Yeni Bir Heyecan

65

Türkiye, Milliyetçi Hareket Partisi’nde oluşacak değişimin getireceği yeni bir heyecanı dört gözle beklemektedir.

Ülke, sıkışmış, her taraftan ablukaya alınmış ve daha da kötüsü bu ablukayı kıracak çapta ve konumda yöneticilere de sahip değildir.

Düşünebiliyor musunuz; 30’larındaki bir Rıza SARRAF, koskoca ülkenin bütün dinamikleri ile adeta dalga geçer gibi oynayabilmekte, ülkenin elini kolunu bağlayarak karar alabilmesine engel olabilmektedir. Çünkü, pislik, uç noktalara kadar giderek her yerimizi öylesine sarmış bulunmaktadır ki, bu şartlarda etrafımızı saran ablukayı kırmak, yarmak mümkün değildir.

ABD, PYD/YPG, yani PKK ile Suriye’de ne kırmızı çizgi bıraktı ne pembe çizgi; ama, hiçbir yaptırım uygulayamamaktayız. Hem de bütün bunlar İncirlik üssünden yapılmaktadır.

Ülkenin her tarafı kan gölüne döndü, her gün sayısı belirsiz şehit asker, polis için yüreğimiz yanarken, ne kadar sivilin, nerede ölebileceğini bile bilemez olduk. Nitekim, maalesef, son İstanbul-Vezneciler saldırısında olduğu gibi. Bu ölümler karşısında, koskoca ülke, bütün kurum ve kuruluşlarıyla sadece seyretmekte ve nasıl kendimi, koltuğumu ve yaptığım yolsuzlukları korurumun planlarıyla vakit geçirmektedir.

Rusya’ya, Suriye’ye, Mısır’a, İsrail’e yalvarma noktasına gelinerek dönülmeye çalışılıyor. Önceki efelenmeleri neden unuttunuz demeye bile gerek yok. Çünkü, zaten, o efelenmeler yüzünden, dışarıda itibarımız sıfırlanmış durumda.

Bu itibarsızlığın en önemli göstergelerinden biri de; Alman Parlamentosunda alınan sözde Ermeni Soykırım tasarısının kabulü olmuştur. 4-5 milyon Türkün yaşadığı böyle bir ülkede bu kararın alınması, bizim için utançtır, zuldür, ayıptır, kahrolmaktır.

Yine, zavallı konumundaki Yunanistan’ın Ege adalarımızı işgaline dönüp bakılamamaktadır bile.

Bütün bu gerçekler ortada iken, Türk Milleti çareler aramaktadır. Bakmayın siz, yutturma, hileli seçimler ile ve de yoğun basın desteği ile oluşan algı yönetimine.

Türk Milleti acil ve mutlaka çözüm ve çare arayışı içerisindedir. Bunun da şekli, tıpkı Millî Mücadele’de olduğu gibi Türk Milliyetçiliği ve Türk Milliyetçileri’dir.

Bu verilerle, Türk Milliyetçileri’nin en kabul gören siyasî kurumu olan MHP’nin bu çareye ve arayışa cevap verecek şekilde davranmak zorunluluğu vardır.

Hiçbir kimse, Türk Milleti’ne hizmeti görev sayan hiçbir kurum, kişi, şahsî hesaplarla böyle bir dönemin harcanmasına kayıtsız kalamaz, kalmamalıdır.

Bunun da bir tek yolu vardır: Yargı’nın belirlediği şartlara uymak ve 19 Haziran’daki Olağanüstü Kurultay’da bulunmaktır. Sonuç ne olursa olsun bu

Kurultay’ın yapılması, yapılabilmesi, Türk Milleti’nin heyecanına cevap verecek ve ümitlerin tazelenmesine, yeşermesine neden olacaktır.