Tutuklu Vekiller ve Yeni Anayasa

50

Epeyce uzun bir zamandan sonra gündeme dair bir yazı ile yeniden huzurlarınızdayım.      Şükür kavuşturana diyorum.

Alışılmış kurgu yazı serimin dışına çıkarak ülkemiz günceline dair bir ara yazı yazmak istedim nedense. Yazıyı kaleme aldığım şu an, 24 Haziran ve saat 21:30. Az önce haberlerde tutuklu MHP Milletvekili’nin de tahliye edilmediğini öğrendim.

Üstelik tam da tutuklu CHP Milletvekillerinin tahliyelerinin reddinin tartışmalarını dinlerken. Malumunuz tutuklu bağımsız Milletvekilleri konusu da ayrıca ortada.

Bu konuya girmeden öncelikle seçim sonuçlarına gitmek istiyorum. Ak partinin elde ettiği  başarı, ister beğenelim ister beğenmeyelim dünya siyasi tarihinde bile önemli sayılabilecek bir başarı.

CHP orta not alırken, MHP’yi kapasitesinin altında gördüm. Yazımda bu sonuçların nedenleri üzerine çok şey yazmayacağım. Zira yeterince değerlendirme yapıldı diye düşünüyorum.

Bu genel seçim dönem açısında ülkemizin belki de en önemli seçimi olma özelliğini taşımakta. Dünyadaki genel durum bir yana, ülkemizin önündeki uzun yılların rotasını bu seçimle belirlemiş olduk. Umarım her birimiz ve hepimiz adına hayırlısı olur.

Aslında sonuçlar hiç şaşırtıcı değil. Ülke siyasi tarihine baktığımda kendimce edindiğim bazı verileri sizlerle paylaşmak isterim. AK Parti kemik taban olarak ANAP ve DYP yani merkez sağ tabana sahip.

Benim açımdan %30 oy demek bir anlamda. CHP ise belki birkaç puan dışında kemik oyunu aldı. Çünkü rahmetli Ecevit dönemi hariç, sol oy bu ülkede toplam %30 civarında gezinmiştir.   Beni şaşırtan genel kanının aksine MHP’nin oy oranı oldu aslında. Milliyetçi oyların Bir kısmının AK Partiye kaydığını gördük. Yalnız BDP’nin bu kadar güçlü geldiği bir mecliste MHP’nin varlığı Benim için yüzdelere vurulmayacak kadar değerli.  

Peki, AK Partinin geri Kalan %20 oyu nerden geldi? Tabiî ki Saadet Partisi tabanından ve diğer küçük parti tabanlarından. Ayrıca AK Partinin başarısındaki en önemli etmenlerden birinin, diğer partilerin aksine, bireye çok iyi ulaşmaları diye düşünüyorum.

Global şirketler profesyonelliğinde çalışarak, söylemleriyle, reklamlarıyla, siyaset projeleriyle, her kesimden bireylerin kendi dünyalarına girebildiklerini gördüm. Ben %10 barajının ilk kez bu kadar anlamsız kaldığını da belirtmek isterim.

Önceki seçimlerde %4-6 aralığın da gezinen birkaç parti mutlaka olurdu. Bu seçimde ise ya %1’in altındasınız ya da Meclistesiniz. Meclisimiz hiçbir dönemde bu kadar çok oy ile temsil edilmemişti.

Yazımı uzatmamak adına birçok yorumumu yazmıyorum. Bu yorumlar tabiî ki benim kişisel görüşlerim. Katılmazsanız da anlayabilirim.

Şimdi yazının asıl konusuna dönebiliriz. Tutuklu vekiller… AK Parti dışında, Meclisteki diğer tüm partilerin tutuklu vekilleri…

Bu akşamki tahliye reddi haberleri üzerine kafamda soru işaretleri oluştu. Bütün olaylar arasında bir anda bağlar kurmaya başladım nedense. Kurgu yazmak alışkanlığımdan olsa gerek, yine rahat duramadım sanırım.

AK Partinin en önemli siyasi önceliğinin yeni Anayasa olduğu malum. Yalnız gücü yetse bile tek başına gerçekleştirmesi mümkün olmayan bir öncelik.

Mutlaka diğer siyasi partilerin ve kesimlerinde büyük oranda desteğine ihtiyacı var. CHP ve MHP kesinliğe yakın bir ihtimalle AK Parti ile bu yola girmeyeceğini gösterdi zaten.  BDP’nin ise ayrı bir dünyası var, Bir noktada buluşmak imkânsız. AK Parti ile diğer partiler arasındaki duvarlar yıkılmadan ya da başka bir deyişle buzlar eritilmeden yeni bir anayasa pek mümkün görünmüyor.

İşte şimdi bağları kurabiliriz diye düşünüyorum. Diğer üç partinin tek ortak noktaları tutuklu vekiller. Mahkemeler bu vekillere tahliye vermedi ki bu da diğer bir ortak nokta.

BDP hükümetten jest beklediğini açıklamıştı zaten. CHP ve MHP’nin tutumları ise gereğini hükümete havale etmek. Hani diye soruyorum kafamda, mahkemeler katı serti oynarsa? Hükümet olaya el atarsa ve Adalet Bakanlığı durumu Yargıtay’a taşırsa? Ya da hükümet gerekli yasal değişiklikleri yaparsa diyorum.

Ve böylece Meclisteki diğer üç siyasi kesimin mağduriyetleri AKP eliyle giderilirse? Aradaki buzlar biraz olsun erirse? En azından yeni bir Anayasa temelinde ısıtılmış olur mu aralar?   Haberleri izlerken bu sorular yumağı oluştu beynimde. Tabiî ki benimki sadece olaylar fantezi bağlar kurmak aslında.

Ama elde bu kadar veri varken gelin de bu soruları kurmayın.

Tekrar görüşmek dileğiyle… Sağlıcakla kalınız…