“EVET” Kampanyası ve Kul Hakkı

89

Evet” kampanyasının lokomotifi şüphesiz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır. Anayasaya göre Cumhurbaşkanının  “partisi ile ilişiği kesilmiştir.” “Görevini tarafsızlıkla yerine getireceğine” de yemin etmiştir. Ama fiili durum budur.

“Evet” kampanyasının diğer önemli aktörleri ise Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, AKP’li belediye başkanları ve diğerkamu görevlileridir.

Bu makamları işgal eden kişilerin yaptığı “evet” kampanyalarında devletin maddi, manevi bütün gücü kullanılmakta. Bu muhteremler kendilerine tahsis edilmiş uçaklar, makam araçlarıyla yurtiçi ve yurt dışı toplantılara gidiyor.

Devlet TV ve özel TV’lerin tamamına yakını çok büyük bir adaletsizlikle “evet” kampanyasını yürütenlere tahsis edilmiş durumda. Sözde “açılış mitinglerinin” bütün masrafları valilikler ve Belediye Başkanlıklarınca(Milletin parasından) karşılanıyor. Kamu çalışanları toplantılara katılmaya ve “evet” oyu vereceklerini açıklamaya mecbur ediliyor. Devletten ihale alan müteahhitler büyük para yardımları ve çalışanlarının mitinglere taşınması gibi katkılara zorlanıyor. İnanılmaz masraflar ediliyor.

Bunun karşılığında “hayır” kampanyası yapanlara toplantı yasağı getirilebiliyor. Salon tahsisi yapılmaması, elektriklerinin kesilmesi, afiş astırılmaması, toplantılara yapılan provokasyonlar sıradan uygulamalar oldu.

Bunlar adalet kavramıyla bağdaşır uygulamalar değil.

Böyle adaletsiz uygulamaların toplum ve şahıslar açısından önemli sonuçları olabilir:

Adil ve dürüst olmayan seçimlerden çıkan hiçbir sonuç milli iradeyi tam temsil etmez. Millet yanıltılırsa kendisini uçuruma götürecek tercihler yapabilir.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamına yakının dini inancı “kul hakkı yemeyi” en büyük günahlardan sayar. İslam’a göre “kul hakkı yemek” Allah’ın affetmeyeceği günahlardandır.

***************************************

Ahlaksız Dindarlık

Devlet gücünün hoyratça kullanılması suretiyle yapılan adaletsiz uygulamalar ahlaki de değildir.

Bu tespitin açıklamasını iktidar kanadının çok sevip saydığı din adamı Nihat Hatipoğlu‘ndan okuyalım:

İslam güzel ahlaktır. Ahlaklı olmaktır. Namazın, orucun, zekâtın, haccın hedefi böyle bir ahlak oluşturmaktır.Ahlaklı olmadan Müslüman olamayız. Merhametsiz, ahlaksız, toleranssız, zalim, gaddar bir insan Kuran’ın talebesi ve Hz. Peygamber mescidinin bir cemaati olamaz.”

Salebe anlatıyor: “Biz savaşta düşmana ait bir koyun sürüsünü yağmaladık. Tencereye koyup pişirmek istedik. Bunu öğrenen Hz. Peygamber bütün tencereleri devirdi. Tek bir lokma yememize müsaade etmedi. Sonra herkesin duyacağı şekilde “Şüphesiz yağmalanan mal, helal değildir’ dedi.”

Burada yenilmesi harammaldan kastedilen devletin /kamunun malıdır.

Kendisi gibi düşünmeyenlerin paralarını kullanarak… Herkese adil davranması için verilen kamu gücünü sadece kendisi ve yandaşları için kullanmak…Hukuku ve etik değerleri çiğnemek…

Bunlar dini açıdan hem haram ve hem de ahlaki olmayan davranışlar olarak değerlendirilir.

İslami bakışla,bu uygulamaları yapan siyasilerin durumu böyle.

Peki,bunları destekleyenlerin ve hatta buna göz yumanların durumu farklı olabilir mi?

Elbette helal ve ahlaki olmayan yollara başvuran siyasilerin bu tutumlarına destek vermek de ahlaki bir davranış, Müslümana yakışır bir yaşayış tarzı olamaz.

