Selçuklu
İmparatorluğu (1040-1308), Türklerin; Hun İmparatorluğu (MÖ 209-MS 567),
Göktürk Cihan Devleti (552-840), Karahanlılar (840-1212)’dan sonra kurduğu
geniş topraklara sâhip, uzun yıllar târih sahnesinde kalabilen dördüncü büyük
siyâsî yapılanmadır.
Oğuzhan
Cengiz, 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 144 sayfalık eserinde; 1040 yılında
kurulup 1157 yılında Sultan Sencer’in vefatı ile dağılan Büyük Selçuklu
İmparatorluğu’nu, Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluş safhasındaki
gelişmeleri, Haçlı Seferleri ile mücâdeleleri, 1077 yılında Süleyman Şah
tarafından kurulan Anadolu Selçukluları Devleti’ni, O’nun şehid oluşunu,
Birinci Kılıç Arslan’ın yönetimi ele almasını ve 1308 yılında İkinci Gıyâseddin
Mesut’un ölümü ile Anadolu Selçuklu Devleti’nin târih sahnesinden silinmesini,
akılda kolayca yer edecek cümlelerle anlatıyor. Târihin akışı içerisinde önemli
hiçbir olay ihmal edilmiyor.
Eserin son
bölümlerinde Anadolu Selçklularında devlet yapısı, Atabegler ve Atabeglikler,
hakkında bilgi veriliyor. Lise öğrencilerine Selçuklu târihi hakkında bilinmesi
gereken her türlü bilgiyi veren kitap, Türk târihine meraklı olup da
teferruatlı metinleri okumaktan sıkılan okuyucuyu da tatmin edecek yapıdadır.
Büyük Fâtih Alparslan
Büyük Fâtih
Alparslan, sâdece Anadolu’nun kapılarını açmakla kalmamış, İstanbul’un fethinin
de alt yapısını oluşturmuştur. Oğuzhan Cengiz, 13,5 x 21 santim ölçülerindeki
166 sayfalık eserine, yazdığı ‘Önsöz’e, dikkatlerden kaçan bu büyük hakîkati belirterek
başlıyor. Önsöz’de dikkat çeken başka bilgiler de var: ‘Osmanlı Devleti’nin de
zeminini hazırlayan Alparslan’dır. Ancak Osmanlı kroniklerinde Malazgirt
Savaşı’na dâir kayıtlar yer almaz. Müneccimbaşı’nın Sahafiyü’l-Ahbâr*’ındaki
bilgi de sâdece üç dört satırdır. 23 Temmuz 1908 târihinde ilân edilen İkinci
Meşrutiyet’ten sonra millî uyanışla birlikte bahsedilmeye başlanmıştır.
Eserin birinci
bölümünde Alparslan’ın hayatı, ikinci bölümde Alparslan’ın taht mücâdelesi
hakkında bilgiler yer alıyor. Bu mücâdele çok çetin geçti. Sonrasında yeni ve
daha zorlu şartlarla karşılaştı. Selçuklu hükümdârı Tuğrul Beğ, Abbasi Halifesi
Kaim biemrillah ile 1058 yılında yaptığı anlaşmaya, halife dînî otorite, Tuğrul Beğ ise siyâsî ve
askerî lider olacaktı. Halife, Tuğrul Beğ’in 1063 yılında vefatı üzerine
Selçukluların bütün yetkilerini iptal ettiğini açıkladı. Halkın ayaklanması
sebebiyle çıkan karışıklıklar, Sultan Alparslan’ın müdâhalesi ile Hutbenin
Alparslan adına okunmasının kabul edilmesi üzerine 1064 yılında bastırılabildi.
Hemen ardından vezirlik çekişmesi yaşandı. Bu meseleyi de kendi görüşleri
istikametinde neticeye bağladı.
Bu gaileleri
hallettikten sonra, babası Çağre Beğ’in başlattığı Anadolu akınlarına devam
etti. Oğlu Melikşah da babasına yardımcı oluyordu. Akınların semeresini de 1071
yılında alındı.
Bütün bu
olaylar, mâcerâ romanlarını andıran heyecanla sayfalarda yer alıyor.
Alparslan’ın Bizans ile mücâdelesinde, 1890-1915 yılları arasında Osmanlı
Devleti aleyhine hareket eden
Ermenilerin Selçukluların safında yer alması, satır aralarında ibretle
okunuyor.
Bu bilgiler 90
adet kaynağın incelenmesiyle elde edilmiştir. Eserin son 7 sayfasında, kitapta
adı geçen şahıs isimleri dizini bulunuyor.
2000 yılında
kurulan Bilgeoğuz Yayınları ‘Büyük Fâtih
Alparslan’ isimli eserle 1070. Kitabını okuyucuya sunmuş oluyor.
……………………….
*‘Müneccimbaşı Târihi’ olarak da anılır. Yazarı
Müneccimbaşı Ahmed Dede’dir. Arapçadan Türkçeye İsmâil Erünsal tarafından
çevrilmiş, 197? yılında, Tercüman Gazetesi’nin 1001 temel eser dizisinden
yayınlanmıştır.
