Öğretmenlerimize Haksızlık Etmeyelim

102

“Çocukların
nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır
.” Joseph Jouberth

 

Son zamanlarda okullarda bazı öğretmenler
tarafından öğrencilere şiddet uygulandığına dair haberler çıkmaya başladı. Bazı
öğretmenlerin öğrencilere hakaret ettiğini, aşağıladığını, tehdit ettiğini
hatta dövdüğünü, çekilen cep telefonlarından izledik.

Nitekim ilgili öğretmenler hakkında
soruşturmalar açıldı, cezalar verildi. Elbette ki bu tür davranışlar tasvip
edilemez, hele bir eğitimciden yansıması daha da vahimdir. Çünkü öğretmen bilimin, iyinin, güzelin ve sevginin temsilcisidir.
Onlar insanın ve insanlığın mimarlarıdır. Olumsuz davranışları olamaz,
olmamalıdır. Öğrencilerimiz ne kadar haksız da olsa, bu tür kötü muamelelere
tabi tutulamaz. Sorun ne denli vahim olsa da çözümü “bilimsel ve insani” yöntemlerle olmalıdır.

Her kurumda olduğu gibi, çok az da olsa
eğitim camiasında da öğretmenlik meslek ve itibarına layık olmayan, öğretmenlik
vasfı taşımayan kişiler bulunabilmektedir. Bu gibilerin öğretmenlikten alınıp
uygun görevlere verilmesi gerekir. Böylece öğretmenlik mesleği de yıpratılmamış
olur.

Buraya kadar tamam. Peki, öğretmenlerin
hoşgörüsünü, sabrını taşıran, kural tanımayan, şımarık, vurdumduymaz, sorumsuz
vb. davranışları inatla yansıtan öğrencilerin hiç mi kusuru yok?  Elbette ki çok.

Son zamanlarda bazı öğrenciler tarafından
öğretmenlere karşı; “başkaldırma, alay
etme, ders ortamını bozma, saygısızlık, gereksiz itiraz, alay etme, dalga
geçme, küfür, tehdit ve hatta şiddet”
gibi olumsuz davranışlar sergilenmeye
başlamıştır.

Bu davranışlar gün geçtikçe de
artmaktadır. Bunlar eğitim camiamızı, sevgili öğretmenlerimizi üzmekte ve
derinden yaralamaktadır. Buna rağmen öğretmenlerimiz, bu çirkin saldırılara sabretmekte,
öğretmenliğin saygınlığı ve yüklediği ağır sorumluluktan ötürü bu çirkinlikleri
sineye çekmektedir.

Okulun ve öğretmenlerin huzurunu kaçıran
bu öğrenciler nasıl bu hale geldi dersiniz? Ben âcizane gördüklerimden, okuduklarımdan
ve tecrübelerimden bunu iki temel sebebe dayandırmaktayım:

1.İlkokul
döneminde öğrencilerin alması gereken; “değerler
eğitimi”
nin yeterince öğrencilere kazandırılmaması.

2.Bilinçsiz
anne babaların çocuklarını şımartmaları, iyi örnek olamamaları ve yanlış
yönlendirmeleri.

Yıllarca
okullarımızda eğitimden ziyade öğretim öne çıkarıldı. Sınav endişesiyle
çocuklarımız bilgi küpüne dönüştürüldü. “Dürüstlük,
çalışkanlık, adalet duygusu, şükür, yardımseverlik, dayanışma, arkadaşlık,
saygı, sevgi, dostluk, vefa, vb.”
 
değerler önemsiz görülerek ötelendi. Böylece, çok bilen fakat “ukala, kaba, doyumsuz, kıskanç ve mutsuz”
çocuklar çoğalmaya başladı. Ailenin de kötü örnek olmasıyla, okullarda öğrenci
sorunları gittikçe büyüdü.

İlkeli, eğitime sevdalı, okulla işbirliği
içinde, çocuğuna ikinci bir öğretmen olan velilerimiz elbette pek çok. Bu
değerli velilerimize müteşekkiriz. Bu kıymetli insanların hoşgörü ve
anlayışlarına sığınarak itiraf edelim ki; bazı velilerin okula yardımcı olma,
çocuğuna olumlu anlamda(şımartmadan) ilgi gösterme gibi bir dertleri yok.
Böylesi ailelerin çocuklarının rehberi; sokağın,
internetin, filmlerin
kötü örnekleridir.

Unutmamak gerekir ki çocuğun karakterinin
şekillenmesinde; “okul, aile ve sosyal
çevre”
denilen üç önemli saç ayağı vardır. Aile ve sosyal çevreden kötü
örnekler alan çocuk, okula kolay kolay intibak edemez.

Sevginin eksik verilmesi çocuğu edilgen ve pısırık, aşırı verilmesi şımarık, hediyenin, paranın kontrolsüz
aşırı verilmesi de ukala yapar. Çocuk
hayatta dik durmak yerine, herkese diklenmeyi seçer.  İşte bazı okullarımızı bu tip öğrenciler adeta
istila etmiştir. İlgi noktası kendileridir. Öğretmen ve benzeri saygın kişiler
gözlerinde değersizleşmiştir.

