Hukukun Münafıkları

107

Münafık genel olarak dini
terminoloji içerisinde kullanılan bir kavram olmakla beraber esasında dini
olmayan alanlarda da kullanılabilir. Dini terminolojide “Dışarıdan Müslüman
gibi görünen ama kendi iç dünyasında Müslümanlığa dair özellikleri taşımayan”
kişi olarak ifade edebileceğimiz münafık kavramını, diğer alanlar da böyle bir
tanımla veya bu tanıma paralel tanımlarla da ifade edebiliriz.

 

Örneğin, “ben bu vatanın tek taşı
için canımı veririm” deyip de içtiği suyun, sodanın, kolanın veya biranın şişesini
arabasının penceresinden gelişigüzel dışarı fırlatan biri dışarıdan
bakıldığında milliyetçi ama içeriden bakıldığında ülke için gerçek anlamda bir
kımıl zararlısıdır ve bu kişi aslında milliyetçiliğin münafığıdır.

 

Veya “halkların kardeşliğini,
bütün insanların eşitliğini” savunup da onlarca insanın bir amaç için sıraya /
kuyruğa girdiği bir ortamda araya “kaynak” yapmaya çalışan biri de dışarıdan
bakıldığında devrimci ama içeriden bakıldığında insanlara zerre saygı duymayan
gereksizin tekidir ve bu kişi bu haliyle devrim münafığıdır.

 

Münafık kavramını dini
terminoloji dışında kullanırken gerçek anlamda kast ettiğimiz şey bir “söylem
ve eylem uyumsuzluğudur”. Yahut da bu kavramı “teori ve pratik arasındaki
uyumsuzluk” olarak da niteleyebiliriz. Bu “teori-pratik” uyumsuzluğunun günlük
hayatta pek çok alanda karşımıza üstelik çok sık çıktığına şahit olmaktayız.
Özellikle de hukuk alanında.

 

Tıp bilimi pratiğini teoriye
sonuna kadar sağdık kalması gereken çok hayati bir bilim alanıdır. Tıp alanında
teoriye uygun bir pratik yani uygulama gerçekleştirilmezse hasta ya ölür ya da
hayatının geri kalanını çok ağır sağlık sorunları ile birlikte sürdürmek
zorunda kalır. O nedenle hekimler, pratik uygulamayı gerçekleştirirken ciddi
bir teorik alt yapıya sahip olmak ve aynı zamanda bu teoriye sadık kalmak
zorundadırlar. Teoriye sadık kalmayan bir hekim, tıp biliminin münafığı olur.

 

Hukuk da böyledir. Hukukta da
tıpkı tıp biliminde olduğu gibi pratiğin yani uygulamanın teoriye sadık kalması
gerekmektedir. Aksi halde yani bir hukukçunun teoriye sadık kalmaması halinde
insanların hayatı mahvolur. Uygulayıcıların teoriye sadık kalmaması durumunda
ortalık haksız yere cezaevinde yatan, haksız yere malından mülkünden olan
insanlarla, bu insanların acılı aileleriyle ve sönen ocaklarla dolar. Bu
nedenle hâkim, savcı avukat diye ayırt etmeksizin tüm hukukçuların teorik alt
yapılarının sağlam olması ve uygulamada da teoriye sadık kalmaları
gerekmektedir. Aksi halde, teoriye sadık kalmayan hukukçular hukukun münafığı
haline gelirler.

 

Söz gelimi, müvekkilinin asla
kazanma ihtimali olmayan bir davayı sırf “para kazanma” saikiyle ve müvekkilini
davayı kazanacağına inandırarak alan bir avukat hukukun münafığı haline gelir.

 

Yine, insanların masum olduğunu bile
bile haklarında suç uyduran, bu insanların lehlerine olan delilleri gizleyip
aleyhlerine olanları ortaya dökerek o insanlara adeta kumpas kuran bir savcı
hukukun münafığı olmuş demektir. Aynı şeyi sırf insanların savunma haklarını
kısıtlama amacıyla gereksiz yere dosyalarda gizlilik kararı veren savcılar için
de söyleyebiliriz.