Ahlaksız bir din olabilir” zannediyorlarsa yanılıyorlar.

Gösterişli ibadetler, namazlarda, iftar sofralarında çekilen ve medyaya servis edilen resimler insanı Müslüman yapmaz.

İyi Müslüman olabilmek için hukuk, yönetim, siyasi haklar ve insan hakları bakımından da İslami hükümlere uyulması gerekir.

Ahlaksız dindarlar” İslam’ın da ülkemizin de en önemli problemidir.

*********************************

Ne Kadar Müslümanız

Global EconomyJournal dergisinde “ekonomi, hukuk, insani ve siyasi haklar ile uluslararası ilişkiler” başlıkları ile yer alan çalışma, devletlerin İslam’a uygunluklarını ‘İslami endeks’ tanımıyla inceliyor.

George Washington Üniversitesi akademisyenlerinden İran kökenli iki bilim adamı “Ülkelerin İslamilik Endeksi” adında çalışma yapmış. Bu çalışmada hem İslam ülkelerinin hem de diğer ülkelerin ekonomi, hukuk, insani ve siyasi haklar ile uluslararası ilişkiler alanlarındaki politika ve uygulamaları İslam’ın temel hükümlerine göre ele alınıyor.

Araştırmada İslam ülkesi olmayanlar da eklenerek, 208 ülke “İslamilik Endeksi” araştırmasına tabi tutuluyor. Ülkelerin ekonomi, hukuk, yönetim, siyasi haklar ve insan hakları bakımından İslamî hükümlere ne kadar uyum gösterdiği,  ne kadar “İslamî” yaşadığı araştırılıyor.

Bu çalışmaya göre Hıristiyan ülkeler ön sırada. 2013’te en öndeki Müslüman ülke Malezya38.ve Türkiye 103. sırada yer almış.

Sonuç vahim.

Ama dürüst olalım. “Bizden olan adaletsiz olabilir, bizdense kul hakkı yiyebilir, bizdense çalabilir, yalan söyleyebilir, haram yiyebilir” diyen “Müslümanların” olduğu ülkenin İslami yaşadığı söylenebilir mi?

*********************************

“Partililerimin Rabbi Olan Allahım”

Padişah Halife, bir Yahudi’ye kızıp, ülkede ne kadar gayrimüslim varsa, hepsinin sürgün edilmesini irade buyurmuş. Bunu haber alan hocası akşam namazını kıldırmak üzere mihraba geçmiş ve Fatiha’yı: «ElhamdülillâhiRabbi’l-müslimîn…» diye okumaya başlamış. Halife: «Rabbi’l-âlemîn» diye düzeltmek istemiş, o yine «Rabbi’l-müslimîn» diye okumuş. Halife aynı şekilde tekrar düzeltmek isteyince, Hocası namazı yarıda kesip, halifeye dönmüş ve: “Allah’ın âlemlerin Rabbi olduğunu biliyorsun da ne diye Allah sadece Müslümanların Rabbi imiş gibi gayrimüslimleri yerlerinden-yurtlarından ediyorsun?” deyip, halifeyi kararından vazgeçirmiş.

Bu menkıbe çeşitli padişahlar için bazı farklı şekillerde anlatılır. İslami kesimde bu gibi hikâyeler çok sevilir.Benim de sevdiğim bu hikâyede İslam’ın adalet anlayışı vurgulanır.

Kendinden olmayanlara da adil ol” mesajı verilir.

Bugün AKP‘nin 15 senedir gücü eline geçirmesinden ve bu gücü en adaletsizce kullanmasından çok mutlu olan fanatikler var.

Bırakın Müslüman olmayanları, Müslüman olup da kendi partilerinden olmayanlara bile adeta”hayat hakkı” tanımamaktan yanalar.

“Biz bugünler için 40 yıl bekledik. Siz de buna katlanacaksınız” diye tafra atıyorlar.

Âlemlerin Rabbinin bu gibileri hidayete erdirmesini diliyorum.

 

 

Önceki İçerikİzmir Türkiye’nin Yeni Liderini Belirledi; Meral Akşener!
Sonraki İçerikBostancı’da Gece Vakti Binlerce İnsan, Akşener’le Buluştu!
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.