Zekat ve Sadaka

68

Namaz kılınız, zekât veriniz, kendiniz için yapıp gönderdiğiniz her hayrı Allah(c.c) yanında bulunursunuz. Allah yaptıklarınızı görür.

Zekâtın tarifi:

Zekât, temizlenmek, çoğaltmak, bolluk bereket gibi manalara gelir.
Zekât sahibini günahlardan ve cimrilik sıfatından temizlediği gibi malı da bir kısmını vermek suretiyle temizler. Onun için verilen kısım kirlidir.
Paranın kirli kısmı ayrılmak suretiyle geriye kalan kısmı temizlenmiş olur.
Temizlenen parada bereketlenir.
Zekât Peygamber (sav) in âline (soyuna) verilmez.
Peygamberimizin soyundan gelenlere Seyit denir.  Bunlara paranın temizinden vermek gerekir.
Zekâtı şöyle tarif edeceğiz: Haşimi  (Seyit) olmayan mümin bir fakire ondan hiçbir menfaat beklemeksizin sırf Allah rızası için malın bir kısmını temlik etmektedir.
Birçok ayeti kerimede zekât ayetleri namazla beraber emrolunmuştur.
Zekât kesin bir farzdır. Onu inkâr eden kâfir olur.
Hz. Peygamber (sav):bir hadisinde “Her müslümanın üzerine sadaka vermek vaciptir.” buyurdu.
Sahabe ey Allahın resulü Sadaka verecek bir şey bulamayan ne yapsın diye sordular.
Peygamberimiz. “Çalışıp kazansın hem kendine faydalı olur, hem sadaka olarak dağıtır.” buyurdu.
Sahabe: yine bir kazanç yolu bulamazsa. diye sordular.
Hz Peygamber ihtiyaç sahibine, mazluma yardım etsin buyurdu.
Sahabe böyle bir yardıma da gücü yetmezse diye tekrar sorduklarında.
Peygamberimizde cevaben: “İyilik yapsın kötülüklerden nefsini korusun buda sadakadır.” Buyurdu.
Güler yüzlü olmak, yoldaki dikeni. taşı kenarı atmak, hastayı ziyaret etmekte bir sadakadır.
Peygamber efendimiz bir başka hadisinde:
“Ey Âdemoğlu fazla malını vermen senin için hayır,  onu elinde tutmak ise şerdir.
Yeteri kadar maldan sorumlu tutulmazsın. Sadaka vermeye yakın çevrenden başla veren el alan elden hayırlıdır.” buyurdu.
Bir adam gelerek
Ya Resul Allah sevap yönünden hangi sadaka daha büyüktür diye sordu.
Allah Resulü (sav) “Sıhhatin yerinde olup, malına düşkün olduğun, fakirlikten korkup zenginliğe tamah ettiğin halde verdiğin sadakadır. Bu işi can boğaza gelipte şuna şu kadar buna bu kadar verilsin deninceye kadar geri bırakma. Dikkat et o zaman zaten bu mal başkasının olmuştur.”

Kıssa

Fi tarihinde zenginliği kadar cimriliği ile de meşhur bir adamın yüzlerce, binlerce altını varmış her gün gelir onları sayar birazda yüzüne bakar gidermiş bir gün beş gün, bir ay beş ay derken Hırsızın biri bir gün kasadan  altınları alır sayısınca da taş kor ve bir yazı yazar.:
“Her gün gel bu taşları say birazda yüzüne bak git.”
Hiç kimseye faydası olmayan paranın kâğıttan taştan ne faydası var.
Bir müslümanın ihtiyaç sahibi olan birisine; zekât, sadaka, fitre vereceğiniz zaman bu benim zekâtım fitrem demesine gerek yok, O insanları toplum içerisinde mahcup düşürmeyelim.
Sen niyetini yap mümkünse kimsenin olmadığı yerde ver. O insana zekât sadaka verdim diye onu minnet altına almaya çalışmak yanlıştır.
Bir gün Beyazıtı Bestami hazretleri kendisine zekât veripte iman eden birisine.
“Ben, senin sayende Allah katında sevap aldım, kalmış bana birde mihnet ediyorsun.” diye kızmıştır.
Zekât ve fitre fakirin hakkıdır. Bizatihi onu fakire vermek gereklidir.
Kurum ve kuruluşlara Camiye, okula, Kuran kursuna, hayır derneklerine, vakıflara zekât ve fitre verilmez.
Şu caminin ihtiyaçları için verdiğiniz paraları sakın ola zekâtınıza ve fitrenize saymayınız olmaz.
Cami ve Kur’an Kursu’nun inşaatına verdiğiniz parayı zekâtınıza veya fitrenize saymayınız Ancak kurslardaki, yurtlardaki fakir öğrencilere verebilirsiniz.
Birisine borç verdiniz alamıyorsunuz sayayım zekâtıma olmaz.
Uyanıklık edipte çıkmaz paraları zekâta veya fitreye saymak kul hakkına tecavüzdür.
Malını seven, mala düşkün olan insanlar, malının sürekli beraberinde olmasını isteyen insanlar zekâtını sadakasını fitresini ihmal etmesin ki ahirette yanında bulacağı bu dünyada iken verdiğidir.

