Zafer Bayramı ve Ulusal Bilinç

80

Tarih, yaşanan olaylardan “ders çıkarmak” içindir.

Tarih, “palavralarla övünme” ve “toplumu uyutma” aracı değildir!

Tarihsel olaylar üzerine bin türlü yalan söylenir ve çocuk yaştan itibaren akılları iğfal edilen kimi insancıklar da bu yalanlara inanır!

Örneğin; kimi siyasetbezirganları, “Kurtuluş Savaşı diye bir olay yaşanmamıştır” diyebilecek kadar küstahtırlar!

Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında katılan Osmanlı Devleti, Emperyalist güçlerin SEVR Antlaşması’na boyun eğerek tarihten silinmiş, kalan toprak parçaları paylaşılmış ve işgal edilmiştir.

Mustafa Kemal ve ona inanan silah arkadaşları, Anadolu halkı ile bütünleşerek, emperyalist işgale başkaldırmıştır. Ankara’da kurulan ve halk temsilcilerinden oluşan BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’nden aldıkları meşru yetkiyle, “Misak-ı Milli” ile belirlenen ülke topraklarını işgalden kurtarmışlar ve LOZAN ANTLAŞMASI ile bu zaferi uluslararası ölçekte tescil ettirmişlerdir.

Bu zafer, kolay kazanılmamıştır.

Bu zaferin son noktası, 26 Ağustos’ta başlayan ve 30 Ağustos’ta düşman güçlerinin kesin yenilgisiyle konulmuştur.

Bu zaferin Başkomutanı Mustafa Kemal, bu zaferin asıl kahramanları olan Anadolu Halkının artık bir sülalenin egemenliğinde boyun eğen bir kitle olmasına rıza göstermeyerek, halkın egemen olacağı Türkiye Cumhuriyeti‘ni kurmuştur.

Mustafa Kemal, 622 yıl bir sülaleye “biat” ederek yaşamış ve  “padişahın kulları” olan halkın bundan böyle “kendi iradesiyle” yönetilmesini hedeflemiştir.

Mustafa Kemal’in 15 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde, bu ülkede çok önemli işler yapılmış; ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanda devrimler yaşanmıştır.

Ne var ki, “DEMOKRASİ” dediğimiz düzen, kolay ve kısa sürede kurulamaz. Öncelikle, yurttaşların “BİREY” hem de “ÖZGÜR BİREY” olabilmeleri gerekir. Bireyin özgürleşmesi ise ekonomik, kültürel ve siyasal alanda yaşanabilir.

Emperyalistler ve “yerli işbirlikçileri” her zaman olmuştur. Türkiye’de de bu kirli işbirliği yaşanmıştır ve hala yaşanmaktadır!

Bugün, bunca yaşadığımız “karşı devrimci” ihanetlere karşın, Türkiye bir ORTADOĞU BATAĞI içinde değilse, bunu Mustafa Kemal Atatürk ve ona inanan dava dostlarına borçluyuz.

Kim ne halt ederse etsin, bu ülkeden Mustafa Kemal Atatürk’ün izlerini ve devrimlerini yok edemeyecekler!

Ulus Devlet; etnik kökenleri farklı da olsa, ortak kültürel değerleri ve çıkarları olan halkların ortak devletleri ve yegane yaşam ortamıdır.

Ulus Devlet’e saldıranlara dikkatle bakın; “emperyalizmin kirli parmağını” göreceksiniz!

Zafer Bayramımızın 92. Yıldönümünü kutlarken, dost-düşman ve işbirlikçileri bilmelidir ki; bu ülkede yaşayan insanların “kardeşçe” ve “Ulusal Bilinç” kültürüyle bir arada yaşamalarına engel olamayacak, bu ülkeyi parçalayamayacaklardır!