 

Evrensel hukukta masumiyet
karinesi asılken insanları kendi kafasında peşin peşin mahkum eden bir hâkim de
hukukun münafığıdır. “Şüpheden sanık yararlanır”, “tutuklama bir ceza metodu
değil istisnaen uygulanacak bir ihtiyati tedbirdir”, “hiç kimse hâkimlere
talimat veremez” şeklinde özetleyebileceğimiz temel hukuk kurallarını kulak
ardı eden ve verdiği kararlarla masum insanların mağdur olmalarına neden olan
bir hâkim de hukukun münafığı haline gelmiş demektir.

 

Hâlbuki hukuk, insan odaklı bir
disiplindir ve merkezine insanı koyar. Hukukun temel görevi bir insanın
yargılamanın tüm aşamalarında insan onur ve saygınlığına yakışır bir şekilde
yargılanması ve ceza verilecekse de verilen cezanın insan onur ve haysiyetine
yakışır şekilde infaz edilmesidir.

 

Bir ülkedeki hukuk sisteminin ne
kadar adaletli ve tabi ki ne kadar saygın olduğunu anlamak için o ülkedeki
hukuk sisteminin insan onur ve haysiyetini korumaya ne kadar özen gösterdiğine
bakmak gerekir. İnsana ne kadar saygı, o kadar adalet.

Önceki İçerikParçalanmış Türkistan’ı Gezerken
Sonraki İçerikNiçin Geri Kaldık
Avatar photo
1983 yılında Tokat Erbaa’da dünyaya geldi. İlk okulu Ankara’da, ortaokulu Bitlis Tatvan’da, Lise’yi Bursa’da okudu. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. 2003 yılında bu okulu terk edip Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 2008 yılında bu okuldan mezun oldu. Yüksek lisansını 2019 yılında Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde tamamladı. Halen Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora eğitimini devam ettirmektedir. 2018 yılında siyasetle de ilgilenen yazar, 2019 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın üyesi olmuş ve 2023 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın başkanlığı görevine seçilmiştir. 2018 yılında bu yana Kocaeli’de köşe yazıları yazmakta ve yazıları Kocaeli’nin muhtelif yerel basın kuruluşlarının yanı sıra Kocaeli Aydınlar Ocağı web sitesinde yayınlanmaktadır. Yine 2018 yılından bu yana ülke genelinde barolarda eğitimler ve Kocaeli’de yerel STK’larda konferanslar vermektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. ESERLERİ : A. YAYINLANMIŞ KİTAPLARI 1) Katılım Bankacılığı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2020. 2) Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye, Melekler Yayıncılık, Kocaeli, 2020. 3) Türk’ün Ustalarla İmtihanı, Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık, 2023. B. YAYINLANMIŞ AKADEMİK MAKALELERİ 1) Tahkim Sözleşmesinin Unsurları – Leges Hukuk Dergisi, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Vefa Andacı, Ekim 2020, Y:11, S: 130, s. 112-133. 2) Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’na (Viyana Sözleşmesi / CISG) Göre Taşıma Halindeyken Satılan Mallara İlişkin Hasarın İntikali – Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 335-360. 3) Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde Önalım, Alım, Geri Alım ve Öncelik Hakları - Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 1-59. 4) Faiz ve Vade Farkı Kavramlarının Hukuki Niteliklerinin Karşılaştırılması – Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler, Dora Basım, Bursa, 2021, s. 19-41. 5) Anonim Şirketlerde Payın ve Pay Senetlerinin Devri - Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler II, Dora Basım, Bursa, 2022, s. 313-336. 6) Limited Şirketlerde Pay Devri – Bilimsel Araştırmalar, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023, s. 113-130. 7) Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Temerrüdü Nedeniyle Sözleşmeden Dönme, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2023, S:28, s. 133-161.