Sevgili gençler öyle bir Türkiye özlüyorum ki, asrı saadet
gibi ebedi faziletlerin, kavi imanların temiz vicdanların hüküm sürdüğü bir
Türkiye. Bu Türkiye’nin insanları kelimenin hakiki manasıyla insan olsun.
Geceden başka karanlık, gök gürültüsünden başka gürültü duymasınlar.
Öyle bir Türkiye özlüyorum ki, orada gençler deli denizler
gibi dalgalanıp coşsunlar. Mukaddes bir davanın peşinden koşsunlar. Allaha
inansınlar, küçük dalgaları, dalga geçmeyi, kaldırım sevdasını bıraksınlar.
İman denizlerinin büyük dalgalarında sonsuza kadar var olsunlar.
Büyük davaların adamı olsunlar, ulvi sevdalarla
sevdalansınlar. Orada gençler imandan kaleler gibi canlı hisarlar gibi dimdik
dimdik dursunlar. Bu kaleyi, bu hisarı hiçbir kuvvet aşamasın onların temiz
kalplerinde Allah- millet-vatan sevgisinden başka sevgi yaşamasın.
Beti-benzi sararmış gözlerinin altı morarmış, sarsak çarpık,
titrek gençler ağızları rakı kokan gençler olmasınlar. Gençlik korkunç bir
boşluğa itilmiş kimi kahvelerde zaman öldürüyor, kimi de hayatı rakı şişesinde
görüyor. Meyhanelerde varlığını kadeh, kadeh içip kendi hayatlarını
tüketiyorlar.
Öyle bir Türkiye özlüyorum ki, bu âlemde Analar “Koca-karı”,
Babalar “Moruk” çocuklar zamane çocukları olmasınlar. Nesiller birbirini
tanısın, birbirlerini sevsinler. Öyle bir Türkiye özlüyorum ki, orada
idarecilik, müdürecilik halinden çıksın! Memurlar amirlerine, ast üstüne bir
köle bir uşak gibi değil vazife aşkıyla gönülden bağlansınlar. Amirler, üstler
hükmetmesin sadece Allah’ın vicdanın, kanunun hükmünü uygulasınlar.
Zira gerçek hüküm Allah’ındır bütün insanlar kendilerini
aşan kendilerinden üstün her yerde her zaman hazır olan Allah’ın varlığını
kabul etsinler. Memurlar, amirler asliyetlerini maaşlarına göre ayarlamasınlar.
Hiç kimse aslını saklamasın, bir santim yükselmek için bir metre eğilmesinler.
Başlar baş olmaktan çıkıp baş yerini ayağa terk etmesin, söz ayağa düşmesin.
Dalkavukluğa, riaya insanları putlaştırmaya giden yollar
kapansın. Öyle bir Türkiye özlüyorum ki, orada siyasi partiler patırtı
yapmasınlar, birbirlerine çamur atmasınlar. Birbirlerine küfür etmesinler
seçimlerde millete yalan söyleyerek olmayacak şeyleri vadederek oy avcılığı
yapmasınlar, seçim hilelerine sapmasınlar.
Öyle bir Türkiye özlüyorum ki orada adalet, demokrasi
gerçekten uygulansın. Kanunlar az fakat öz olsun. Yabancı devletlerin kanunları
roman tercüme edilir gibi tercüme edilmesin! Türk milletinin örfüne
geleneklerine uygun kanunlar çıkartılsın. Halkın dininden halkın vicdanından ve
devlet nizamından devletin tarihi esas alınarak kanunlar çıkartılsın.
Öyle bir Türkiye
özlüyorum ki, orada hiç kimse servetini şerre alet etmesin. Paraya ve paralıya
tapmasın. Paralıya tanınan sonsuz imtiyaz kaldırılsın. Herkes alnının terini,
elinin emeğini alnının teri kurumadan alsın. Sefahat ve sefalet yan yana
yürümesin kimse mala, mülke ebediymiş gibi sarılmasın ve Allah yolunda Türk
gençliği için harcasın.
Öyle bir Türkiye istiyorum ki, orada milli eğitim, okullar
terbiye ve telkin yerleri olsun. Türk milletine faydalı gençler yetiştirsinler,
diplomalı cahiller değil gerçek ilim insanları yetiştirsinler.
Öyle bir Türkiye özlüyorum ki, orada âlimler, zalimlerle
birleşmesin politikacıların para babalarının, istifçilerin kirli emellerine
hizmet etmesinler. Âlimler hakikate, sanatkârlar güzele, kanun koyucular hakka,
insan haklarına sahip çıksınlar.
Öyle bir Türkiye özlüyorum ki orada Gazeteler, Medya,
Kitaplar hakka hakikate uysunlar. Fertler değil, dertler konuşulsun. Korkak
politikacılar değil mertler konuşsun, ağızlar ceplere bağlı olmasın cepler
açılınca açılmasın, haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır! Hadisinin
altında kimse kalmasın.
Yazanlar, yayanlar şeytan değil insan olsunlar. Kâr hırsı,
şöhret hırsı politika hırsı ile hareket etmesinler. Hakka…