Bu tür öğrencilerin anne babaları,
çocuklarının bu olumsuzluklarını beğenirler. Okula, öğretmene yardımcı
olacaklarına, öğretmenin olumlu uyarılarına, değerli uğraşlarına karşı
öğretmenin üzerinde baskı kurarak, çocuklarının taşkınlıklarını savunmayı
seçerler. Bazen bu baskılar siyasi de olabilmektedir.

Bilgisi az, parası çok şımarık kimi
veliler, yanlış tutumlarıyla eğitimin özüne, bilimin gerçeklerine,
öğretmenliğin saygınlığına leke sürmektedirler. Böylesi velilerin çocukları da
elbette ki şımarmakta, yüz almakta, hata ve taşkınlıkta sınır tanımamaktadırlar.

Bu olumsuz ve haksız müdahaleler,
öğretmenin öğrencinin gözünde saygınlığını ve yasal yaptırım gücünü
kaybetmesine, değersizleşmesine yol açmaktadır. Haksızlığa uğrayan dürüst,
saygın öğretmenin motivasyonu sönmekte, şevki kırılmakta, mesleğine ve sisteme
küsmektedir.

İyi ve örnek aile çocukları, okullarında çok güzel bir
okul iklimi oluştururlar.

Güzel bir
okulumuzda teftiş yapmaktaydım. Sorduğum soruların bazılarını öğrenciler
bilememişti. Sınıf başkanı parmak kaldırarak söz istedi. Söz verince:
“öğretmenim sorduğunuz soruların hepsini öğretmenimiz bize öğretmişti.
Fakat biz unutarak bazılarını bilemedik. Kusur bizde. Sizden sınıfımız adına
özür diliyorum”
dedi. Bu
cevap çok duygulandırmıştı beni. Öğretmene defalarca teşekkür ettim. Böyle
öğrencileri olduğu için…

İlimizin bazı okullarına zaman zaman
dostluk ziyareti yapmaktayım. 24 Kasım ve Atlım Lisesi’nde öğrencilerin
davranışlarını gıptayla izlemiştim. Cep telefonlarını bir düzen içinde toplayarak
sınıf sınıf dolaplara koymalarını, velileri ile görüşmek isteyen öğrencilere
müdür yardımcılarının okul telefonuyla candan nasıl yardımcı olduklarını
görünce gerçekten gururlandım. Bu okullarımızın öğretmen, idareci ve velilerine
gönülden teşekkür ediyorum.

Bazı veliler de iyi niyetli
olmalarına rağmen, çocuklarına gerekli ihtimamı ve dikkati göstermemektedir
maalesef. Kimisi kariyer yapma, kimileri kendi sorunları, kimileri de amaçsız
bir yaşamı seçmeleri yüzünden, çocuklarını adeta sokağa ve internete terk
etmişler.

Böylesi velilerin çocukları; uygunsuz
filimler izleyerek, katıldıkları kötü grupların karakterini kaparak, sokağın
olumsuz ortamından etkilenerek, toplumun onulmaz yarası haline gelmektedir. Bu
çocuklar da, tıpkı anne babaları tarafından şımartılarak yanlış yönlendirilen
velilerin çocukları gibi, hem okulun hem de toplumun en büyük sorunlarıdır.

Değerli anne babalar; sebebiniz her
ne olursa olsun, birinci önceliğiniz evlatlarınız olmalıdır. Onlarla ilgilenin,
sevin, zaman ayırın, güzel örnek olun, yanlışlarına sahip çıkmayın,
şımartmayın. Sorunları ile ilgilenin, size açılmalarına fırsat tanıyın. Sokağa
atmayın. İzlediği filmleri, okuduğu kitapları, arkadaş gruplarını kontrol edin.
Bozulmalarına fırsat vermeyin lütfen. Nazik, saygılı ve dürüst olmalarına
çalışın. Bilgi kısmını zaten okul verecektir.

Doğru bir karakter edinmesi sizin
sayenizde gerçekleşecektir. Şimdi az bir zamanı çocuğuna ayırmaktan kaçınan
anne baba, çocuğunun dönüşü olmayan bir girdaba kapılması durumunda, hem çok
üzülecek ve hem de bütün zamanını ona vermek durumunda kalacaktır.

Sevgili öğretmenlerimizin de tüm
gayesi, biricik evlatlarımızı geleceğe hazırlamaktır. Lütfen öğretmenlerimize
yardımcı olalım. Huzurlu ve mutlu olma adına geleceği hep birlikte inşa edelim.
Okullarımız hüzün yerine, hep sevgi ve güzel diplomalar dağıtsın. Bir anne
babanın en büyük mutluluğu, evladı diploma alırken birlikte çektirdikleri fotoğraf
değil midir?

Sevgiyle kalın…