12 Haziran Siyaset Okumaları -6 / MHP ve BDP

71

Sn. Bahçeli seçim öncesinde, merhum Türkeş’in çok yakın durduğu, itibar, hürmet ve iltifat ettiği Sayın Gülen ve cemaatine karşı, açıktan kurumsal ve politik karşı vaziyet aldı.

O fedakâr insanlar, dünyanın her yerinde fiilen aksiyoner milliyetçilik yapıyorlar, teorisyenliğin çok ötesindeler. Öncelikle Türk çocuklarına, Milli Kültürün bütün değerlerini benimsetiyorlar. Türk’ün adını ve İslam’ı dünyanın her yerinde duyuruyorlar ve içlerinde MHP’ye sevgisi olan çok insan var. Bahçeli’nin çıkışıyla kim ne kazandı hala anlayabilmiş değilim. Bahçeli’nin bu tavrı, 3 Kasım 2002 seçim kararı gibi istişaresiz ve ilham kaynağı meçhul bir karara benziyor ve MHP’den ziyade AKP’nin işine yarıyor.   Sn. Gülen tarafından bu çıkışın nedeni bilinse de, Gülen hareketinin sevdalıları ile MHP arasında mesafe oluşturduğu kanaatindeyim. Bu hareketin mensuplarının yine de bütün yumurtaları aynı sepete koymayacaklarını düşünüyorum.

Unutmayalım; Allah, Hz. Musa’yı onun katlini isteyen Firavunun korumasına verdi ama Firavun, Musa’nın firavun olmasını sağlayamadı. Bu gerçek; asrın Firavunu ABD içinde değişmeyecek!

MHP bu seçime iddialı bir vitrinle giriyor diyemem. Vitrinini büyük oranda yeniledi. Vitrine koyduğu; Bahattin Şeker, Murat Başesgioğlu ve Sümer Oral gibi isimlerle ılımlı seçmene çağrı yapıyor  yorumlarına da katılmıyorum. Ilımlı seçmene açılma gayretleri yerinde fakat yetersiz kalıyor. İlk iki isim MHP’ye yabancı olmayan kimlikler. Sümer Oral’ın, yerel seçimde Cengiz Ergün rüzgârının tekrarı için vitrinde olduğunu ve bu nedenle Alaşehir Belediye Başkanı Kadir Daş’ın dördüncü sıraya konulduğunu düşünüyorum. Yani biri çekecek, öteki itecek ve MHP Manisa’da arkayı dörtleyecek. İnşallah bu hayalin faturasını Kadir Daş ödemez.

12 Haziran seçimlerine BDP açısından baktığımızda; BDP’nin sistemin yanlışlarından en iyi beslenen ve kendi yarattığı soruna, meşru ve meşru olmayan zeminde en çok iç ve dış desteği toplayan bir parti konumunda olduğunu söylemek mümkün.  %10 barajı BDP için bir engel gibi görünüyor ama o baraj sırf BDP ve türevleri düşünülerek konulduğunu iddia etmek safdillik olur. Buna rağmen baraj üstünden yürüttüğü mağduriyet propagandasına içeride ve dışarıda yeterince destek buluyor. Baraj %5 e veya % 7 ye çekilseydi BDP’nin mağduriyetten bu kadar çok beslenmesi mümkün olamazdı.

BDP siyasi varlığını silahların gölgesinde sürdürüyor. Her şeyi pazarlık konusu yapıyor ve pazarlığına silahlı tehdit boyutunu katmayı ihmal etmiyor. Başbakan bile halk oylamasını değerlendirdiği bir konuşmasında;  BDP’nin silah tehdidiyle oy aldığını söyleyebiliyor. Ne hazin bir şey ki; PKK, Güneydoğu’da işin içine can korkusunu da katarak seçmen iradesine yön verebiliyor ve biz buna hür seçim diyoruz.

AKP’nin Kürt milliyetçiliğinde öne çıkan BDP paralelindeki adaylara bu seçimde yer vermemiş olması, başta Güneydoğu olmak üzere Türkiye’nin her yerinden bir kısım Kürt kökenli seçmeni BDP ye kaydıracak gibi görünüyor. Doğal olarak bu durum BDP’nin Meclis aritmetiğine yansıyacak ve BDP geçen döneme oranla daha çok sayıda Milletvekili ile temsil imkânına kavuşacak.

BDP gösterdiği adaylarla barışçı ve uzlaşmacı bir yol izlemeyeceği bilakis daha çetin bir yol deneyeceği sinyalini veriyor zira bünyesinde çok farklı alanlarda siyaset yapan ayrılıkçı adaylara yer verdi, bir nevi ayrılıkçı Kürtler arasında koalisyon oluşturup güç birliği yaptı.

BDP sayısal büyüklüğünün çok üstünde etki oluşturuyor. Türkiye’nin politik gündeminin % 50 sini belirliyor. BDP’nin PKK ile birlikte yürüttüğü ve dış güçlerce oluşturulan bu kozmik plan ve etkileri Türkiye’nin sosyal, siyasal, politik, ekonomik, kültürel yani maddi ve manevi gücünün % 50 sini emiyor. Türkiye’nin muazzam gücü kendi içimizde kısa devre yapılmayıp kalkınmasına harcanabilseydi; -Mevlana’nın tabiriyle- ‘en fakir vatandaşımız bile gümüş kaşıkla yemek yerdi’.  Bunu PKK ve siyasi sözcüleri de biliyor ama onların dert ettikleri şey önce Kürtlere sonra Türkiye’ye zarar veriyor.

Sonuç olarak 12 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye bölünme sürecine girer mi derseniz, buna cevabımız; Kürtlerin tamamı bunu istemedikçe ve Türklerin bir kısmı devlete ihanet etmedikçe böyle bir sorun yaşanmaz ancak dış güçler son kozlarını oynayıp Türkiye’de bir iç karışıklık çıkarabilirler.

Meseleye seçim sonuçları itibariyle baktığımızda; MHP %14-18, CHP %25-30, AKP %38-44 ekseninde bir konum yakalar. BDP’nin 20-28 arası vekil çıkarması muhtemeldir. Manisa ölçeğinde ise genel durum; AKP, CHP ve MHP üçer vekille eşitlenmiş durumdalar, ortadaki bir vekilin üç partiye de aynı mesafede olduğunu söyleyebilirim. Her şey gönlünüzce olsun. Son.