Zerafet İçerde Tutsak, İhanet Dışarda Serbest

110

 

Sebahat T. 30 yıllık hayatında hep PKK‘nın siyasi kanadı HADEP / DTP çizgisinde görev yaptı. Terör örgütlüğünde müseccel marka olan PKK’ya üyelikten ve bölücülükten hüküm giydi. Kocaeli Gebze‘de cezasının 9. ayını çektiği sırada başına Milli Piyango bileti kondu. İstanbul III. Seçim Bölgesi halkı 2007 seçimlerinde bu şahsı yattığı yerden (hapisten) Milletvekili seçerek 32 yaşında TBMM‘ye gönderdi. Mahpus idi, mebus oldu ama ihanet çizgisinden hiç sapmadı. Bu başarısına karşılık 2011 seçimlerinde başına gelebilecek ‘minik‘ bir sıkıntı Devletimizce derhal giderildi. Tekrar Vekil olmasına engel teşkil eden 1 yıl 6 aylık hapis cezası 6 aya indirildi ve ileri bir tarihe ertelendi. Böylece onlara muradına erdi, Our Boys kerevetine çıktı.

Sevgi E. 60 yıllık ömrü boyunca hep Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘nin milletiyle bölünmez bütünlüğünü savundu. AB‘den Kıbrıs‘a, Trabzon‘dan Misyonerliğe kadar her milli meselede onurlu bir duruş sergiledi. Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü olmasına rağmen panel, konferans ve yazılarıyla İslamiyet’e nice Müslüman’dan daha çok hizmet etti. ‘Fener Rum Patrikhanesi içimizdeki Truva atıdır‘ diyerek Türk Milletinden 1071 ve 1919‘un intikamlarını almaya çalışanları ifşa etti. Sülale boyu bu ülkenin emrinde oldular. Dedesi Papa Eftim‘in Milli Mücadeleye katkıları için AtatürkBu memlekete bir ordu kadar hizmeti geçmiştir‘ diye takdir etti. Terör örgütü üyeliği şüphesiyle 2007‘de tutuklu yargılanmak üzere içeri alındı. Sebahat çıktı, Sevgi girdi. İhanet dışarıda serbest, hamiyyet hala içerde tutsak. Kadere bak!

Keçiboynuzu için demişler ya ‘bir gram bal yemek için 1 çeki odun yemeğe ne gerek var?  Devletimizin derin aklı Ortadoğu‘nun yeniden şekillenmesinde Amerika‘nın yanında yer alarak Özal‘ın 1 koyup da alamadığı 3’ü haklı olarak almak istemiştir. Bunu anlarım. Keşke Erbil’e pirinç giderken Erzurum’daki bulgurdan olmasak. Fakat insan hele hele genç insan zihnindeki hainlik ile kahramanlık, bağımsızlık ile işbirlikçilik, adalet ile zulüm, demokrasi ile derebeylik kavramlarının yer değiştirmesi kıyamet alametidir.

Amerika’nın hakkı üçtür‘ diye 12 Haziran‘da da keçiboynuzuna yatırım yapacak olan Genelkurmayımız sonrasında inşallah ipin kaçan uçlarını yakalayabilir. Yoksa yeni Neyzen‘ler yetiştiriyor. Bir tek Yılmaz Özdil de değil..

Geçen gün YSK‘nun uygulamalarına yönelik N. Tevfik‘den bir şiir e-postası geldi. Yazımın başlığına ithafen paylaşıyorum:

Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler…
Künyeni almak için, partiye ettim telefon:
Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!..