Filistin Nasıl Kurtulur? (2)

202

“Hiçbir kimse diğerinin günahı (suçu) ile günahkâr (suçlu) olmaz.” (İsra: 15)

Anlamına gelen: “Ve la teziru vaziretün vizre uhra.”

Âyetine zıt bir anlayışla haklıyken,

Kendilerini haksız duruma düşürmüşlerdir.

Çünkü İslâm’da gaye için her şey meşru değildir.

Mesela, babanın suçundan oğul;

Oğulun suçundan baba, sorumlu tutulamaz.

Nerde kaldı ki, İsrail askerlerinin katlinden dolayı;

Sıradan bir İsrail vatandaşı suçlu sayılsın da, hayatına kastedilsin!

Hayır değerli okur, hayır! Bu davranış İslâm’a uygun değildir. İslâmi olamaz da.

Çünkü dava İslâmi olduğu gibi, ona götürecek, ona ulaştıracak yol da hak olmalı.

Yani hem haklı, hem de hak yolda olmalı.

Aksi takdirde dava akîm ve sonuçsuz kalır.

Hem de dava, kendi elimizle zora sokulmuş olur.

“Gaye için her şey meşrudur! Her şey mübah ve her şey yapılmalıdır” düşüncesi;

Makyavelist ve Materyalist bir bakış açısıdır.

Kesinlikle İslâmi değildir.

İslâm’da böyle bir anlayış tarzı yoktur.

Nitekim:

“Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir.

Göz ise maneviyatta kördür.” denilmiştir.

Filistinli kardeşlerimiz, bu yanlış metot ve usûlü uygulamakla;

İsrail’e istediği fırsatı vermiş oluyorlar.

Zaten maddeten çok kuvvetli bir orduya ve imkânlara sahip olan İsrail’in;

Ekmeğine yağ sürmüş oluyorlar.

Âdeta kendi bindikleri dalı kesmiş bulunuyorlar.

Mazlum ve masumken, dünyada terörist damgasını yiyerek gözden düşmelerine;

Bizzat kendileri önayak olmuş oluyorlar.

Öncelikle bu yanlış metottan vazgeçip caymalılar.

Nitekim Arap devletlerinin, Filistin davasında geri durmalarının sebeplerinden biri de,

Filistinlilerin bu yanlış davranışları yüzünden olsa gerek.

Bir an evvel haklı davalarını içinden çıkılmaz hâle dönüştüren;

Bu İslâm dışı terör hareketlerini ve intihar eylemlerini bir tarafa bırakmalıdırlar.

Çünkü hayırlı amaçlar yolunda, haram araçlar kullanılmaz.

Kullanılsa, amaçlar hayırsız ve sonuçsuz kalır. Unutmayalım ki:

“Kem âletle, kemâlât olmaz.” Evet:

“Bütün (bu) felâketlerin, helâketlerin (yok oluşların) menbaı (kaynağı);

Cehalet (ve bilgisizlik)dir.

Cehaletin menbaı da dalâlet (sapkınlık)tır.”

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Filistin’in kurtuluşu;

Öncelikle, Filistinlilerin bazı Filistinlilerden kurtuluşundan geçiyor.

Demek ki,

Filistinlim kurtuluşa, hak davasına, ancak;

Hak yoldan gitmekle ulaşacaktır inşâllah.

Kaldı ki,

Filistinlilere düşen sadece Hak yolda olmaktır.

Başarıya ulaştırıp ulaştırmamak ise,

Hakk’ın bileceği bir iştir vesselâm.

 

 

Önceki İçerikMüslüman Milletlerin Geri Kalış Nedenleri
Sonraki İçerikTahlil Laboratuvarlarındaki gelişmeler ve Yenilikler;
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.