Zekatta nisab ölçüsü

Nisab dinde zenginlik ölçüsüdür.
Bir insanın dinen zengin sayılması için borçlarından hariç  81 gr  altın veya buna denk döviz, TL.si olan kişi dinen zengin sayılır ve o malın üzerinden 1 sene geçtiği zaman  zekatının verilmesi gerekir.
Zekâtta şemsi yıla değil de kameri yıla itibar edilir.
Asli ihtiyaçlardan zekât verilmez

Aslı ihtiyaç şunlardır:

İçinde oturulan eve, evin zaruri ihtiyaçlarına giyilen elbiseye, binek hayvanlarına (yani otomobiline ),
Aile fertlerinin senelik yiyeceklerine altın ve gümüş olmayan kap kaçağa.
Sanatkâr kimselerin alet ve edevatlarına, ilim ehlinin kitaplarına da zekât düşmez bunlar aslı ihtiyaçtır.
Zekât vermeyecek insanın borcu olmamalı.
Bir insanın hem borcu hem de alacağı da varsa borcunu alacağından düşer geriye kalan miktar nisaba ulaşırsa o kişinin zekât vermesi gerekir.

Nisabın üretici olması gerekir

Ev yapmak için alınan bir arsa, üreyici olmadığı için zekâta tabi değildir.
Fakat emlakçılık yapan bir insanın o işin ticaretiyle uğraşan insanların elindeki ev ve arsalar zekâta tabidir.
Ticari malların hepsi zekâta tabidir.
Menkul ve gayrimenkuller bedeli üzerinden değil de, gelirleri üzerinden zekâta tabi olurlar.
Mesela vatandaşın10 katlı apartmanı var kiraya vermiş onun zekâtı kira gelirlerinden verilir.
Vatandaşın hatlı otobüsü ticari taksisi varsa bunların zekâtı gelirleri üzerinden verilir, yoksa mülkiyetinden verilmez.
Bu paranın üzerinden 1 yıl geçinceye kadar zekâta tabi değildir.
Bir yıl geçirdikten hemen sonra zekâta tabi olur.
Müslümanlar genellikle zekâtlarını Ramazan ayına göre ayarlarlar.
Zekâtı şemsi yıla. değil, kameri yıla göre hesap etmek daha doğrudur.
Zekât parası sahibine teslim edilmek üzere size emanet edilmiş bir paradır.
Emanetlere ihanet etmeyelim

Zekat kimlere verilmez

1.Müslüman olmayanlara (gayri Müslimlere).
2.Bir insan annesine, babasına, dedesine, ninesine, Büyük dedesine ve büyük ninesine zekât veremez.
Aynı şekilde çocuklarına, torunlarına, torunlarının çocuklarına zekât verilmez.
Bu durum fıkıhta Usulüne ve furuuna diye tabir edilir.
3.Peygamberimizin soyundan gelen insanlara onlara seyit denir. Onlara da zekât verilmez.
Zekât ayni olarak da, nakdi olarak da verilebilir. Nakdi olarak (para olarak) vermek daha doğru olur. Zekât malın kalitesizinden, satılmayanından, modası geçmişinden, çürük yâda bozuk olanından verilmez.
Zekâtı hep yiyecek olarak verip de, fakirlerin evlerini makarna, bulgur, nohut deposuna çevirmeyelim,
Verilen zekât her ne olursa olsun alan insanın işine yaramalıdır, işine yarayacak cinsten olmalıdır.
Unutmayanız ki zekât parası sahibine verilmek için size emanete bırakılan paradır.
Zekât sayesinde Allah kullarının mallarını kırkta bir karşılığında sigortalamıştır.
Dünyanın neresinde bir sigorta şirketi sizin mallarınızın kırkta biri karşılığında sigortalar.
Bir paranın zekât olması için zekât niyetiyle verilmesi şarttır.
Esas olan paranın ekonomiye kazandırılması suretiyle insanların istifadesine sunulmasıdır.
Aksi takdirde ceza olarak kırkta biri insanların istifadesine sunulur.