Elbiseler ve Süreç!

100

12 Eylül ihtilaline kadar, gerçekten de hemen hemen de tüm ülkedeki siyasi, sosyal, dini gruplarda ”Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için tavrı vardı .” özellikle Ülkücü Hareket acı günler yaşadı. O zamanki Ankara da genel merkez yöneticileri, il, ilçe yöneticileri her gün cenaze defnetmekten parti çalışmalarına zaman bulamazlardı. Hareketin elemanları çoğu zaman saldırıya uğrardı. Her gün mutlaka bir olay olurdu, ölüm her yerde kol gezerdi. Bu durum bugün ki ortamda daha çok asker ve polislerimizin başına daha çok geliyor.

*

Dışarıdan rejim ithal edenlerin baskısı nedeniyle, Türk Milliyetçileri hem TC devletini tehlikelerden korumak, gençliği uyandırmak için, ayrıca etkiye tepki olarak, canlarını da korumak için mücadele ediyorlardı. Komünizm çökünce ( Henüz kalıntı devam etmektedir) 12 Eylül silindiri de camianın üstünden geçti, taşlar yerinden oynadı. Kenan Evrenin dediği gibi, bir onlardan bir de onlardan derken bu ülkeyi, bayrağı, devleti koruyanlarla, Cumhuriyeti, devleti yıkmaya çalışanlar aynı kefeye kondu, haksızca onca vatan evladı asıldı, cezalandırıldı.

*

Şimdi camia içi çekişmeler, adamın adamcılığı, içteki Bizans’tan gelme dedikodu, bencillik ve diğer bazı huylar, camiada yıkıcı yönde bunalımlara sebep oluyor. İktidar olamayan camianın elemanları çoğu zaman sendeliyor. İşsizlik, haksızlıklar, geçim derdi bir çok insanımızı ve herkesi de etkiliyor. İktidar olanlar, yandaşlara çalıştığı için, adalet sıfırlandığından, ülke soyulurken, şu bölünme ortamında Türk Milletinde büyük şoklar yaşanıyor. Hele tepenin dün ki tavrı ile bugün ki tavrı yüz seksen derece fark atınca, yüreklerimizde fırtınalar kopmaya başladı. Ülke bölünmek istenirken, camia maalesef bölünmenin eşiğine geldi. Evet, hayırla da farklılıklar tamamen ortaya çıkarken, toparlamak yerine hala teşkilat kapatmak, adam harcamak tuz biber oluyor. İnşallah bir vesile olur ve camia toparlanır.

*

İnsanoğlu topraktan (çamurdan)yaratılmıştır, kendisiyle aynı durumdaki bir başka insanı hor ve hakir görmesi, küçümsemesi, kendi küçüklüğü ve yanılgısıdır. Ne var ki bu beşerî zaaf ve yanılgı ma­alesef hemen her devir ve toplumda çeşitli gerekçelere dayalı olarak ama mutlaka var olagelmiştir. Bu ahlaki bir zaaf olduğu kadar, güçlü sosyal yapıların kurulmasına mani olan sosyal çözülmeye sebeptir. Son yıllarda bu zaaf hızla gelişerek hareket içinde de çözülmede hızlanma maalesef artmaktadır.

*

Oysa kuşatılan ülkemizde, her gün dizi dizi şehitlerimiz gelirken, günde 20-30 insan ölümleri olurken, millet bütünleşmeli. Ve milletin bütünleşmesi biraz gözükürken, maalesef ki aynı camianın insanları birbirlerine düşman gibi davranıyor. Bu durum hepimizi etkiliyor ve ürkütüyor. Tepenin tavrı çok önemli. Yersiz ve haksız kıyımlar durdurulmalı ve kıyılanlarla bir araya gelinmelidir. Farklı düşünen camianın elemanlarının bir birine laf sokmaları son bulmalıdır. Seçimlerde oylarınızı bize verin huzur gelsin, istikrar gelsin diyen iktidar cephesi, şimdi yine ” evet ” diyin terör bitsin, istikrar gelsin demeye başladı. Bu nasıl iştir ki; 14 yıldır aynı parti iktidar da, her seçim aynı kurala göre halktan oy isteyip alıyorlar. Ancak bir türlü istikrar olmuyor ve terör de hızlanarak artıyor! Şimdi yine aynı terane…

*

Bu şartlarda ortam o kadar bozuldu ki, insanların birbirine güvenmeleri tamamen zayıfladı. Teknoloji ilerlerken çevremizde dahi her gün bir kaç kişi benim gözümde bile görünmez oluyor. Bakınca adam sandıklarımız, bazı insanlar dahi kültür erozyonuna uğramış, çıkarlar ciğeri bitirmiş, adamlık yerlerde gezinirken, BAKINCA SADECE ELBİSELERİ GÖZÜKENLER, maalesef artış gösteriyor. Allah doğru insanlarla karşılaşmamızı bizlere sürekli nasip eylesin. Amin…