Safahât – Mehmet Âkif Ersoy
14 X 22 santim
ölçülerinde, sert kapalı cilt içerisinde 573 sayfalık eser, Oğuzhan Cengiz tarafından yayına
hazırlanıp Haziran 2021’de okuyucuya sunuldu.
Eserin
editörlüğünü üstlenen Dr. Cengiz Zengin,
‘Önsöz’ başlığı altında şu bilgileri
veriyor:
Mehmet Âkif deyince, bütün şâirleri bir
tarafa, Âkif’i bir tarafa ayırmamız gerekir.
Âkif, millî hassasiyeti yüksek samimî bir
Müslümandır
Millî Mücadele’yi desteklemek için Ankara’ya
geçmiş ve İstiklâl Marşı’nı yazmıştır.
İstiklâl
Marşı, hiçbir şiiri olmasa bile başlı başına O’nu ‘Mehmet Âkif’ kılan bir
olgudur.
Kaldı ki, her bir şiiri birer manifesto,
birer hayat düsturudur.
Âkif’i
diğer şâirlerden ayırın asıl özellik de O’nun bu ‘düsturlar manzumesi’dir.
Âkif, zevk için değil, hayata teşne ruhun
doyumu için okunur.
Öyle
bir zamanda yaşadı ve yazdı ki, herkes Âkif’te, fikrî problemini çözecek bir
dokuyu mutlaka bulur.
Safahât, ilk defa Nisan 1911’de 272 sayfa
olarak yayınlanmıştır. Bu kitapta yer alan şiir 42’dir. Bir şiiri de önsöz
yerine konmuştur ve başlıksızdır. Safahât’taki şiirler kendisinin yayınına
öncülük ettiği, Türk fikir hayatında müstesnâ yeri olan ‘Sırat-ı Müstakim’ dergisinde çıkmıştır. Sırat-ı Müstakim, sonra
yayınına Sebilüreşad olarak devam etmiştir.
Birinci kitap Safahât, 44 şiirdir ve tamamı
3084 mısradır. Âkif’in sağlığında, 1918 ve 1928’de basılmıştır.
Safahât’ın ikinci kitabı, ‘Süleymâniye Kürsüsünde’ önce, 1912’de,
Sebüürreşad’da dokuz bölüm olarak yayınlanmıştır. 1002 mısradır. 1916, 1918 ve
1928’de de basılmışür.
Safahât’ın üçüncü kitabı, ‘Hakkın Sesleri’ dir. 10 şiir ve 482 mısradır.
1914, 1918, 1928’de basılmıştır. Dördüncü kitap ‘Fâtih Kürsüsünde’, 1692 mısradır. Tek şiirdir. 1914’te üç, 1924’te
dört baskı yapılmıştır. Beşinci kitap ‘Hatıralar’,
10 şiirdir ve tamamı 1314 mısradır. 1917,1918 ve 1928 baskıları vardır.
Altıncı kitap ‘Âsım’, 2292 mısradır. 1924 ve 1928 baskıları vardır.
Yedinci
ve son kitap ‘Gölgeler’, 41 şiirdir.
Tamamı 1374 mısradır. 1933 yılında Mısır’da basılmıştır.
Safahât’ın tamamı bir arada, Lâtin harfleriyle
ilk defa 1943 yılının sonunda yayınlanmıştır.
Mehmet Âkif,
İstiklâl Marşı başta olmak üzerine, birçok şiirini Safahât’a almamıştır. Bu
şiirlerden bazılarını Bilgeoğu Yayınları baskısının son sayfalarında yer verilmiştir.
Safahât a girmeyen ‘Berlin Hatıraları’ şiirinin bir bölümü de bu baskıda bulunmaktadır.
Âkif, dönemin şartlan gereği,
zamanımızda hiç kullanılmayan Arapça, Farsça kelimeler ve terkipler
kullanmıştır. O terkiplerin açıklamalarına da kitapta yer verilmiştir. Her
manzumenin bilinemeyecek, açıklanmaya muhtaç kelime ve terkiplerini o şiirin
altındadır. Değişik şiirlerde kullanılan aynı kelimeye, farklı anlamlar
yüklendiği görülmektedir.
‘Önsöz’den sonra 13-30.
Sayfalarda, ‘Mehmet Âkif Ersoy’un Hayatı
ve Edebî Kişiliği’ başlığı altında önemli bilgiler veriliyor.
BİLGEOĞUZ
YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B
Cağaloğlu, İstanbul. Tel: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64 Whatsapp
hattı: 0.553-129 86 86 E-posta: bilgekitap@gmail.com WEB: www.bilgeoguz.com
OĞUZHAN CENGİZ 19 Mayıs 1959 tarihinde İstanbul’da Bilgeoğuz Yayınları’nın sâhibi olan Oğuzhan 2020 yılına kadar 1000’den fazla kitap ESERLERİ:
|
DERKENAR:
‘Kitâbiyat’a Bir Mektup Var! Çoook |
SADIK KEMAL TURAL <turalsa1771@hotmail.com> |
29 Temmuz 2021 10:50 |
|
Alıcı: OĞUZ ÇETİNOĞLU |
||
|
KUŞBAKIŞI
HZ.
