Türkiye’nin ve Dünya’nın önüne
dikilen virüs salgını binlerce insanı ölüme sürüklüyor. Bu virüs katliamına
karşı alınacak tedbirlerde insanlarımızın sağlık ve hayatı mı; yoksa para,
menfaat ve tatil konusu mu öne çıkıyor sorusu aklı karıştırıyor. Bazı çelişkili
tedbirler de alıyoruz. Doğruları yerine getirirken anlaşılmaz iç ve dış
baskılarla gevşemelere de gidiyoruz.
Bunların başında ara verilen futbol
maçlarının sürdürülmesi geliyor. Aslında futbol dâhil bütün federasyon
başkanları seçim görüntülü tayinlerle değil, doğrudan seçimle gelmelidirler. Müteahhitlerin,
korunan ve kollanan isimlerin yeri kendi mesleki alanları olmalıdır. Önce
seyircisiz daha sonra da Temmuz ayında seyirciliye geçecek olan futbol maçları
büyük risklerle doludur. Sürekli haklı olarak maskeden, fiziki mesafeden ve
hijyenden bahsediyoruz. Seyircisiz maçları oynatmak, futbolcular arasında fiziki
mesafenin korunmasını sağlayamaz. Futbolcular topa girmeyip fiziki mesafeyi
koruyamazlar. Fiziki mesafenin korunması ancak maçların açılışında ve İstiklal
Marşı’nın söylenmesinde olabilir. Futbol federasyonu başkanının hasta olacakları
ayırır maçlara yine devam ederiz ısrarını anlamak zordur. Bunun anlamı ölenler
ölür kalanlar bizimdir anlayışıdır. Oysa sporcular dâhil her vatandaşımızın
sağlığı ve hayatı korunmak durumundadır. Yanlış yönetim dolayısıyla kulüplerin
dağ gibi yığılan ekonomik sorunlarının suçlusu vatandaş değildir. Kulüpleri
kurtarmak için seyircili maçlara geçmek kadar kaybettiğimiz dört binden fazla
vatandaş bizi düşündürtmelidir. Bunun acısını duymaya mecburuz. Bundan dolayı
tedbirlerde gevşemek son derece yanlıştır ve erkendir.
Camilerin
tekrar ibadete açılması da erken düşünülen bir konudur. Camilerin ibadete
geçici olarak kapatılması gayet tabi üzücüdür.
Ancak İslam akıl ve mantık dinidir. Siyasi beklentiler uğruna
doğrulardan taviz verilmemelidir.
Üçüncü dikkat
çeken bir gevşeme de AVM’ler konusudur. İç ve dış baskılar olsa da doğru
tedbirlerden dönmemek gerekir. İleride yanlıştan dönülse bile; virüsün
bulaştığı insanlarımızı nasıl kurtaracağız? AVM’lerde göstermelik tedbirler de
çözüm değildir. Para ve sermaye insan hayatını ve sağlığını teslim almamalıdır.
AVM
gerçeğini iyi değerlendirmek durumundayız. Satın alma gücü zaten düşük olan
vatandaşlarımız belirli mağazaların dışında alış veriş yapamamaktadır. Genellikle
üst gelir guruplarına hitap eden AVM’lere cesaret edip girememektedirler.
AVM’ler gezme ve boş zaman değerlendirme kapsamına girmiştir. AVM’ler bilhassa
geçici sığınmacıların kışın yakıt masrafı yapmadan ısındıkları, yazın ise
serinledikleri birer mekân haline gelmişlerdir. Vatandaşa sosyal mesafeyi
koruyun, kalabalıklardan kaçın derken AVM’leri sınırlı da olsa açmak bir
çelişkidir. Bunun faturası büyük olabilir.
Bir başka
konu da okulların açılmasıdır. Yapılan açıklamalara göre, öğrencilere birinci
dönem esas alınarak notlar verilecek ve değerlendirme yapılacaktır. Üstelik
isteyen veli çocuğunu okula göndermeyebilecektir. Acaba bu göstermelik okul
açılışı özel okulları karşılaşabilecekleri mali yükten kurtarmak için midir? Okulların
açılışı, virüsü evlere davet etmiş olacaktır. Bugüne kadar alınmış gerekli ve
doğru tedbirlerin boşa gitmemesi için gerekenler yapılmalıdır. Türk Milletini
bu kadar yakından ilgilendiren hayati bir konuda tıpçılarımızın dışında gerekli
tepkinin gösterilmemesi de dikkat çekmektedir. Tehlikeyi uzaktan seyredenler
hala hayati konularla değil teferruatla ve birbirleriyle uğraşmaktan bir türlü
vazgeçememektedirler. Olumlu ve iyimser hava yaratabilmek gayet tabii ki
gereklidir; ancak toplumu bekleyen büyük tehlikeyi de görmemezlikten gelemeyiz.