Türkiye Cumhuriyet tarihinin en derin
ekonomik buhranını yaşıyoruz. Vatandaşların büyük
çoğunluğu gittikçe artan bir yoksulluk ve önceki standartlarının
nimetlerinden yoksunluk hissi içinde. Ekonominin makro dengeleri
önceki dönemlerde yaşanan krizlerde görülenden daha bozuk.
Bütün dünya paraları karşısında değer
kaybeden Türk lirasının değeri adeta serbest düşüşe geçti. Merkez
Bankası enflasyon ve kurları kontrol edemiyor. MB rezervleri eksi
35 Milyar dolar mertebesinde.
AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002’de 1,67
TL vererek 1 dolar alabiliyorduk. Şimdi 10 TL vermek gerekiyor. 1,66 TL vererek
aldığımız 1 Euro için ise 11,5 TL ödemek zorundayız.
Bu durumda ülkeyi yöneten ben olsam mahcup
olur, mazeret beyan eder veya özür dilerdim. Ama O bu muazzam çöküşü bir başarı
gibi pazarlama derdinde.
“Biz ekonominin kitabını evelallah
yazdık, yazmaya devam ediyoruz.”
Bu sözün sahibi 19 yıldır ülkeyi yöneten, ekonomiyi
de tek başına yönlendiren CB ve AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan.
Son zamanlarda “ben ekonomistim” diye
başlayan cümleler kuruyordu. Her ne kadar diplomasını kimseye göstermemiş
olsa da beyanına inanmak durumunda idik.
Şimdi birkaç basamak daha atlayarak kendini
bile aştı. “Ekonominin kitabını yazdık” demek suretiyle, müthiş bir
özgüveni olduğunu gösterdi. “Evelallah” kelimesiyle güçlendirerek
ekonomi ve siyaset dünyasına meydan okudu. (Böyle bir özgüven Nobel ödüllü
ekonomistlerde bile yoktur.)
**************************************
Yazdığı Ekonomi Kitabının İçeriği
R. Tayyip Erdoğan’ın yazdığını söylediği
ekonomi kitabı henüz yayımlanmadı. Basılırsa içeriğinde olabileceğini düşündüğüm
bazı bilgiler var. Kitabın bazı bölümlerine dair birkaç tahminde bulunmayı
deneyebilirim.
****
Enflasyon Nasıl Kontrol Edilir? “Ekonomist
Erdoğan’ın” bu konuda uyguladığı iddialı projelerinin bazılarının teorisi ve
pratiğinin bu kitapta yer aldığından veya alacağından eminim.
Bütün sene satabilmek için “depolarda patates,
soğan istifleyen üreticilere” karşı yapılan baskınlar, önünde “varlık
kuyruklarının” oluştuğu seyyar Tanzim Satış mağazalarının kurulması dünyaya
örnek olacak nitelikte sayılacaktır.
6 zincir mağazaya 2,7
milyar TL ceza keserek, bunların “fahiş fiyat etiketlerine”
katkısını sıfırlamak çok dahiyâne bir uygulamadır.
TÜİK’e göre Ekim 2021 tüketici fiyatları %108
artış göstermiş. Ama aynı dönemde üretici fiyatlarındaki artış oranı %203
olmuş. Meğer marketlerimiz daha önce 100 TL’ye satın aldığı ürünün fiyatı 300
TL’ye çıkmasına rağmen ürünü hala 200 TL’ye satıyormuş. Bu “kahraman marketlere”
ceza yazılması TÜİK’e inancı zayıflatsa da, cesur bir iktidarımızın olduğunu
gösterir.
Aslında TÜİK’in enflasyonu yüzde 19,9’da
tutabilmesi müthiş bir başarı(!) hikayesidir. Gerçi enflasyonu kontrol
etmek hükümetin ve Merkez Bankasının görevi ama olsun. “Enflasyon size uymazsa,
enflasyon rakamlarını size uydurmak” gibi bir projenin uygulayıcısı TÜİK’in bu
başarısını herkes kıskanacaktır.