PEYGAMBER’İN VEDÂ HACCI HUTBELERİ
Sempozyum
Tebliğleri / 2-3 Kasım 2019
Türkiye Millî Kültür
Vakfı, kuruluşunun 50. yılı vesilesiyle düzenlediği sempozyumda sunulan
tebliğleri, Diyânet İşleri Başkanlığı’nın katkıları ile, 16 X 23,5 santim
ölçülerinde kuşe kâğıda basılı 405
sayfalık kitap hâlinde yayınladı.
Vakıf Başkanı Prof.
Dr. Salih Tuğ, Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, Diyânet İşleri Başkanı
Prof. Dr. Ali Erbaş’ın protokol konuşmaları, İslâm Düşüncesi Enstitüsü Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Görmez’ın konferansından sonra Prof. Dr. Nâil Yılmaz
Başkanlığında, Dr. Mustafa Özel, Prof. Dr. Recep Şentürk, Prof. Dr. Ali
Bardakoğlu ve Prof. Dr. Cağfer Karadaş’ın iştiraki ile Birinci oturum
gerçekleştiriliyor. Tebliğ konuları: Vedâ Haccı Hutbelerinde İktisat Ahlâkı,
Veda Hutbelerinde İnsan Hakları, Veda Hutbelerinde Hukuk, Vedâ Hutbelerinde
Kulluk Bilinci.
Prof. Dr. Hûriye
Martı başkanlığındaki ikinci oturumun tebliğ sunucuları ile konuları: Prof. Dr.
Mustafa Sabri Küçükaşçı: Mekke’deki Dînî Görevler. Prof. Dr. Mustafa Fayda:
Câhiliye Araplarında Takvime Müdâhale. Prof. Dr. Adnan Demircan: İslâm’dan Önce
Araplarda Hac. Prof. Dr. Cengiz Kallek: Hac ve Ticâret İlişkisi.
Prof. Dr. Adem Apak
Başkanlığındaki Üçüncü Oturum: Prof. Dr. Halit Özkan: Hadis ve Târih
Kaynaklarında Vedâ Hutbesi Rivayetleri. Prof. Dr. Ahmet Özel: Hz. Peygamber’in
Haccı ve Umreleri. Prof. Dr. Ahmet Önkal (merhum) – Prof. Dr. Bünyamin Erul:
Hz. Peygamber’in Tebliğ Yükümlülüğü Açısından Vedâ Hutbeleri. Dr. Öğr. Üyesi M.
Kâmil Yaşaroğlu: Hitâbet ve Belâgat Özellikleri ile Vedâ Hutbeleri. Doç. Dr. M.
Suat Mertoğlu Başkanlığında Dördüncü Oturum: Prof. Dr. Zekeriya Güler: Dinin
iki Kaynağı: Kuran ve Sünnet. Doç. Dr. Ülfet Görgülü: Vedâ Hutbesi Ekseninde
Âilede Haklar ve Sorumluluklar. Prof. Dr. Âdem Apak: Müminlerin Kardeşliği.
Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı: Vedâ Hutbelerinde Ahlâk İlkeleri.
Değerlendirme: Oturum
Başkanı Doç. Dr. M. Suat Mertoğlu. Konuşmacı Prof. Dr. Adem Apak, Doç. Dr. Hâlit
Özkan.
TÜRKİYE
MİLLÎ KÜLTÜR VAKFI:
Nişanca Mahallesi, Fethâne Caddesi,
Kızıldeğirmen Sokağı Nu: 1 Eyüpsultan, İstanbul.
Telefon: 0.212-417 64 78 Belgegeçer:
0.212-417 61 85 e-posta: bilgi@üktv.odg.tr // www.tmkv.org.tr
OSMAN GAZİ OĞLU
ORHAN GAZİ
Orhan Gazi, üç kıtaya yayılan cihan ülkesi, Devlet-i
Aliyye’nin, yâni Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahıdır. Babası, Devletin
kurucusu Osman Gazi’den devraldığı mesuliyetin idrakinde olan Orhan Gazi, bu
sorumluluğun hakkını vermiş ve daha babası hayatta iken Bursa’yı fethedip
başkent yapmış, Avrupa kıtasına ilk defa o asker çıkarmış, civar illeri
fethederek Osmanlı Devletini büyütmüştür.
Orhan Gazi ile Osmanlı Devleti sistemleştirilmeye
başlanmış, muhtelif müesseleler ve teşkilât kurularak, Devlet’in önü
açılmıştır. Yapılan imar ve ihya çalışmaları ile Osmanlı şehirleri, câzibeli
birer ticâret ve sanat merkezi hâline dönüşmüştür. İlk Osmanlı parası olan akçe
sikkelerini bastıran, ilk vezir tâyin eden, Başşehir Bursa’ya bağlı sancaklara
kadılar tâyin eden ve civardaki beylikleri Osmanl