Eğitimde Şiddet Olamaz

99

 

Çocuklar eleştirilmekten,
azarlanmaktan değil, kendilerine güzel örnek olunmasından etkilenirler.”
Thiersch

 

Aksaray’da
bir öğretmenin öğrencisini derslikten çıkararak koridorda tekme tokat dövmesi
vicdanları sızlatmıştır. Bu olay, eğitim camiası başta olmak üzere herkesi
üzmüştür.

Bir
eğitimcinin,  bir eğitim kurumunda;
sevgi, hoşgörü ve güler yüzü seçmesi yerine, şiddete başvurması olacak şey
değildir. Emektar, vefalı, yüreğini koyarak özveri ile mesleğinin yıldızları
olan saygın öğretmenlerimizin içinde böylesine kötü örnekleri sergileyenler
olmamalıdır.

Konunun
sebebi ne olursa olsun, öğretmene bir öğrenciyi dövme hakkı tanımaz. Bu sevgili
öğrencimiz, döven öğretmenin evladı olsaydı, başkası tarafından bu şekilde
hırpalanmasına yüreği dayanabilir miydi acaba?

Okullarımızın
teftişi sırasında, sınıflardan birinde, öğrencilerin uzunluk ölçüleri ile
ilgili kazanımlarını görmek istemiştim. Masanın üzerinde duran 30 cm.lik
cetveli öğrencilere göstererek, “bu nedir” diye sordum. “Cetvel” dediler. “ ne
işe yarar” dediğimde, koro halinde; “onunla öğretmen çocukları döver” diye
cevap verdiler.

Öğretmenimiz
huzursuz olmuştu. Konuyu değiştirerek derse devam ettim. Zil çaldıktan sonra
öğretmenimizle sorunu irdeledik. Eğitim öğretime, sevginin, hoşgörünün, sabrın,
toleransın katılmasını, şiddetin her türlüsünün uzak tutulması gerektiği
üzerinde konuştuk. Çocuklara dürüstlüklerinden dolayı kızmaması gerektiğini de,
söyledim. Konuşmalarımızdan ikna olmuştu. Umarım bu hatasından vaz geçmiştir.

Başka bir sınıf
teftişimde de öğrencilerin gözlerinin içi gülüyordu. Bilemedikleri bazı sorular
için sınıf başkanı söz istedi. Özür dileyerek hatanın kendilerinde olduğunu,
öğretmenlerinin notunu kırmamamı rica etti. Gıpta ettim bu tavırlarına,
öğretmenlerine karşı minicik yüreklerinde taşıdıkları kocaman sevgiye imrendim.
Böyle öğrenciler yetiştirdiği için öğretmenimizi kutladım
.

Öğretmenlerimizin
sorunlarının oldukça çok ve zor olduğu bir gerçektir. Özellikle son yıllarda
öğrenci davranışlarında şaşırtıcı ve çok miktarda sorunlar gözlenmektedir.
Okullar, anne babalardan, diğer paydaşlardan yeterli desteği göremiyorlar.
Ebeveynler bir çocukla baş edemezken, öğretmenler 30, 40, yerine göre daha
fazla mevcutlu dersliklerde stres altındalar. Öğrencilerden, öğretmenlere
tehditler, saldırılar, darplar artmıştır.

Basın
yayın, internet, sokak, öğrencileri menfi yönde etkilemekte, otoriteyi tanımaz,
sorumsuz, saldırgan kılmaktadır. Bu olumsuzluklar öğretmenlerin işini
zorlaştırmaktadır.

Bütün bunlara
rağmen öğretmenlerimiz, kendi evlatları dâhil, yaşamlarında, ve eğitim öğretim
ortamında asla şiddeti kullanmamalıdırlar
. Sadece öğretmenler değil
elbette. Anne babalar, bakıcılar, kreşlerde görev yapanlar vb. çocukla muhatap
olan kim varsa, başta sevgi olmak üzere, sabrı, hoş görüyü, affetmeyi,
merhameti vb. güzel hasletleri gönüllerine yerleştirmeli, çocuk terbiyesinde
şiddet içermeyen bilimsel yöntemleri uygulamalıdırlar.