****
Yap İşlet Devret Projeleri:
Erdoğan Çanakkale Köprüsü için yapılan törende YİD projelerini savundu. 2,4
milyar Euro’ya çıktığını söylediği bu köprü için 6,5 milyar Euro ödeme
yapılacak.
Bu finans yöntemiyle yapılan diğer köprüler,
otoyollar, havalimanları ve şehir hastaneleri de devletin kredi bulup
yaptırması usulüne göre 4-10 kat yüksek maliyetle yapılıyor. Bunlar için
verilen yüksek garantiler karşılığı getirisi yetmediğinden her yıl milyarlarca
lira Hazineden ödeme yapılıyor. Bu sene 65 milyar lira civarında ödeme
yapılacak.
Sadece şehir hastanelerinin 25 yılda
kamuya getireceği yük 142,4 milyar doları bulacak. Bir şehir
hastanesinin 25 yıllık maliyetiyle 1200 yatak kapasiteli yaklaşık 29 hastane
yapılabiliyor.
Bu maliyetlerle yaptırılan şehir hastaneleri
daha çok kâr etsin diye şehir içlerinde halka kolay ve kaliteli hizmet sunan
hastanelerin kapatılması da müthiş bir zekâ ürünü olsa gerek.
****
Milletin Zenginleşmesi:
Bir ülkeyi yönetenlerin başarısı öncelikle halkının refahını yükseltmesi ile
ölçülür.
Vladimir Putin 2000 yılında Rusya Devlet
Başkanlığına seçildiğinde 260 milyar dolar ekonomik büyüklük ile 20. sırada bir
ülke devralmıştı.
Dünya Bankası verilerine göre, 2019 yılı
itibariyle Rusya 1,7 trilyon dolar GSYH büyüklüğü ile artık dünyanın 11. büyük
ekonomisi durumuna geldi.
19 yıldır ülkemizi yöneten ekonomist
Erdoğan 2013’te 958 milyar dolara ulaşan milli gelirimizi 2020’de 720
milyar dolara düşürme başarısını(!) gösterdi. Dünya ekonomileri büyüklük
sıralamasında uzun yıllardır 16-17. sıralarda olan Türkiye 21. sıraya düştü.
2002 yılında Romanya, Bulgaristan,
Litvanya, Letonya, Rusya ve Polonya gibi ülkelerde ortalama kişi başına
yıllık gelir (dolar bazında) Türkiye’nin altında iken, 2020’ye geldiğimizde bu
ülkeler bizi geçti.
2000 yılında yüksek katma değerli teknolojik
ürün ihracatının, toplam ihracat içindeki payı yüzde 6 iken, 2020 yılında yüzde
3’e düştü… İhracatın kilogram değeri 1,57 dolardan 1 dolara geriledi. Bu
veriler gelişmiş bir ülke olamadığımızı ve gerilemekte olduğumuzu gösteriyor.
Türk-İş ve TÜİK verileri birlikte dikkate
alınarak, Türkiye’de 2018 yılında açlık sınırı altındaki kişi sayısı 10 milyondu.
Açlık sınırın üzerinde olup yoksulluk sınırı altında olan kişi sayısı ise 42,7
milyon idi. Bunlar salgın öncesinin rakamları. 2021 yılı rakamlarının daha
da kötü olacağı kesin.
“Asrın liderimiz”
her ne kadar milletimizi 8 yıldır sürekli fakirleştirmekte ise de Putin
gibi halkını zenginleştiren, ekonomisini büyüten bir dünya lideriyle kanka
olmasından gurur duyuyoruz (!).
Erdoğan’ın kitabında “faiz sebep,
enflasyon sonuçtur” tezini geniş bir bölümde anlatmış olacağını
düşünüyorum. Okuyunca “MB’nın 128 milyar dolar rezervi nerede? sorusunun
cevabını da öğrenmiş oluruz.
Erdoğan’ın yazdığı ekonomi kitabı çok faydalı
olabilir. Ama son sözünde “aman benim gibi yapmayın” notu olursa…