Federasyon mu Dediniz?

64

Son günlerde akıl tutulması ‘açılım’ tutulmasına dönüştü. Kurbağanın K. Irak’tan tahsis edilen milyar dolarlarla ısıtılan suyu sellere erişti. Genetiğiyle oynanmış medya organizmasının ağız ve kulak bombardumanıyla tufana adım adım yaklaşıyoruz. İstedik ki sular yükselirken işin doğalından, kolayından ve kurtululuşundan bir de federasyon filikamız olsun. Ama sınırdan garantörlüğe, kültürden kardeşliğe; Türkiye, Azerbaycan, Türkmeneli ve KKTC’yi kapsar bu çıkış. Afrasya Birliği gibi bayrak ve işleyiş simülâsyonları yapılabilir. Yeni ufuklara hazır mısınız?

bayraklar

  • Kırmızı zemin: Türkiye bayrağını ve Azerbaycan bayrağının orta kısmını;
  • Beyaz ay yıldız: Türkiye, Azerbaycan ve Türkmeneli bayraklarını;
  • Alt ve üst şeritler: Türkmeneli ve KKTC bayraklarını;
  • Mavi ve yeşil: Azerbaycan bayrağının üst ve alt kısımlarını nitelemektedir.

YENİ UFUKLAR – II : TÜRK FEDERASYONU

Türk Birliği’nin nüvesi. Federasyondan çok entegrasyon. Birbiriyle doğrudan alâkalı, akraba ve kaynaşma noktasında en yakın halka. Türkiye Cumhuriyeti’nin Nahcivan’la (Azerbaycan) olan direkt sınırı, Musul – Kerkük’ün T.C.’nin doğal uzantısı ve Misak-ı Millî hukukunda oluşu, KKTC’yle merhum Ecevit’in son deminde dile getirilen entegrasyon (bütünleşme) plânı zaten uygulamanın kolaylığını ve gerçekleşebilirliğini mümkün kılıyor.

Böylelikle Azerbaycan’ın Ermenistan’la olan ihtilâfları, özellikle Dağlık Karabağ sorunu aynı zamanda Türkiye’nin de – dolaylı değil – doğrudan sorunu olma önceliğine kavuşacaktır. 2,5 milyonluk Ermenistan’ın ve ondan çok daha kuvvetli Ermeni Diaspora’sının Türkiye’nin işgal altında tutulan topraklarını statü olarak sürdürebilme gücü yoktur. Avrupa’nın en güçlü ordusuna sahip Türkiye her zamanki gibi bu konuyu güç gösterisi yoluyla değil Ermenistan’ı barış ve ticaret ortamına çekerek çözmeye çalışacaktır.

Yine bu suretle Kuzey Kıbrıs Türklerinin Güney Kıbrıs Rumlarıyla olan ihtilâfı da aynı şekilde doğrudan Türkiye’ye devrolacak, direkt sınırlar dolayısıyla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi veya Yunanistan’la – Meriç gibi – bir sınır hukuku işletilecektir. Kıbrıs basiretsizliği sona ereceği gibi adanın kuzeyine yatırım ve insan gücü patlama noktasında icra edilebilecektir.  Bu bağlamda Doğu Karadeniz Bölgesi’ne öncelik verilmelidir.

Diğer noktada Türkmeneli Özerk Bölgesi; her ne kadar kuzeydoğuda ‘de facto’ Kürt, ortada Sünnî Arap ve güneyde Şiî Bölgeleriyle ihtilâflı gibi görünse de Türkiye’nin doğrudan sınırının Kerkük’e ulaşması, Bağdat ve Basra’yla komşu olması diğer yarı bağımsız bölgelerin de kontrolü anlamına gelecektir. Hele hele Bağımsız Kürdisrail‘in bölgede büyük bir alanda ve petrol gücüyle varlığına ket vurulması, aslında Türkiye’nin geleceğindeki en ciddi tehlikelerden birinin bertaraf edilmesi anlamına gelecektir.

Bizi bölünmeye (zihnen ve fiziken) zorlayanlara karşı Misak-ı Millî’nin tecessümü şeklinde bir federasyon / entegrasyon en doğru ve en ciddi cevap olacaktır. Büyük Ermenistan (!), Büyük Kürdistan (!) ve Büyük Yunanistan  (Megalo İdea !) iddialarına en büyük darbeyi işbu Türk Federasyonu vuracaktır kanaatindeyiz.

İşin ilginci bu devletlerin tamamının kurucu unsuru Türkmenlerdir. Hazar’ın beri yakasında öncü görevini üstlenecek bir Proto Turan olan bu federasyonun geçiş kuralları çok gevşek bırakılmamalıdır. T.C.’nin idari yapılanmasına eklemelerle ve yönetim organizasyonunu da paylaşımlarla büyütmek başlangıç olarak yeterli. Bütün iş, bu birliğin vicdani cephede yani halkların kalbinde samimi kabul görmesi. Haydar Aliyev’in ‘İki devlet, tek millet’ sözü kılavuz alınmalıdır.

Meraklısına zihin açma bâbında daha geniş projeksiyonu yapılır.