Malum mevsim itibariyle bahar ayındayız ve her türlü sebze ve meyvenin turfandasını ya da tarla veya bahçeden taze getirilmişini alıyoruz. Semt pazarlarını gezerken, hangi tezgâha başınızı çevirseniz pazarcı: “Gel abi gel, yerli domates’e geeel” veya “Hanım abla taze yerli kabak, daha çiçeği üzerinde” diyerekten bir kaç kilo sebze satabilmek için sizlere dökmedik dil bırakmıyorlar.
Pazar yapmaktan anlamasanız dahi, bu bağrışmalardan da öğreniyorsunuz ki; sebzenin dahi yerlisi makbul.
Bu bahar, birde genel seçim atmosferine girdik. Siyasi partiler ve onların Milletvekili adayları, seçim propagandası süresince eteklerinde ne kadar taş varsa, oylarını alabilmek için vatandaşın önüne döküyorlar.
Peki, pazardan kabak alırken gösterdiğimiz hassasiyeti, bizlerin hayat standart’ını yükseltecek, malımızın, canımızın emniyetini en önemlisi vatanımızın birliğini ve bütünlüğünü sağlayacak insanlara ya da partilere oy verirken aynı hassasiyeti gösteriyor muyuz?
Daha seçim çalışmalarına başlamadan, proje partileri için özel yetiştirilmiş prensler, ithal adaylar emperyalist güçler tarafından görücüye çıkarılır. Bizde zannederiz ki “hepsi okumuş çocuklar, bizim çocuklarımız deriz, üstelik yurtdışında eğitim görmüş, ülkemizin kaderini belirleyecek, olanları hiç düşünmeden bağrımıza basarız“.
Kim mi bunlar?
Hafızanızı bir yoklayın hele.
1970 li yılların Bülent Ecevit’i: “Acelemiz var iç ve dış çevreler bizim iktidar olmamızı istiyor” diyerek ABD den getirdiği Atilla Karaosmanoğlu.
Gene bir proje Partisi olan 12 Eylül versiyonu Anap’ın kurucusu Turgut Özal’ın “hepsi okumuş iyi çocuklar” diyerek ithal ettiği Engin Civan, Bülent Şemiler, Coşkun Ulusoy gibileri.
Yine 1999 yılında kurulan üçlü koalisyon hükümeti tarafından ekonominin başına getirilen Kemal derviş.
Peki, şimdi nerede bunlar, büyük umutlarla Türkiye ye getirilerek görev verilenlerin, Türk milletinin kalkınması için ne gibi hizmetleri oldu?
En son Proje 13 yıldır hükümet olan AKP deki ithal ya da yarı ithal prensler? (ABD de Striptiz salonu ve bar işletmecisi) Egemen Bağış, (Tuvalet deliği mucidi) Cüneyt Zapsu, İngiliz Kemal, (Ermeni Patiği ile Ermenilere ayin düzenleyen) Volkan Bozkır, (Avrupa karar tasarısına Rum, Yunan ve Ermeni dostlarıyla birlikte Kıbrıs’taki Türk askerini işgalcilikle suçlayan tasarıya imza atan) Mevlüt Çavuşoğlu, (Bosna ve Afrikada yapılanlara soykırım diyeceksek 1915 olaylarını görmezden gelemeyiz diyen) Başbakanlık danışmanı Etyen Mahcupyan?
Çaremi?
Çare var, çare sensin, özüne döneceksin.
En sıkıntılı günlerinde sırt sırta verdiğin, kader birliği yaptığın seni senden daha iyi tanıyan kardeşin, arkadaşın, komşun!
Kocaeli MHP milletvekili aday adaylarından Aydınlar Ocağı üyesi ve Türk Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkanı Sayın Süleyman Pekin çok güzel bir slogan bulmuştu kendisini tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Ayrıca bu gün için sıralamadaki yeri gerilerde olsa da adaylar arasında en fazla çalışan bir arkadaşımız Allah yar ve yardımcısı olsun. Unutulmamalı ki siyaset uzun mesafeli bir koşudur. Kendisini ileriki yıllarda çok başarılı görevlerde göreceğimizi umuyorum. Süleyman bey’in slogan’ı: “Yüzde Yüz Yerli” ben çok beğendim ve sevdim bu sloganı, isterdim ki MHP Genel Merkezi de bu türden bir slogan kullansın.
Çünkü: Dışarıdan Türk milletinin yarasına merhem olsun diye ithal ettiğimiz adaylar, bırakın merhem olmayı, işleri daha da içinden çıkılmaz bir duruma getirip, milletimizin onlarca yılını boş yere heba edip, arkalarında bir sürü şaibe bırakarak geldikleri yere geri dönüyorlar.
Milletimizin önünde son bir fırsat var; o da 7 Haziran genel seçimleri. Ya tercihini doğru dürüst yapar ömür boyu yüz yüze bakacağı “yüzde yüz yerli” yani kendinden olan adayların bulunduğu partiye oylarını verir, ya da her zaman olduğu gibi “Bakara makaracıların, Allah ile aldatanların” partisine götürüp oylarını verirler.
Ne demiş atalarımız: “Sel gider kumu kalır“. Zaten bazıları, yurtdışındaki işlerinin başına dönmek üzereler bundan sonra ara ki bulasın.
Saygılarımla.