayla,  gibi isimlerin de yer aldığı grubun danışmanlığında esasları belirlenecek bir beste yarışması, Türk Müziğine seviye kazandırır, bestekârlara imkân sağlar, yeni bestekârlar yetişmesine katkıda bulunur. Elbette bu yarışmanın şartları değiştirilmeden 5-10 sene devam etmesi gerekir.

Hayal gibi görünüyorsa da buna mecburuz, hattâ mahkûmuz.  Bizim yeni Alâeddin Yavaşcalara,  Lemi Atlılara, Hacı Ârif Beylere, Münir Nurettin Selçuklara benzerlerine ihtiyacımız var.   

(Devam Edecek)

Önceki İçerik(Bir Müzik Dehası ve İstanbul Efendisi Kilisli Prof. Dr. ALAEDDİN YAVAŞCA
Sonraki İçerikYeni Açılımda Turpun Büyüğü Heybede
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.