Çocuklara
vurulan tokadın yerinde güller bitmiyor maalesef. Aksine yıllarca bilinçaltında
korkuya, öfkeye, nefrete dönüşerek topluma negatif yansıyor. Öğretmen de insan,
kızabilir, üzülebilir. Fakat bilgi ve tecrübe birikimlerini, sevgisiyle
birleştirerek bu tavrını, asla eğitim ortamına, çocuklara yansıtmamalıdır.

“Öğretimin
temeli öğrenciyi sevmektir…”
Çocuk eğitiminde en önemli koşul sevgidir. Öğrenciyi sevmeyen, rakip gibi gören öğretmenlerin, “Niçin
bu okulda öğrenciler beni sevmiyor?

diye şikâyet etmeye hakkı yoktur.

Kendini ve hayatı seven, iyimser, iyiye, güzele ve değişmeye açık bir
öğretmen çocukları fark eder, ilgilenir, yüreklendirir. Onları bağışlar, kin
gütmez, kaprisli davranmaz. Hepsinin kalplerinde bir hazine taşıdığını,
kapısının sevgi anahtarıyla açılabileceğini bilir.

 Kin, nefret, öfke ve şiddet in olduğu yerde sevgisizlik ve korku
hâkimdir. İnsan sevmediği ve korktuğu yerden öğrenmek bir yana hızla
kaçar.  “Demokrasi, insana saygı, doğa ve
çevre bilinci, ulusal ve evrensel değerleri benimseme
gibi birçok
haslet sevginin egemen kılındığı ortamlarda gelişir.

Öğrencinin başarılı olabilmesi için; dersi sevmesi,
dersi sevebilmesi için öğretmeni sevmesi, öğretmeni sevebilmesi için de
öğretmenin öğrenciyi sevmesi gerekir. Öğrenciyi azarlamak, aşağılamak, hata
yaptığı zaman yerin dibine batırmak, arkadaşları arasında küçük düşürmek asla
doğru değildir.

Çocuğu; “benliğine
güvenen, sevgi dolu, çağdaş, çalışkan, iyimser, paylaşımcı ve dürüst kişilikli”

olarak yetiştirmek okulun ortak ilkesidir.
“Eğitimin mayası sevgi ve şefkattir. Eğitim sevgiyi
öğretmeli ve sevgiyle yapılmalıdır.”

 Sevgi çocukların can suyu ve yaşama
sevincidir. Onlar, sevgiyle gerçek anlamda büyür ve sevgiyle eğitilebilirler.
Çocuk sevgi gördüğü kişiye bağlanır, onu dinler, onun gibi yaşamaya çalışır.

Kişiler arası ilişkiyi, barışı,
güveni, fedakârlığı hoşgörüyü, başarıyı oluşturan önemli özelliklerden biri
sevgidir. Sevginin olduğu alanlarda yenilikler, güzellikler ve başarılar
vardır. Çocukları sevenler ve mesleğinde üretken olanlar her zaman başarılı
olmuş, engelleri aşmışlardır.

Böylesi
bazı kötü örnekler olsa da, gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki
öğretmenlerimizin büyük çoğunluğu şiddet türlerinden uzak, sevgiyle yoğrulmuş
özverili bir yürekle görevlerini sürdürmektedirler. Eli öpülesi, kıymet
biçilemeyen gönül insanlarıdır O’nlar. Okulları ziyaret ederseniz, öğrencilerin
sevinç çığlıklarında, mutlulukla bakan gözbebeklerinde mutlaka öğretmenlerini
görürsünüz.

Diyeceğim
o ki, çok az da olsa, eğitim kurumlarında artık şiddetin en hafifine bile
rastlanmasın. Anne babalar üzülmesin, çocukların yaşama sevinci solmasın.
Çocuklar geleceğimiz, nadide çiçek O’nlar. Hiç solmasınlar, üzülmesinler,
kırılmasınlar.

Gelin
hep birlikte serpilmelerine, güzel kokular saçmalarına, gülümsemelerine katkıda
bulunalım. O’nlar vefalıdır, verdiklerimizin karşılığını katbekat bize geri
öderler.

Sevgiyle
kalın…