Diyoruz ki;
Türkiye, mevcut yönetim anlayışı itibarıyla Türk düşmanlığı yapmaktadır. Bu durum, inkâr edilemez bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Ortaya koyduğumuz bu gerçeklere karşı çıkan bir takım insanlara, Ümit ÖZDAĞ’ınYENİÇAĞ Gazetesi’nde 21 Ağustos 2014 tarihinde çıkan yazısının bir kısmını alarak çok daha somut, çok daha açık bir şekilde ışık tutalım istedik.
BUYRUN!
1) Irak Türklerinin özellikle de dava adamlarının, şehit ailelerinin ve yoksulların ITC(Irak Türkmen Cephesi) kanalı ile Türkiye’de devlet hastanelerinde bedava tedavi olma imkânları, 2011’den itibaren azaltılmış ve sonra tamamen iptal edilmiştir.
2) Irak Türklerine ITC kanalı ile Türkiye üniversitelerinde hak tanınan yıllık 80 lisans ve yüksek lisans kontenjanı önce azaltılmış ve sonra iptal edilmiştir.
3) Yoksul Türk ailelerine bir sağlık hizmeti olması amacıyla Kerkük’te kurulan Şifa Hastanesi’nin bütçesi azaltılmış ve bir küçük sağlık merkezine dönüştürülmüştür. Muhtemelen önümüzdeki günlerde o da tasfiye edilecektir.
4) Türkmen siyasi kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini ve Türkmen siyasetçi, din, fikir, ilim ve devlet adamlarını korumak için kurulan ve Türkiye tarafından da desteklenen El Baraka Güvenlik Şirketi’nin son üç yıl içinde tüm imkânları kısıtlanmış, maaşlar düşürülmüş, personel sayısı azaltılmıştır. Verilen askeri teçhizat azaltılırken silah eğitimi de durdurulmuş, şirket fiilen etkisiz hale getirilmiştir. ITC Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu, Salahattin Vali Yardımcısı Ahmet Koca ve Kerkük ilçe Meclis Başkanı Şehit Münir Kafili gibi Türk siyasetçiler IŞİD ve peşmerge için kolay birer av olmuşlardır.
5) Irak Türklerinin milli davasını dünyaya tanıtmak amacıyla açılan Türkmeneli TV, T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın talimatları doğrultusunda bir Türkmen kanalından ziyade Kürt ve Arap ticari firmalarının reklam kanalına dönüştürülmüştür. Türkiye’de AKP’ye yakın olmayan Iraklı Türk siyasetçiler Türkmeneli TV’sine çıkarılmamaktadırlar.
6) Türkiye Cumhuriyeti tarafından Irak Türkmen Cephesi dâhil tüm Türkmen kurumlarına verilen maddi destek son üç yıl içinde ayda 2 milyon dolardan ayda 250.000 dolara indirilmiştir.
7) Türk Dışişleri Bakanlığı’nın talimatı üzerine Irak Türkmen Cephesi’nin bürolarının sayısı yarıya düşürülmüştür.
8) Türk Dışişleri Bakanlığı Irak Türkmen Cephesi’ni ve diğer Türkmen siyasi partilerini Orta Doğu ile ilgili Türkiye’de düzenlediği siyasi kongre, toplantı ve anlaşmaların dışında bırakmıştır. Böylece dosta ve düşmana ITC ve Irak Türklerini önemsemediği mesajını çok açık bir şekilde vermiştir.
9) ITC tarafından Türkiye’nin desteği ile açılan Türk okulları sonra sahipsiz bırakılmıştır. Sürekli Eğitim Merkezi’ni ve Türkçe eğitim yapılan okulları öğretmensiz bırakmak ve de sözleşmeli öğretmenlere 100-150 dolar verip eğitimin kalitesini düşürmek için gayret sarf edilmektedir. İleri gelen Türkler ve devlet dairesinde çalışan ve bazı okul müdürleri çocuklarını ise ya Fethullah Gülen’in okuluna yazdırmak ya da Arap okullarına kayıt etmektedir. Daha açık bir ifade ile Türk okullarının tasfiyesinin Türk kültürünün ve varlığının tasfiyesine gideceğini bilen bir süreç acımasızca işletilmektedir.
10) Irak Türklerinin bağımsız siyasi varlığına karşı Ankara düşmanca bir tavır almakta, Türkleri Sünni Arap ve Kürtlerle iş birliği yapmaya zorlamaktadır. Bu çerçevede ITC ve diğer Türk kuruluşlarındaki Türk Milliyetçisi siyasetçi ve kültür adamlarına karşı düşmanca bir tavır alınmaktadır.
11) Mezhepçi bir bakış açısının neticesi olarak Şii Türkler, Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından tamamen yalnız bırakılmakta adeta “Onlar ile İran ilgilensin” tavrı benimsenmektedir.
12) Irak parçalanma sürecinden geçerken, binlerce Türk genci, “Yeter ki silahımız olsun, Kerkük’ü biz savunuruz” demelerine rağmen, onların mücadele azmi, AKP Hükümet sözcüsü tarafından bütün dünyaya yapılan “ITC, bizden silah istenmeyeceğini bilir” açıklaması ile kırılmaktadır. Oysa Orta Doğu’da birçok Selefi örgütün Türkiye’den silah ve cephane aldığı ortada iken nedense Suriye’de ve Irak’ta Türkler silah alamamaktadırlar.
13) Türk kuruluşlarda çalışan ve aylık ücretleri 150-350 dolar arasında olan ücretlilerin maaşları sistemli bir şekilde iki ay gecikmeli verilmektedir. Bu da zaten zor geçinen insanları başka iş arayışları içine itmektedir.
Irak Türkmen Cephesi imkânsızlıklar içinde kıvranmaya devam ederken, AKP Hükümeti Barzani’nin Kerkük’te el koyduğu petroller dâhil, petrolün satılarak Barzani için kaynak oluşturulmasına çalışılmaktadır. Ankara, Barzani’nin IŞİD’in Musul’u işgal etmesi üzerine fırsatçılık yaparak Kerkük dâhil tartışmalı bölge diye anılan çoğu Türkmenlerden oluşan bölgeleri işgal etmesine sessiz kalmıştır. Aynı AKP Hükümeti IŞİD’in Erbil’e doğru ilerlemesi üzerine ise güvenlik kabinesi toplantısı gerçekleştirmiştir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bir televizyon kanalına yaptığı değerlendirmede, IŞİD’i Maliki’nin baskılarının sonucu kurulmuş bir örgüt olarak aklayan ve Türkmenlerin yaşadığı felaketi ise bir iç mezhep çatışmasının sonucu imiş gibi gösteren yaklaşımı da Ankara’nın IŞİD terörü-Türkmen meselesine bakışını özetlemektedir. Davutoğlu şöyle demektedir: “Telafer’de yaşanan sadece bir IŞİD-Türkmen çatışması değildir. Maalesef Sünni Türkmenlerle Şii Türkmenler arasında fitne tohumları ki bunda Maliki hükümetinin Şii Türkmenler üzerinden Sünni Türkmenleri baskı altına alması çabası da var, Şii Türkmenlerin radikalleşmesi çabası da var. Araplar nasıl bölünüyorsa Türkmenler de maalesef bu şekilde bölündüler ve en büyük zararı kendilerine verdiler.”