Üst üste sorunlarla karşılaşan kimi siyasetçilerin “gündem değiştirme” eylemlerine dair iki örneği birlikte yaşadık!
ABD’nin başına gelmiş beklide en ilginç, en “cins” Başkan örneği olan Trump, zor günler yaşıyor! “Rusların, Trump lehine ABD Başkanlık seçimlerine müdahil oldukları” iddiası soruşturuluyor! Soruşturmanın “tanık” sandalyesinde Trump’a 23 gün dayanabilen eski “Ulusal Güvenlik Danışmanı” Michael Flaynn oturuyor!
Trump zorda ve gündem değiştirmek zorundaydı!
İsrail, 1980’den bu yana “Kudüs’ü Başkent ilan etmek” rüyası vardı!
Şimdi, “Küresel düzenin siyasi tetikçisi” olan ABD’nin “Başkanı” sıfatıyla, Trump’ın – sanki buna yetkisi varmış gibi- tek başına “Kudüs İsrail’in başkentidir” demesi, dünyayı ayağa kaldırdı!
Bu olayın tepkileri, Müslüman dünyasında giderek derin yaralar açacak. “Radikalleşme” ve ölümcül eylemler yaşanacak. Ama Trump bu yangının “kundakçısı” olarak siyasal çıkar sağlayabilecektir!
İşin bir başka yönü de şudur;
Küçücük İsrail, bütün çevresi Müslüman ülkelerle çevriliyken, nasıl oluyor da her siyasal eyleminden başarıyla çıkabiliyor?
İsrail, toprak boyutu ile küçük ama “Ekonomik, bilimsel, teknolojik, kültürel ve siyasal açıdan” çok güçlü!
Ne yazık ki, Müslüman ülkeler bu gerçeği görmüyor, göremiyor! Çünkü, Müslüman ülkelerin hemen tamamında siyasi iktidar sahipleri çok zengin, halk ise; “Çok yoksul, cahil, mesleksiz, bilim ve teknolojiden yoksun!”
“Ulusal gücün yoksa, uluslar arası siyasette hükmün yoktur!”
Müslüman dünyası, “din adamı” kılıklı sahtekârlardan ve cehaletten kurtulmadan insanca bir yaşam mümkün değildir!
Bugün Trump, yarın bir başka “ahlak yoksunu siyasetçi” çıkar, yeni yangınlarla Müslüman dünyasını yakar!
Ya Lozan?
AKP Genel Başkanı Erdoğan, Lozan tutanaklarını okudu mu bilmiyorum. Rahmetli hocam Seha L.Meray, 7 büyük boy ciltte bu tutanakları yayımlamıştı. (SBF yayınları) Bizim de ders konumuzdu.
Belirli bir siyasal grup, “Lozan’ı bir hezimet” olarak görür! Erdoğan da hep böyle görmüştür! Yumuşatılmış bir dille; “Bize Sevr’i dayattılar, Lozan’a razı etiler” demişti! Son olarak, Lozan’ın 94. Yıldönümünde; Lozan’ı “Cumhuriyetimizin kurucu belgesi” olarak kabul etmişti!
Komşumuz Yunanistan’ı ani ziyaretinde ana konunun “İşgal edilmiş 18 Türk adası” olacağını umut ederken, sayın Cumhurbaşkanımız aniden ortaya LOZAN’ı koydu!..
Medya ordusunun önünde;
“Lozan’da anlaşılmayan ince konular var, güncellenmeli” diye, bir emrivaki ile Yunan meslektaşına sözü atıverdi!
Yunanistan Cumhurbaşkanı şaşkındı!
“Uluslar arası Siyasetin kuralları” böyle bir yöntemle tanışmıyordu henüz! Böyle bir giriş ve yöntemle bu konuda “sürecin işlemesi” de mümkün değildi!
Ama, Erdoğan böylelikle “gündem değiştirme ve siyasi tabanına mesaj verme” olanağını bulmuştu!
Ne yazık ki o siyasi taban; “Birileri son birkaç yıldır, Türkiye’ye ait olan Ege’deki 18 adanın Yunanlılarca işgali ve hatta silahlandırılmasını konuşuyor ve siz bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak bu konuda tek kelime etmediniz? NEDEN?” diye sormuyor!
Sayın Erdoğan, Yunanlı meslektaşı ile de bu konuda tek kelime konuşmuyor! Ama, “LOZAN”ı ortaya atıyor!
Ne diyeyim;
“aklı ve vicdanı olan düşünsün!”