Yazar MÜJGÂN SUVER ile UKRAYNA – RUSYA savaşı üzerinden ‘AVRUPA’NIN GELECEĞİ hakkında konuştuk.

115

Oğuz Çetinoğlu: Marmara Grubu Vakfının her yıl tertiplediği Avrasya Ekonomi Zirvelerinin yirmi yedicisinde beklenmedik bir olay yaşandı:  Kürsüde Ukrayna’dan gelen genç bir milletvekili konuşmasına başlamadan önce Ukrayna Bayrağını açtı. Salonda alkışlar yükselirken bayrağı öperek mukaddes bir şal gibi itinayla omuzlarına koydu. Konuşmasında, vatanını savunmak için savaşmak mecbûriyetinde bırakılmış bir milletin gururlu temsilcisi olarak, iyinin kötüye karşı savaşını anlattı.

Buradan hareketle Ukrayna-Rusya Savaşı’nın, Avrupa’nın geleceğini etkileyeceği söylenebilir mi?

Müjgân Suver: Düşünüyorum da Rusya’nın Ukrayna’ya büyük taarruzunun üzerinden tam iki yıl geçti.

Birleşmiş Milletler Teşkilâtına göre en az 10.000 Ukraynalı sivil öldü. 6,5 milyon kişi sığınmacı hâline geldi.  3,7 milyonu ülke içinde yer değiştirmek mecbûriyetinde kaldı. Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya büyük taarruz başlatmasından beri ortaya çıkan felâketin bilançosu böyle. Kayıpların sayısına ilişkin tahminler yüz binlerle ifade edilirken, Zelenski kısa bir süre önce 31 bin Ukraynalının öldüğünü söyledi.

Çetinoğlu: Ukrayna başlangıçtaki gibi askerî olarak ilerleme kaydedemiyor. Böyle devam etmesindense Ukrayna’nın kırmızıçizgilerinden tâviz vermesi mi, yoksa tâviz vermeden son kurşun son Ukraynalıya kadar savaşa devam etmesi mi ülkesi için daha hayırlı? Bu husustaki düşüncelerinizi lütfeder misiniz?

Suver: Genç Ukraynalı milletvekilinin konuşmasından anlıyoruz ki, Ukrayna cepheyi istikrara kavuşturup, ardından ikinci bir karşı taarruza geçmesine imkân tanıyacak yeni silahları teslim alıncaya kadar ordusunun dayanacağına inanıyor. Ancak Batı Ülkelerindeki gündemi endişeyle takip edenlerin gördüğü gibi riskler de söz konusu.

Çetinoğlu: Konuyu açar mısınız?

Suver: Bu yıl Batıda seçim yılı. ABD’de iktidara Trump’un, Avrupa’da sağcıların gelmesi durumunda, Rus güçlerinin baskısıyla Batı’nın yardımları arasında bir boşluk meydana geldiği takdirde, Zelenski’nin bekle ve gör yaklaşımı cephenin çökmesine yol açabilir.

Bu durumda ateşkes görüşmeleri tamamıyla çok farklı şartlar altında yapılır. Sınırlar Dinyeper hattına kadar çekilebilir.

Çetinoğlu: Ukrayna’nın kırmızıçizgilerinin değişme ihtimali olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Suver: Barışa giden yolda yapılacak müzâkereler de Ukrayna’nın bâzı kırmızıçizgilerinin yeniden çizilmesine yol açabilir. Bu durum, özellikle Kırım’ı ve doğuda işgal edilen toprakların bir bölümünü etkileyebilir. Bir saldırgan ve zorbayla müzâkere etmek kulağa pek hoş gelmese de savaşın devam etmesi bölgedeki insânî felâketi daha da kötüleştirebilir.

Diğer yandan Putin’in revizyonist projesinin teşkil ettiği risk yalnızca Ukrayna, Litvanya, Polonya, Estonya veya Bulgaristan’ı değil, tüm Avrupa’yı ve komşularını da ilgilendiriyor. Bu riskin 2014 yılında Kırım’da alınmasıyla, işin 2022’de ‘özel askerî operasyona’ kadar vardığını gördük.

Ukrayna’ya empatisi azalmış görünen Batı bu tutumunu devam ettirir ve târihin tersine dönmesine izin verirse, bugün askerî, maddî ve lojistik destek isteyen Ukraynalıların düştüğü yerde kendini buluverir. İşte bu yüzden bu yardımlar devam etmeli. Çünkü Batı ile birlikte hareket eden ülkelerin savunduğu salt adâletsiz bir toprak ihtilafına karşı mücâdele veren halk değildir. Ukrayna kaybederse yalnızca Ukrayna halkı özgürlüğünü ve kimliğini kaybetmiş olmayacak, zafer kazanmış Rusya, komşuları için de ölümcül bir tehdit hâline gelecek.

