Okullar Kapanırken

92

“Çocukların
nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır.”
Joseph Jouberth
“Öğrenmek pahalıdır, ama bilmemek çok
daha pahalı.”
     H. Clausen



Okullar
yaz tatiline girmek üzere. Sevgili öğrencilerimiz bir yıllık çalışmalarının
karşılığını karne olarak alacaklar. Ardından da yeni “eğitim-öğretim” yılına
daha dinç ve istekli hazırlanmak için uzun bir dinlenme tatiline girecekler.

“Karne”
sözcüğü, öğrencileri her zaman heyecanlandırmıştır. Gülümseyen öğretmenlerinin
ellerinden karnelerini almaya giderken minicik yürekleri daha bir hızlı atmaya
başlamaktadır.

Bilindiği
üzere çocukların yetişmesinde dört önemli etmen yer almaktadır: “1-Kalıtım, 2-sosyal
çevre, 3-okul, 4-aile.” Kalıtım ile getirilen gizil güçlerin, istenilen
seviyede gelişmesi, diğer üç etmenin olumlu anlamda çocuğu etkilemesine
bağlıdır.

Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimlerini kazandığı
yerdir. Ailenin oluşmasında rol oynayan duygu ve sevgidir. Sevgiyle büyüyen
bireylerin ruh sağlıkları yerinde olur.
Dünyaya biyolojik anlamda
insan olarak gelmekle insan olunmuyor. Bireylerin, anne karnında teşekkül
etmesinden itibaren beden ve ruh sağlığının korunması gerekmektedir.

Çocuklarımızın sevgi ortamlarında, bilimsel bilgi ile donanmaları,
kendilerini gerçekleştirmelerinin anahtarı, insanlaşmalarının ön koşuludur.
Bunu sağlayacak olan yetişkinlerin de, bu anlayışta kendilerini yenilemeleri ve
yetiştirmeleri bir zorunluluktur.

Okulların
verdiği bilgi, beceri ve davranışları anne babaların da desteklemesi gerekir.
Çocuklar bilinçli bir şekilde, bilimsel anlamda aileden bu desteği aldıklarında
daha fazla başarılı olmaktadırlar.

Çocuğun anne babadan aldığı iki şey vardır: “Sevgi
ve eğitim.” Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu
duyguları içerir. Eğitim ise, öğretilen her şeyi, verilen bilgileri,
becerileri, yasakları, kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü
kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri
kapsar.

Sevgili
öğrencilerimizin aldığı karneler, bir bakıma anne babaların da karnesidir. Aile
çocuğuyla ne kadar ilgilenmişse karşılığını evladıyla birlikte karnede
görecektir. O yüzden bütün yıl boyunca çocuğuna maddi ve manevi desteği,
katkıyı sağlamayan anne babaların, kırık not getiren çocuklarına; “kızmaya, serzenişte bulunmaya” asla
hakları yoktur.

Bu
aileler, çocuklarını azarlayacaklarına, “ben
nerede yanlış yaptım”
diye kendilerini sorgulamalıdırlar bence. Sonra da
sorunu tespit ederek bir daha bu yanlışlığa düşmemek için önlem almaya
başlamalıdırlar.

Kırık
not alan öğrenci asla hakarete, şiddete, aşağılanmaya, azarlanmaya vb. tabi
tutulmamalıdır. Çocuk, baskı ve tehditlerle başarıyı yakalayamaz. O’nun ilgiye,
bilimsel desteğe, rehberliğe, hoşgörüye seviyle yüreklendirilmeye ihtiyacı
vardır. Bunu yapan anne babalar elbette karşılığını olumlu anlamda görmektedirler.

Bir çocuk evinde rahat değilse, anne baba ile her
konuda sevincini ve sıkıntısını paylaşamıyorsa, sevildiğinden ve kendisine
değer verildiğinden emin değilse; cezalar, baskılar ve yasaklar bir fayda
vermez, aksine işler daha da kötüye gider.

Bunun
yanında, her türlü desteği çocuğuna gösterdiği halde, başarılı olamayan
çocukları da anlayışla karşılamak, çabalarını takdir ederek bu sonuca razı
olmaları gerekmektedir. Çünkü çocuğunun kapasitesi bu kadardır. Ya da
başarısızlığına neden olan bazı sorunları vardır. Bunların tespit edilerek
giderilmesi gerekmektedir.

Bazı
ailelerin baskı ve tehdidinden korkan öğrenciler, kırık karne aldıklarında, ya
farklı yollarla notları düzeltmeye çalışmakta, ya da korkudan evden kaçmaya,
tehlikeli davranışlara yönelmektedirler. O yüzden anne babalar çocuklarına
sevgi ve şefkat duygularını ihmal etmemeli. Kendilerinden korkulacak
davranışlarda bulunmamalıdırlar.

Değerli
anne babalar; çocuğunuz istediğiniz başarıyı yakalayamazsa da o sizin biricik evladınız.
Tehdit ederek, “hesap sorarım” diyerek küçük sıkıntıları, telafisi mümkün
olmayan büyük acılara dönüştürecek, yanlış davranışlar içine girmeyiniz lütfen.

Yoksa çocuğunuzu
kaybedersiniz. Çocuk ya sizden soğur, zamanla nefret etmeye başlar, ya da
kendine zara vermeye kalkışır. Kötü karne aldığı için anne baba korkusundan hap
içen, intihara teşebbüs eden öğrenci vakalarını çok yaşadık.

Olumlu duygular ve sevgi, ancak
ailede yaşanarak kazanılır. Hiçbir işimiz anne ve babalık sorumluluğundan daha
önemli olamaz, İşler bekleyebilir, fakat çocuk eğitimi asla beklemez.

Sorunlar
akılcı ve bilimsel yollarla çözümlenmelidir. Umarım tüm çocuklarımız karne
mutluluğunu aileleri ile birlikte doya doya yaşarlar. Çünkü uzun soluklu bir
maratonda, çalışarak, ter dökerek bu sevinci fazlasıyla hak ettiler. Hepsine şimdiden
huzurlu ve mutlu tatiller diliyorum.

 

Sevgiyle kalın…