Dolayısıyla, Avrupa’nın varoluşuyla ilgili bir karar vermesi gerekiyor: Ya Kremlin’in Avrupa’yı parçalamasına izin verecek veya ona karşı koyabilecek bir güce dönüşecek.

Çetinoğlu: Batı hangisini tercih edebilir?

Suver: Rusya ve Ukrayna’nın tek gayesi savaşı kazanmakken, Batı’nın önceliği tamamen farklı: Kendi sınırları içinde kopacak bir savaşı önlemek… Bu sebeple Avrupa’nın yılgınlığa ve kayıtsızlığa kapılmaması gerekiyor. Ülkece ve Avrupalılar olarak bölünme yerine birlikten, ortak savunmadan yana duruş sergilenmeli.

Çetinoğlu: Yâni?

Suver: Avrupa barışının geleceği Ukrayna’da belirlenecek.

Ukraynalı genç milletvekili konuşmasını bitirirken: ‘Savaşla geçen iki yılda kendimizi kadere emânet etmeyi öğrendik. Etrafımızda ölüler görmeye alıştık, birdenbire ölebileceğimiz fikrine teslim olduk. Korkunç haberlere artık o kadar da sert tepkiler vermiyoruz, duygu derimiz kalınlaştı. Belki de giderek soldu, çünkü dehşetle geçen her günle birlikte hepimiz yavaş yavaş ölüyoruz. İçimizdeki insanî olan, normal olan şey ölüyor. Herkes savaşın kurbanı hâline geldi hem savaşta ölenler ve hem de henüz hayatta kalacak kadar şanslı olanlar…’ Bu sözler uzun süre kulaklarımda yankılanıp durdu.

Çetinoğlu: Son cümlenizle barış havarisi (barışın oluşumuna destek vermeye gönüllü) rolü oynayan batıya ciddî bir mesaj verdiniz. Teşekkür ederim.

MÜJGÂN SUVER: Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Münih Ludwid Maximilien Üniversitesi’nde yüksek tahsilini tamamlayan pedagog Müjgân Suver, Münih Devlet Pedagoji ve Âile Araştırmaları Enstitüsü’nde çalıştı. Bavyera’da yabancı statüsünde çalışanların ve onların çocuklarının Alman toplumuna entegrasyonunu sağlayacak eğitim modellerinin oluşturulmasında ve uygulanmasında faaliyetler yürüttü. Münih Kent-Pedagoji Enstitüsü’nde, ‘iki dilde, iki kültürde eğitim modelleri’ konusunda eğitimcilerin eğitilmesinde, uzman akademisyen olarak görev aldı… Göç ve göçmenler, entegrasyon problemleri, yabancı hakları konularında danışmanlıklar verdi. Münih’te çalışan yabancıların ‘güvenilir kişisi’ seçilerek şehir meclisinde danışman üye olarak yer aldı. 2000 yılından beri Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu başkanlığını yürütüyor. Avrupa Birliği, demokrasi, sürdürülebilir kalkınma, teşkilâtlı sosyal sorumluluk, kadın liderler, kadınların ekonomiye kazandırılması, sosyal cinsiyet eşitsizliği, eşitlik ve uzlaşma kültürünün geliştirilmesi konularında projeler yürüten Müjgân Suver, aynı konularda çalışan Sivil Toplum Kuruluşları, platformlar ve çalışma gruplarıyla da ortak savunuculuk faaliyetleri yürütmektedir. KAGİDER’in kurucu üyesi, TÜSİAD – Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu uzman üyesi, Eşitlik, Adalet ve Kadın Platformu Organizasyon Komitesi üyesi, Yanındayız Derneği Danışma Kurulu Üyesi, Denge Denetleme Ağı Koordinasyon Grubu Sözcüsü olan Müjgân Suver, İzmir GÖZLEM Gazetesi yazarlarındandır. Müjgan Suver’in; Almanya’da ‘Okullarda İki Dilde İki Kültürde Eğitim’, ‘Alman Çocukları İçin Almanca’, ‘Trafik Ve Çocuk’, Türkiye’de farklı yılları kapsayan ‘Ulusal Kadın Politikaları – Eylem Planı’ isimli iki kitabı, issiz kadınları istihdama kazandırma hedefinde hazırlanmış ‘Arıcılık ve Organik Bal Üretimi’, ‘Temel İşletme ve Pazarlama’ konulu iki kitabi, dergi ve gazetelerde yayınlanmış birçok makalesi bulunmaktadır.
Önceki İçerikPanele Davet
Sonraki İçerikVefatının 100. Yılında Ziya Gökalp – (23 Mart 1876 – 25 Ekim 1924)
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.